1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Karacan ve Soydaş nasıl aday oldu dersiniz?

AK Partinin Büyükşehir adayı Harun Karacan.
Partili bir isim değil...
Aday olmak için müracaatta da bulunmadı.
Dahası...
Parti teşkilatının da çok yakın bulduğu bir isim değil.
Aslına bakarsanız, çeşitli nedenlerden dolayı...
AK parti'nin Eskişehir'deki aktörlerinin de (Bakan dahil) aday yapılmasını çok da canı yürekten isteyecek bir isim değil Harun Karacan.
Fakat, Eskişehir büyükşehir belediye Başkan adayı oldu.
HHH

AK Partinin Tepebaşı belediye Başkan adayı Orhan Soydaş...
Partili bir isim değil.
Aday olmak için müracaatta falan da bulunmadı.
Dahası...
AK parti'nin Eskişehir'deki aktörlerinin de (Bakan dahil) aday yapılmasını çok da canı yürekten isteyecek bir isim değil Orhan Soydaş.
Fakat, AK partinin tepebaşı Belediye Başkanı oldu.
Her iki ismin ortak özelliği, AK partili olmayışları.
Her iki ismin bir başka ortak özelliği, Merkez sağ seçmenden, hatta sol'dan oy alabilecek özelliklerinin bulunması.
Belki de, AK partili olmamalarına rağmen AK Parti adayı yapılmalarında ki en büyük neden bu.
Demek oluyor ki...
Eskişehir'de Harun Karacan'ın Büyükşehir, Orhan Soydaş'ın da Tepebaşı adayı olmalarının altında, Erdoğan'ın meseleye bizzat el koyması yatıyor.
Demek oluyor ki Erdoğan;
-"Merkez sağ'dan oy gelmedikçe Eskişehir'deki Belediyeleri AK Partinin mevcut oyları ile alamayacağız" diye düşündü.
Erdoğan belki de kendi kendine...
-"Kaybedilecekse bile, bu kez de bu yöntemle kaybedilsin. Belki bu adayların özellikleri sayesinde partinin mevcut oyu üzerine gelecek oylar, Eskişehir'de seçim kazanmamızı sağlar" dedi.
Sonuç olarak...
Eğer Erdoğan "Bu böyle olacak!" demeseydi, Harun Karacan AK partinin Büyükşehir, Orhan Soydaş da Tepebaşı adayı olamazdı.
Çünkü...
AK parti içinde ki bazı gruplara "Yeter ki bizden, içimizden olsun. Varsın seçimi kaybedelim" mantığı öylesine yerleşmiş ki...
......

Trafik ve trafik üzerinden seçim stratejisi
2 009 seçimlerinin öncesini çok iyi hatırlıyoruz.
Pazar günü yapılacak olan seçimlerin bir gün öncesi, yani Cumartesi günüydü.
Trafiğin bir ucu Atatürk Caddesi üzerinde ki Orman Dairesinin önünde, diğer ucu ise Kızılcıklı'nın sonundaydı.
Araçların içinde bulunanların yüzlerinden nasıl bir ruh halinde olduğu kolayca anlaşılıyordu.
Ertesi gün seçimler yapıldı.
Seçimlerde herkesin malumu olduğu üzere Büyükerşen üçüncü kez Belediye Başkanlığını kazandı.
Halbuki, böyle bir trafiği olan şehirde mevcut Belediye Başkanı hayatta seçimi kazanamazdı.
Ama...
Trafiğe rağmen kazandı Büyükerşen.
Sonradan çok tahlili yapıldı seçim sonuçlarının.
En mantıklı yorum şuydu: Eskişehir'in Çamlıca, Şirintepe,Yıldıztepe, Emek, Yenikent, Yeşiltepe gibi Mahallelerinde oturan binlerce kişinin aylarca hatta yıllarca şehir merkezine inmedikleri, trafikten falan da haberdar olmadıkları, şehir merkezi trafiğinin yarattığı sıkıntıdan bizzat yaşadıkları için haklı olarak yakınanların sayısının da, mevcut seçmen sayısının 50 de biri ancak olduğuydu.
Eskişehir' de aradan geçen 5 yıllık zaman diliminde şehir içi trafikte değişen pek bir şey olmadı.
Trafik belki daha da kötüleşti.
Yine bir seçim gelip kapıya dayandı.
Tıpkı 5 yıl önce olduğu gibi en çok şehir içi trafikten yakınılıyor.
İktidar partisi aktörleri sürekli Trafik meselesinin üzerinden Büyükerşen'i vurmaya çalışıyor.
Ancak...
Hala 5 yıl öncesinde olduğu gibi Eskişehir'in bir çok mahallesinde ikamet eden insanların aylar hatta yıllardır şehir merkezine inmemişlikleri var.
Yani...
Şehir merkezinde ki trafik sıkışıklığı ve keşmekeşi onları hiç mi hiç enterese etmiyor.
O nedenle...
İktidar partisi aktörlerinin seçime yönelik Büyükerşen'i vurabilmek için Trafikten daha başka konular bulması lazım.
Aksi halde...
Mevcut Trafik bu kötü haliyle geçtiğimiz seçim Büyükerşen'i götürmeye yetmedi.
Bu seçimde de yetmeyebilir...
Çünkü...
Çözülmeyen trafik sorunu, sorunu çözemeyenlerin "Yaya odaklı bir belediyecilik anlayışı" bahanesi ile geçiştirilebilecekleri bir durum ortaya koyuyor.
Sonuç olarak...
Büyükerşen rakiplerinin seçim vaatleri arasında "Trafik sorununu çözeceğim" söylemleri etkili olacaktır ama...
Tüm seçim stratejisinin Trafik üzerinden yapılması pek bir yarar sağlamayacaktır.
Bizden söylemesi...
.....

