
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Kazım Kurt sonuna kadar haklı valla!!!
CHP'nin Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt "Eskişehir'de güçlü bir CHP örgütü yok" demiş.
-"O yüzden Ankara'ya sözünü dinletemiyor"
-"O yüzden önseçim ile aday belirleme kararını kabul ettiremiyor"
-"O yüzden liste başlarına dışarıdan kontenjan geliyor"
Ve...
-"O yüzden listeler ahbap çavuş ilişkisiyle belirleniyor" diye de eklemiş.
Kazım Kurt, Eskişehir'de güçlü bir CHP örgütü olmadığını söylemekte haklı.
Haklı, çünkü: Eskişehir'de CHP parti binasından değil, Belediye binasından yürütülüyor.
Halkı, çünkü: Eskişehir'de CHP'ye egemen olanlar CHP de siyaset yapanlar değil, DSP'den gelenler
Haklı çünkü: Eskişehir'de CHP'yi partinin yöneticileri değil, Büyükşehir Belediye binasındaki isim ve etrafındakiler yönetiyor.
Haklı çünkü: CHP'de CHP'lilerin değil, partiye dışarıdan gelenlerin hegemonyası var.
Haklı çünkü: Partinin genel başkanı bile parti binası ve yöneticilerinden çok, Belediye binası ve yöneticilerinin sözünü dinliyor.
Haklı çünkü: Eskişehir'de CHP binasının yerini bile bilmeyenler, CHP'yi başka binalardan dizayn etmeye çalışıyor.
Haklı çünkü: CHP'nin 6 Okunu hala Kızılderili silahı zannedenler CHP'yi temsil ediyor.
Haklı çünkü: CHP'nin meclis üyesi olmasına rağmen CHP'li yöneticilere "Şu sizin parti yok mu?" diye hitap edenler, partinin seçilmiş koltuklarını işgal ediyor.
Haklı çünkü: Bırakın önseçim isteyecek güçlü yönetimi, disiplin kurulunu bile toplayamıyor.
Haklı çünkü: Belediye meclislerinde CHP'lilerden çok, başka partilerden gelenler var.
O yüzden "Eskişehir'de güçlü bir CHP örgütü yok" demekle sonuna haklı Kazım Kurt.
Bunu söylemekte haklı olmasına haklı ama...
CHP örgütlerinin durumu ile ilgili bunları söylerken, biraz da durup "Acaba ben bu işin bu hale gelmesinde ne kadar sorumluyum?" diye düşünmesi lazım...
Öyle ya...
-CHP Parti binası yerine Belediye binasından yönetilirken, o Belediye binasındaydı.
-Genel Başkan her Eskişehir'e geldiğinde parti binasına gitmek yerine Belediye binasına gittiğinde de o aynı Belediye binasındaydı.
Dahası...
-CHP'de örgüt yerine Büyükşehir belediye Başkanının sözü kale alındığında da aynı yerdeydi Kazım Kurt.
-Milletvekili olduğu sırada "Örgütün dediği olacak" diretmesi yerine, Büyükşehir belediye Başkanının diretmesine boyun eğerek aday oldu üstelik.
-Kazım Kurt'un Milletvekilliği de, Belediye Başkanlığı da kendisine parti binasından değil, Belediye binasından çıktı.
Sonuç olarak:
Kazım Kurt "Eskişehir'de güçlü bir CHP örgütü yok" diyor demesine de...
CHP örgütlerinin" Eskişehir'de güçlü bir duruma gelmemesi adına elinden geleni yaptı" demesek de, en azından bunu engelleme adına hiçbir şey yapmadı Kazım Kurt...
Zira...
Bu gün bu sözleri söyleyebiliyor konumda olması bile, Eskişehir'de güçlü bir CHP örgütünün olmayıp, örgüt falan tanımayan daha güçlü birinin olması sayesinde değil mi?
.......
Seçim nelere kadir...
Her yaklaşan seçim öylesine keyifli oluyor ki.
-"şimdi bu da nereden çıktı?" diyeceksiniz.
Ama gerçekten öyle...
Seçim tarihi yaklaştıkça, işin başında olanlar daha bir sevecen olmaya başlıyor.
Seçilip koltuğa oturdukları andan itibaren Polat Alemdar rolüne ister istemez adapte olanlar, yaklaşan seçimİ hesap edip, koltuğu koruma derdine de düşünce bambaşka biri olup çıkıveriyorlar.
