
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Kazım Kurt'a küçük bir tavsiye...
Akıl vermek elbette haddimiz değil.
Ancak...
Yaptığımız iş gereği eleştirilerde ve tavsiyelerde bulunmak bir anlamda görevimiz sayılır.
Odunpazarı Belediye Başkanı Sayın Kurt:
Belki gördünüz belki görmediniz...
Belki yapıldığından habersizsiniz, belki de haberiniz var.
Belki bunun yapılmasını bizzat onayladınız belki de bu yazı sonrasında öğrenecek ve onaylamayacaksınız, bilemiyoruz.
Mesele şu:
Çifteler Caddesi üzerinde, Adliye Sarayının hemen önünde bir üst geçit var.
Trafik yoğun olduğu için yayaların karşıdan karşıya daha rahat ve tehlikesizce geçmeleri için yapılan bir üst geçit bu.
Söz konusu bu üst geçidin her iki tarafı da, afiş ve pankartlar vasıtasıyla duyuru yapmaya son derece müsait.
Üst geçit Odunpazarı Belediyesine ait olduğu için buradaki duyurular da haliyle Odunpazarı Belediyesinin duyuruları oluyor.
İşte bu üst geçidin bir tarafına "Mescit yaptık" diye üst geçit genişliğinde uzun bir pankart asılmış.
Yanında da "Odunpazarı Belediyesi" ibaresi kolmuş.
Şimdi...
Doğru olan Odunpazarı Belediyesi'nin mescit yapması.
Yanlış olan ise Odunpazarı Belediyesi'nin yapmış olduğu bu mescidi bu şekilde duyurması.
Doğrusunu söylemek gerekirse, ilk kez gittiğim bir şehirde bu şekilde bir belediye afişi görsem, "Belediye dini duygulara ayar çekip bunu oya dönüştürmenin yolunu bulmuş" diye düşünürüm.
Dahası...
Yapıldığı söylenen bu iş, sırf bu şekilde ve insanların gözüne sokulurcasına duyurulduğu için de takdirimi falan almaz.
Hatta...
Yapılan bir mescidin bu biçimde duyurulmuş olmasına tek kelimeyle "Takkiye" der geçerim.
Kaldı ki...
Başta Kazım Kurt olmak üzere tanıdığım tüm CHP'lilerin, bunu AK Partili bir Belediyenin yapmış olması halinde tıpkı benim düşüncelerim doğrultusunda tepki vereceklerini de tahmin ediyorum.
O yüzden Sayın Kazım Kurt.
Mescit bir hayır işidir ve hayır da olabildiği kadar gizli kalmalıdır.
Açmış olduğunuz mescit nasıl olsa bir şekilde kulaktan kulağa duyulur ve hak ettiği takdiri alır.
Onun için, üst geçide asılan o "Mescit yaptık" afişinin kalkması için gerekli talimatı biran önce verin.
Çünkü...
Başkanı olduğunuz belediyenin yaptığı güzel ve takdir edilen onca projelerin duyurulması dururken, o üst geçit üzerinde, o "Mescit yaptık" reklamı hem komik, hem de gereksiz bir biçimde duruyor
Bizden söylemesi...
.....
Kul hakkı önemli ama...
Öyle çok da dini bütün biri olmadığımızı biliyoruz.
Ne yalan söyleyelim...
Yüce kitap Kuran'ı da hatim etmedik.
Arapça da bilmeyiz.
Ama Türkçe mealini okumuşluğumuz vardır.
Okuduğumuzdan da bir şeyler anladığımızı zannediliyoruz.
Örneğin...
Yaratan "Kul hakkıyla karşıma gelme" diyor yüce kitapta...
Bunu hangi ayette diyor? Ne şekilde diyor? diye boş yere sorgulamamak lazım.
Çünkü...
Kul hakkı yenilmemesi için kuranda en az 20 ayet var.
Aslına bakarsanız...
