-Beni Ankara'ya çağırdılar. Adnan Keskin ile birlikte Genel Başkanın yanına gittik. Genel Başkan "Mevcut aday adaylarıyla olmuyor" dedi. "Peki ne olacak?" diye sorduğumda ise "Sen olacaksın" cevabını verdi. Şaşırdım. Başka bir çözüm bulmayı önerdim. "Bir hafta erteleyelim olmazsa" dedim. "Biz Eskişehir'i önemsiyoruz. Yılmaz Hoca'yı önemsiyoruz" dediler. Benim ismim dışında bir çıkış olmadığını söyleyip "Bu iş artık senin sırtında. Senin dışında bir isim olursa, Eskişehir'e bir de Büyükşehir adayı bulman gerekecek" dediler.

-Başından beri Hoca'nın olduğu bir süreçte Erman Gölet'in olmayacağını söylüyordum. İnatlaşma ile siyaset olmaz. Yakınlaşmadı. Ben yerinde olsaydım ikna ederdim. Hoca öyle ikna olmayacak bir insan değil.

-Kimse benden hesap sormaya kalkmasın. Gelinen durum benim arzu ettiğim ve çaba harcadığım bir durum değil. Ben ne Erman Gölet'e ne de diğer üç aday adayına Odunpazarı için söz vermedim. Fakat Erdal Caferoğlu'nun aday olması için uğraştım. Bu durumda benden hesap sorması gereken bir kişi varsa, o da Erdal Caferoğlu'dur. Neticede ben O aday olsun diye uğraştım ama beni aday yaptılar.

-"Sen olacaksın" dediklerinde her şeyi düşündüm. Tepkileri, söylenecekleri, hatta yazılacak senaryoları. Diğer taraftan da seçimi ve verilecek görevi düşünmek durumundaydım.

-Tepkiler tabii ki olacak. Hak da veriyorum. Olmalı da. Ancak; 5 aday adayından bir de olsaydı benzeri tepkiler olacaktı. Hatta önseçim yapılmış olsaydı bile bu tepkilerle karşılaşacaktık. Ama artık her şey bitmiş. Parti Meclisi kararını almış. Bu noktadan sonra tepkilere bir son vermek gerekiyor. Bundan sonra bana ve CHP lilere düşen bu seçimi kazanmak olmalı.

-Yönetimlerin bu saatten sonra aklıselim bir şekilde hareket edip düşünmesi lazım. Görevden almalar falan konuşuluyor, yazılıp çiziliyor. Ben 30 yılımı bu anlayışa karşı mücadeleyle geçirdim. Kesinlikle görevden almalara onay verecek biri değilim. Görevden alma talepleri il kongresi sonrasında da oldu. "Hayır" dedim. "Kaybettik, katlanacağız" dedim. Ha seviyor muydum? Hayır ama Eskişehir'e her geldiğimde il sekreterini aradım. Katılmamı istedikleri her programa katıldım.

-Süheyl Batum Eskişehir'e gelip bir açıklama yaptı. "Adayımız Erman Gölet. Anketten o çıktı" dedi. Aradım kendisini. Bu bilgiye nereden sahip olduğunu sordum. "Eğer bilgi doğru ise keşke bana da haber verseydin. Hatta Yılmaz Hoca ve Ahmet Ataç'ı da çağırıp hep birlikte bu açıklamayı yapsaydık" dedim. Süheyl hoca bana Umut Oran ile konuştuğunu, Erman Gölet'in kesinlikle aday yapılmayacağını öğrendiğini ve bu kararın değişmesi adına böyle bir açıklama yapmaya karar verdiğini söyledi.

-Anket yapılıp yapılmadığı hakkında bilgim yok. Eğilim yoklaması tarifinde anketin, aday belirlemede fikir verecek bir yöntem olduğu açıklanıyor. Ben zamanında Odunpazarı için Merkez yoklaması kararı uygulanacağını söylediğimde herkes bana tepki göstermişti.

