Gürcan Banger
Kentin kültür ve sanat ajandası
Yaşam kalitesi yüksek kentlerimize baktığımızda bu yerleşimlerde kültür, sanat ve turizm faaliyetlerinin önemli bir yoğunluğu olduğunu görüyoruz. Pek çok kentimizde kültür ve sanat etkinliklerinin azlığından şikâyet ettiğimiz günler vardı. Şimdilerde ise özellikle öne çıkan kentlerde sayıları giderek artan etkinlikleri izlemeye yetişmekte zorluk çekiyoruz. Özellikle sivil toplum alanındaki –yetersiz de olsa canlanma, kültür ve sanat temelli etkinlikler açısından umut verici gelişmeleri de beraberinde getirdi.
Diğer yandan; sosyal etkinliklerin sayısının artması, bunlar için –tüm yeni yapılan tesislere rağmen gerekli altyapının yetersizliğini de ortaya çıkarıyor. Kuruluşlar, örneğin etkinlik yapacak salon bulmakta zorlanmaya başladılar. Öte yandan özellikle sivil toplum kuruluşlarının (STK’ların) –hiçbir zaman yeterli düzeye erişmemiş olan kaynakları büyük ölçekli etkinlikler için yetersiz kalmaya başladı. Bu yetersizlik, STK’ları kamu birimleri ve belediyeler önünde kaynak talebinde bulunan ‘dilenciler’ konumuna düşürüyor.
Özellikle kültür ve sanat konularında etkinlik yapan STK’ların faaliyetleri için kaynak yaratmak üzere yeni yol, yordam ve yaklaşımlar geliştirmelerini gerekli görüyorum. Bunun ilk adımı ise tek başlarına etkinlik yapmaları yerine iyi planlanmış faaliyetleri bir araya gelerek gerçekleştirmeleridir. Darboğazdan çıkmanın yolu; birlikte çalışma, ortak kaynak kullanma ve iyi planlamadır. Böylece sürekliliği sağlanmış etkinlikler yapmak da mümkün olacaktır.
Diğerlerinde olduğu gibi; sanat ve kültür STK’larında da temel hatalardan biri, çalışmaları yıllık ve dönemsel planlara bağlamamaktır. Genelde sosyal faaliyetler, başkanın veya yönetim kurulunun aklına geldiği gibi yapılmaktadır. Böyle hesapsız ve plansız girişilen işlerin sonunda etkinlik yapacak yer konusu ile başlamak üzere bir dizi sorun oluşmakta ve sonuçta bunlar, günlük çözümlerle geçiştirilmeye çalışılmaktadır.
İsim vermeyeceğim ama sivil toplum alanında pek çok tematik örgütün bir araya gelemediğini biliyorum. Bu kopukluk; siyasal farklılıklardan, iletişim eksikliğinden, bilgi, görgü ve deneyim eksikliğinden veya sadece kişisel çekişmelerden kaynaklanabiliyor. Hâlbuki kentteki sanat ve kültür paydaşlarının bir araya gelmesi ile çok daha etkili ve verimli faaliyetler yapmak mümkün. Bu nedenle; bu alanda çalışan STK’lar ile diğer paydaşların demokrasi ve gönüllülük temelli bir toplumsal ağda –örneğin platformda bir araya gelmelerinde yarar görürüm.
Sanat ve kültür paydaşlarının bir ağ veya platformda buluşmalarını düşünürken, konunun arka planındaki bir planlama ve yönetim sürecini de zorunlu buluyorum. Örneğin bir “‘kentsel sanat ve kültür ajandası” olmalı. Bu ajanda, yıllık veya 6 aylık olarak düzenlenmeli. Her yıl yapılagelen etkinlikler bu ajandada yer almalı. Yıl veya dönem başında basılı veya sayısal ortamda hazır hale getirilen ajanda, konuyla ilgili kesimlere –örneğin basına, turizm şirketlerine, yerli-yabancı büyükelçilik ve konsolosluklara, kamu birimlerine, diğer ilgili noktalara ve yurttaşlara iletilmeli. Ajandanın Internet ortamında takip edilebilmesi sağlanmalı. Ajandada yer alan etkinliklerdeki performansın ölçümü yapılmalı ve daha sonraki gerçekleştirmelerde iyileştirmeye yönelik önlemler alınmalı. Süreklilik ve başarı gösteren yeni sanat ve kültür faaliyetlerinin ajandaya alınması sağlanmalı.
‘-meli, -malı’ derken; bunun yapılması görevinin, öncelikle sanat ve kültür alanında yer alan STK’lara düştüğü kanaatindeyim. “Kültür ve sanat ajandası / takvimi” hedefinde buluşmuş bir “kültür ve sanat sivil ağının ve platformunun” kurulması için doğru zamanda olduğumuzu hatırlatmak isterim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.