-"Kul hakkı ile karşıma gelmeyin" emri, Kur'an'ın da ruhunu yansıtan bir söz.
Şöyle bir düşünün.
Dünyada yapabileceğiniz her türlü kötülüğün karşısında, yenilmiş bir kul hakkı zaten yok mu?
Yapılan her kötü davranış, birilerinin hakkını gasp etmiyor mu?
İyi insan olmanın tek yolu, kul hakkı yememekten geçmiyor mu?
Bu yüzden...
"Kul hakkıyla karşıma gelme" sözü üzerine, diğer ayetlere gerek bile kalmaz" diye düşündüğümüz olur zaman zaman.
Söylediklerimiz yanlış anlaşılmasın ama...
Kul hakkı yiyen insan, Müslümanlığın tüm vecibelerini yerine getirse de, en azından bizim vicdanımızda Müslüman olamaz.
Kimse de bizden, o insanın Müslümanlığına şahitlik etmemizi bekleyemez.
Kul hakkı yenilmek için değil, yenilmemesi için mücadele verilmesi gereken bir haktır bize göre.
Ne yazıktır ki, yüce dinimizin emrettiği ve kutsal kitabımızın ruhunu yansıtan "Kul hakkı" günümüzde olabildiğince yeniliyor.
Özellikle de, bugüne kadar birçok kez hakkı yenilmiş olmasına rağmen, hasbelkader bir kurumun başına getirilmiş insanlar tarafından.
Üstelik.
Devlete ve millete ait kurumların başına getirildikten sonra, kul hakkı yemeyi kendine hak sayan kişiler yiyor kulların haklarını.
-"O'nun adamı", "Bunun yandaşı" diyerek...
Bazen ödeneğini kesip, bazen de sürgüne yollayarak yapıyorlar bunu...
Liyakat, Adalet ise hak getire... İlgilenmiyorlar bile...
Çoluğu çocuğu mağdur ve perişan olacak diye düşünmeden yapıyorlar bunu.
Ders vermek, ceza vermek kul hakkı yemenin de önüne geçiveriyor birden.
İki dudağının arasından çıkan iki kelime, beyaz kâğıdın üzerine atılan bir tek imza ile yenir mi kul hakkı?
Bal gibi yiyorlar işte.
Sözünü ettiğimiz yönetenler, belki iyi yönetici olabilirler. Hasbelkader millete ait kurumların başına da gelmiş olabilirler.
Ama "Müslüman" asla olamazlar.
Çünkü Kul hakkını yiyorlar...
Şimdi bu yazıyı okuyup, "Acaba kimden? Hangi yöneticiden bahsetti ki?" diye boş yere düşünmeyin.
Çünkü...
Bir tek kişiye özel yazılmış bir yazı değil bu yazı...
Verdiği emir, yaptığı uygulama ve aldığı karar ile bir tek insan dahi olsa mağdur edip, hakkını yiyen her yönetici için geçerlidir bu yorum.
Özellikle de...
Oturdukları makam sayesinde, kul hakkı yemeyi kendine hak görenler içindir.
O yüzden kimse üzerine alınmasın.
Ya da herkes alınsın...
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
İnşaat sahasındaki genç bir adam, gücünü abartıp, herkesi yenebileceğini söyleyip böbürleniyordu. Bu arada kafayı taktığı yaşlı işçilerden biriyle de sürekli dalga geçiyordu.
İhtiyar duruma ifrit oluyor ama elinden de bir şey gelmiyordu. Yaşlı işçinin sonunda canına tak etti:
- Pekala, seninle haftalık yevmiyeme iddiaya giriyorum. Şu karşıdaki ek binaya el arabasıyla öyle bir şey götüreceğim ki sen onu el arabasıyla geri getiremeyeceksin. Var mısın?.
- Tamam ihtiyar... Bakalım napacaksın? dedi yükseklerde gezen genç...
Yaşlı adam biraz sonra el arabasını getirdi ve eliyle gence işaret etti:
- Tamam, hadi bin arabaya!