Kırmızı Şimşeklerde değişen bir şey yok. Kazanmamız gereken bir maçı daha kazanamadık. Artık alıştığımız için yadırgamıyoruz bile bu durumu. Kırılma maçlarını kazanamamak yalnızca bu seneye mahsus bir olay değil. Önceden de böyleydi, şimdi de böyle.
Kırılma maçları dediğimiz bu önemli maçları kazanamamak nereden bakarsanız bakın çok ciddi bir sorun. Çünkü önümüzde Türkiye Kupası yarı final maçları var. Tüm şehir bu maçları bekliyor. Yıllar sonra kupa kazanmak herkesin hayali. Fakat bizim takımın maçtan maça değişen performansı sadece beni değil herkesi endişelendiriyor. Özellikle son maçlardaki dağınık futbolumuz iyice göze batmaya başladı. Bana göre bu sorunun nedeni takımda sorumluluk alacak, liderlik yapacak, taşın altına elini sokacak bir futbolcunun olmaması. Yok, işte. Bu takımın bir beyni, bir lideri yok. Geçen sene de yoktu, ondan önceki senede, daha önceki senede. Lider yok ama horoz çok. Dayılanan, fırça atan, sahada kafasına göre takılan, canı isterse lütfedip koşan, istemezse koşmayıp topu ayağına bekleyen horozlar bunlar. Gidişat hoş değil ve bu konuda Ertuğrul Hoca'nın da bir şeyler yapması gerekiyor. Tamam, Hocanın fazla seçeneği yok. Ama hep aynı oyunculardaki ısrar, bile bile lades olmak gibi bir şey. Kasımpaşa maçında yapılan 3 değişikliğin takıma katkısı sıfır. Hatta sıfırın bile altında. Çünkü bırakın katkıyı, iyi kötü bir şeyler yapmaya çalışan takımı bir anda durdurdular. Madem tecrübeli, takımın abisi dediğimiz futbolcular sorumluluk almıyorlar, ya da almak istemiyorlar, hiç oynamasınlar. Tecrübesiz ama yüreği ile oynayan gençleri seyredelim daha iyi.
Gelelim Beşiktaş maçına. Hafta sonu karşılaşacağımız Beşiktaş'ın da aynı Eskişehirspor gibi eksiği çok. Hava topları, EsEs'in en zayıf, buna karşılık Beşiktaş'ın ise en güçlü yanı. Bu alanda Türkiye'deki en etkili santraforlarından birisi olan Hugo Almeida, sakatlığı sebebiyle büyük bir ihtimalle bize karşı oynamayacak. Almeida'nın yokluğu defansımızı oldukça rahatlatır. Ancak bu sefer de baskı kurmak için sert ve faullü oynayacaklarını hatırlatmama gerek yok herhalde. Bize gelirsek, pek çok maçta gereksiz yere topu dolaştırıp, tempoyu düşürüyoruz diye kızıyordum ya, işte bu maçta tempoyu düşürmeye ve sakin olmaya ihtiyacımız var. Artık kazanmayı hatırlama zamanı geldi. Kazanırız da... Yeter ki, herkes taşın altına elini soksun, yeter ki herkes sorumluluk alsın. Kısaca takım olmak diyoruz biz buna... Kazananlar da takım olmayı başarabilenlerdir daima...