Görev süresince randevu almakta bile zorlandığınız insanlar, yaklaşan seçimle birlikte sizi arayıp sormaya, bir de üstüne üstlük " Biz de aramasak arayıp soracağın yok" falan demeye başlıyorlar.
İşte o yüzden çok keyifli oluyor her yaklaşan seçim öncesi.
Yapmacık ve yalancıktan da olsa, aranılan adamlar oluveriyorsunuz.
Gerçi...
Seçim sonrası her şey eski haline dönüyor dönmesine ama...
Yine de, seçim öncesi bir başka keyifli oluyor.
İşte öyle keyifli bir sürece giriyoruz.
9 Ay sonra seçimler var ya...
Önümüzdeki günler içinde herkesin arayanı soranı artacak.
Pek bir değerli olacak herkes.
Arayıp da bulamadığınız insanlar çayınızı kahvenizi içmek için gelecek.
Şu seçim nelere kadir görüyorsunuz?
4-5 yıl ara ara bulamadığınız insanlar ayağınıza kadar geliyor.
Daha ne isteyesiniz ki?
Bundan keyifli bir şey olabilir mi?
......
Ülker Can "Aynı şeyleri söyleyip tekrara düşmenin anlamı yok"
-"AK Partinin Pazartesi günleri yaptığı halk günü toplantılarında boy göstermiyor"
-Eskisi gibi açıklamalar da yapmıyor"
-"Milletvekili Salih Koca ile arasının pek de iyi olduğu konuşulmuyor"
-"Parti yönetimleri ile arasının iyi olmadığı söyleniyor"
Tüm bu iddialar, AK parti Eskişehir milletvekili Ülker Can ile ilgili.
Özellikle Mahalli seçimler sonrasında Ülker Can'ın sıkıntılı olduğu ve bu sıkıntısını da hissettirdiği konuşuluyor.
Biz de bu iddiaları televizyon programında yorumlarken telefon etti Ülker Can.
Parti tarafından görevlendirildiği Tekirdağ'dan aradı.
Kendisiyle ilgili söylenen iddialara net cevaplar verdi.
Verdiği cevaplar kısaca şöyle:
1-"Ben, daha önce açıkladığımız konuları sık sık anlatıp, tekrara düşmenin çok anlamsız olduğunu düşünüyorum"
2-"Pazartesi günleri partide yapılan halk gününe katılıyor, gelen herkesle görüşüyorum. Ama, sonrasında çıkıp basına bir şeyler deme gereği duymuyorum"
3-"Yeni bir yatırım ya da konu olduğunda bunu çıkıp elbette söylerim ancak, genelde konu kesinlik kazandıktan sonra açıklama yapma gereği duyuyorum"
4-"Ne Milletvekili arkadaşım ne de teşkilat yönetimleri ile ilgili bir sıkıntım var. Zaten olsa da bunu kamuoyu önünde tartışmayı hiç mi hiç tercih etmem"
Ülker Can'ın söyledikleri bunlar...
Yukarıda da söylediğimiz gibi gayet net ve açık Grekçeler.
Ancak...
Ülker Can'ın bu sözleri üzerine birileri çıkıp "Ülker Can niçin eskisi gibi kamuoyu gündeminde olmayışının gerekçelerini sıralamış sıralamasına ama, bu gerekçeleri söylerken bile, bunun tam tersine davranan partisindeki birilerine göndermede mi bulunuyor?" diye sorsa, yanlış da bir soru sormamış olur hani...
......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Arabasını; lastiği patladığı için yolun kenarına çeken çok güzel sarışın, çaresiz, beklemeye başlar. Birkaç dakika geçmez, yoldan geçen bir araba durur. Arabasından inen adam, tüm nezaketiyle:
- Yardıma ihtiyacınız var mı?
- Bilmem ki, arabamın lastiği patladı...
Adam; hemen aletlerini alır, arabanın tekerleğini çıkarır, kan ter içinde lastiği tamir eder ve yeniden yerine takar. Bu arada sarışınla da konuşa konuşa iyice ahbaplığı ilerletir. Bu samimiyetin de verdiği cesaretle o beklendik soruyu sorar:
- Acaba sizinle bir daha nerede görüşebiliriz?
Kadın tüm işvesini kullanarak karşılık verir :
- Valla bilmem ki.. Şey... Arabamın lastiği bir daha ne zaman patlar?