-Benim seçildikten sonra vekilliği tercih edeceğim ve yerime de Erdal Caferoğlu 'nu Belediye Başkanlığına getireceğim söyleniyor. Bu hukuki olarak mümkün değil zaten. Seçimi kazanır mazbatayı alırsam, başkanlığı tercih etmiş, vekilliğim bitmiş olur. Mazbatayı almazsam, seçimde ikinci olan partinin adayına Belediye Başkanlığı verilir. Yani bu söylenenlerin aslı astarı yok.

-Tepkileri anlıyorum ama bu tepkilerin yerini makul düşünceye bırakması gerektiğine de inanıyorum. Bu iş bitmiş artık. Aday ilan edilmiş. Bunun bu saatten sonra değişmesi de mümkün değil. Seçimi kazanmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.

-Odunpazarı adaylığı meselesinde gelinen noktanın sorumlusu ve kabahatlisi ben değilim. Şu anda yaptığım iş tansiyonu düşürmek, insanları makul düşünce çerçevesinde davranmasını sağlamak. Kızgın ve küskün olanların gönüllerini almakla geçiyor. Ama artık çalışmamız da lazım. Önümüzde seçimler var. Odunpazarı'nı iki dönemdir kaybediyoruz. Malum sebepler yüzünden gidiyor belediye. Bu kez gitmesine izin vermeyeceğiz.

-Tepkiler normal ama parti binasına asılan o pankart normal değil. Biliyorsunuz bir tepki oldu parti binası önünde. Oradaki tepki gösteren çoğu genci tanımıyorum. Bu partiye zarar veriyor. Bu durumun artık daha fazla uzamadan sona ermesi lazım. Pazar günü seçim bürosunu açıyoruz. Önümüzde zorlu bir süreç kazanmamız gereken Belediyeler ve kurtulmamız gereken bir iktidar var...

***

Yukarıdaki sözler CHP'nin Odunpazarı Belediye Başkan adayı gösterilen Kazım Kurt'a ait.
Son gelişmelerle ilgili, nasıl aday olduğundan tutun da, adaylığıyla ilgili oluşan tepkileri nasıl değerlendirdiğine kadar anlattıklarından oluşuyor.
O yüzden bu yazıya yorum katmadık.
Çünkü...
Eminiz ki bu sözler de çok konuşulacak.
Kimileri hak verecek kimileri eleştirecek.
Ama şu bir gerçek ki, Kazım Kurt'un sürpriz bir biçimde Odunpazarı adayı yapılmasıyla yaşanan sarsıntının giderilmesi biraz zaman alacak...
......

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Genç adam; güzel bir tatil sabahı, çevre yolundan direksiyonu kırdı. Çiftliğinde yalnız yaşamakta direnen, 90 yaşındaki dedesini merak etmişti. İnatçı ihtiyar ne yapıyor, nasıl yaşıyordu?
Dede; torununu karşısında görünce sevindi, onu kucakladı ve sofrada ona da yer açtı. Sahanda yumurtaya uzanan genç adam, yağ ve yumurtadan başka şeyler gördü:
- Dede! Bu tabak temiz mi?
Dede çok sakin:
- Soğuksu bu kadar temizler. Otur da kahvaltını yap..
Öğle oldu. Dede, torununa mangalda et hazırlarken, torunun gözü tabaktaki siyah lekelere takıldı, dayanamadı:
- Dede, bu tabağın temiz olduğundan emin misin?
- Eee.. Soğuksu bu kadar temizliyor evlat!! İkide bir, bunu sormasan!
Akşam oldu yine yemeğe oturdular, torun tabağa baktı tam ağzını açacakken, yutkundu ve sustu. Yemeğini yinede yedi..Gece yarısına doğru, TV'de maça odaklanmış dedesine gideceğini söyledi ve vedalaştılar. Adımını dışarı attığında kapının önünde uyuklamakta olan köpek birden ayağa dikildi ve dişlerini göstererek başladı hırlamaya. Genç adam geçemeyeceğini anlayınca:
- Dede, köpeğin beni bırakmıyor!!
Maçı seyreden dede, kafasını bile çevirmeden bağırdı:
- Soğuksu!! Gel oğlum, gel bakim dedeye...