Bu işe akıl erdirmek mümkün değil...
CHP, 22 Aralık günü Eskişehir'deki ilçe belediye başkan adaylarını açıklıyor.
Açıklanan isimler arasında Kayakent Belediye Başkanı Ese Ildız da var.
BBP'li Ese Ildız, CHP'nin Günyüzü belediye başkan adayı olarak ilan ediliyor.
25 Aralık tarihi'nde, yani açıklamanın hemen sonrasında Ese Ildız açıklama yapıyor...
-"Büyükerşen bana adaylık teklif etti ama ben kabul etmedim. Halen BBP'liyim. CHP beni, benim haberim olmadan aday yapmış" diyor.
Aradan 10 gün geçiyor, CHP Odunpazarı'nda aday tanıtımı yapıyor.
Tanıtılan adaylar arasında, ilçe adayları da var.
Sıra CHP'nin Günyüzü adayına geldiğinde, Ese Ildız'ın ismi okunuyor.
O da çıkıp platform üzerinden alanda bulunanları selamlıyor.
Tüm bu anlattıklarımız 20 bilemediniz 25 gün içinde oluyor.
Şimdi Ese Ildız'a sormak lazım...
-"Madem CHP'den aday olacaktın, ne diye çıkıp 'CHP benden habersiz beni aday göstermiş' dedin?"
Aslında bir soru da CHP'ye sormak lazım...
-"İsmini aday olarak açıkladıktan sonra 'Benim haberim yok' diyen ve koskoca partiyi kontrpiyede bırakan ve resmen aciz duruma düşüren bir ismi, nasıl oluyor da aday yapmakta ısrar ediyor?"
Sonuç olarak...
Ne Ese Ildız'ın yaptığına, ne de CHP'nin yaptığına akıl sır erdirmek mümkün değil...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Bizim Cavit, iş yerinde kapısını tıklatıp da izin isteyenlerden nefret eder. Geçen gün gene böyle biri gelmiş:
- Efendim bu gün özel bir işim var onun için izin istiyorum.
Bunun üzerine Cavit, adamı karşısına oturtmuş:
- Bir yılda 365 gün var. Bir yılda 52 hafta olduğuna ve sen her hafta 2 gün izin yaptığına göre, geriye 261 gün kalıyor.
Her günün 16 saatini iş yerinin dışında geçirdiğini kabul edersek, bu tam tamına 170 gün eder. Geriye ne kaldı? Yani 261'den 170'i çıkarınca... Kalır 91 gün.
Her gün yok çiş arası, kahve-çay molası derken yarım saat çalıyorsun benden, bu da tam 23 gün demektir. Böylece kaldı 68 gün.
Gene her gün 1 saat yemek molası veriyorsun ki, bunun toplamı yılda 46 gündür. Geriye çalışacağın 22 gün kalıyor arkadaş!
Zaten her yıl 2 gün hastalık bahanesiyle işe gelmiyorsun, kaldı mı? 20 gün!
Yılda 5 gün de resmi tatiller nedeniyle gitti. Kaldı geride 15 gün.
Her yıl 14 gün izin yapıyorsun! Ne kaldı geride çalışacağın... Koca bir yılda kaç gün kaldı? BİR GÜN!
Ee, o bir gün de ben sana izin verirsem Allah benim haneme günah yazar be adam!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi