1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Keşke devlet de bu örgütün içine sızmış olabilseydi...

Fetö'nün yerör örgütü 70'li,80'li yıllardan itibaren devletin sızmadığı devlet kadrosu kalmamış.
-Fakir ailelerin çocuklarını "Biz okutacağız" diye almış. Küçük yaşlardan itibaren beyinlerini yıkamış.
-Soruları ellerine verip her türlü okulları kazanmalarını sağlamış.
-Çocukları Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sokmuş.
-Aynı çocukları aynı yöntemlerle Hakim-Savcı yapmış.
-Emniyet müdürlüğünün hemen her kademesine yerleştirmiş.
-Kurumlara yerleşen bu çocuklar, üstlerindeki insanları ekarte ederek kurumların yönetimlerine gelmişler.
-Giderek genişlemiş örgütün ağı.
-Üniversiteler, Tübitak ve Adli Tıp gibi ne kadar kritik öneme sahip kurum varsa hepsinin içine girmişler.
-Gizli dinlemeler ve gizli görüntülerle şantajlar yapmışlar.
-Sahte delillerle istemedikleri insanları bertaraf etmişler.
-Sahte kumpas davalarıyla liyakat sahibi insanların hapse düşmesini sağlamışlar.
-Anayasa mahkemesinden tutun da HSYK'ya, Cezaevlerinden Tapu müdürlüklerine kadar...
-Futbol takımlarından, sanat dünyasına, elinin uzanmadığı yer adeta kalmamış.
-Topladıkları himmet paraları ve kurulan ticaret ağı ile devlet bütçesine yakın bir parayı yönetir hale gelinmiş.
-Bu yolla devletin her tarafını sarmış fetö örgütü.
- Öyle bir sarmış ki, iş darbe yapmaya kadar gelmiş.
Kısacası...
15 Temmuz gecesi ülke yönetimini ele geçirmek isteyen ama başarılı olamayan bu örgüt devletin içine tam anlamıyla üstelik yıllarca ve göz göre göre sızmış.
Merak ettiğimiz ise, koskoca devlet, tüm bunlar olurken, bu örgütün içine sızmayı nasıl akıl edememiş?
Devletin bir-iki adamı da mı bu örgütün içine sızıp da, söz konusu örgütün içinden bilgi alamamış?
Görünüşe bakılırsa fetö örgütü devlete sızarken, devlet örgüte sızamamış.
Ya da sızmak istememiş.
Bu konuda bir gözünü bilerek kapatmış.
Öyle olmasaydı darbe girişimini Cumhurbaşkanı başka kaynaklardan öğrenir miydi?
Ya da...
Kuvvet komutanları darbe girişimine düğünde yakalanır mıydı?
Keşke bu örgüt devlete sızarken, devlet de bu örgütün içine sızabilseydi.
Ya da sızmasının yolu kapatılmasaydı...
.....


Gündeme dair bir fıkra geldi okuyucudan...

Bir okuyucu yollamış fıkrayı...
Sarhoşun biri otobüste durmadan bağırıyormuş...
"Hieyyyyttt ulennn. Önde oturanların hepsi boynuzlu. Ortada oturanların hepsi homoseksüel. Arkada oturanların hepsi kadın pazarlamacısı" diye...
Otobüstekiler "Sarhoştur. İlişmeyelim" diye ses çıkartmamışlar.
Ama sarhoş durmuyormuş.
""Hieyyyyttt ulennn. Önde oturanların hepsi boynuzlu. Ortada oturanların hepsi homoseksüel. Arkada oturanların hepsi kadın pazarlamacısı"
Bir-iki-Üç aynı şekilde devam edince şoför sinirlenmiş.
Zınk diye basmış frene.
Tuttuğu gibi sarhoşu arka cama yapıştırıp "Şimdi söyle laan Kim Boynuzlu? Kim homoseksüel? Kim kadın pazarlamacısı?" diye sorunca sarhoş:
-"Ne bileyim abiii. Öyle bir fren yaptın ki, herkes birbirine karıştı" cevabını vermiş...
Fıkrayı gönderen okurumuz, gönderdiği fıkranın gündeme dair bir fıkra olduğunu söylüyor.
"Ülkede öyle bir fren yapıldı ki, herkes birbirine karıştı" diyor.
Gerçekten öyle mi?, gerçekten fıkrada olduğu gibi mi durum? Takdir sizin...


.....
Sayın Vali..! Kararlar uygulandığında güzeldir...
-"Bir yandan 15 Temmuz gecesi yaşanılan darbe girişiminin insanlar üzerinde yarattığı korku, bir yandan da her gün gelen şehit haberlerinin yarattığı üzüntü sürerken, şu düğünlerde atılan havai fişeklere deli olmamak mümkün değil. Yap kardeşim düğününü, gecenin geç saatlerine kadar göbek at dur. Ama şu havai fişekleri atıp da hem insanların yaşadığı ruh hallerini bozup, hem de insanların korkudan yüreklerini ağızlarına getirme" diye bir yazı yazdık.
10 gün sonra valilik olarak bir karar aldınız.
Havai fişek atılmasının yasaklandığını ve izne bağlandığının kararını vilayet olarak kamuoyuna açıkladınız.
İnanın, alınan bu karar birçokları gibi beni de son derece sevindirdi.
Başında olduğunuz vilayetin bu hassas süreçte ve bu hassas konuda almış olduğu karar son derece isabetli bir karardı.
-"Nihayet şu havai fişek rezaleti sona eriyor" diye düşünüp sevindik ister istemez.
Fakat...
Bu sevincimiz bir hafta bile sürmedi.
Zira...
Hafta sonu Eskişehir merkezinde bulunan tüm düğünlerde çatır çatır ve dakikalarca devam etti.
Aldığınız karara rağmen, Eskişehir merkezinde havai fişek atmayan düğün adeta yoktu.
Bu durum bizim de kafamızı karıştırdı tabii.
Kendi kendimize "Ya Valiliğin almış olduğu kararı kimse takmıyor ya da vilayet aldığı karar sonrasında gelen her düğün sahibine havai fişek atma izni veriyor" diye düşündük.
Evet, Sayın Vali!
Eğer, alınan karara rağmen hiç kimse bunu takmıyor ve düğünlerde çatır çatır havai fişek atıyorsa bu hiç hoş bir durum değil.
Çünkü...
"O zaman bu kararlar uygulansın diye değil de laf olsun diye alınıyor gibi bir durum ortaya çıkıyor."
Eğer, alınan karara rağmen her gelen düğün sahibine havai fişek atma izni veriliyorsa, bu da hiç hoş bir durum değil
Çünkü...
"Her isteyene izin verilecekse bu yasaklama kararı niçin alınıyor" gibi de bir algı ortaya çıkıyor.
Kısacası sayın vali!
Havai fişek atılması konusunda son derece yerinde, doğru ve gerekli bir yasaklama kararı aldınız.
Ama, alınan kararların yerinde ve doğru olduğu, kararların harfiyen uygulanmasıyla ortaya çıkar.
Ne yazık ki bu yönde alınan karar hiç mi hiç uygulanmıyor sayın vali.
Umarız almış olduğunuz bu kararın uygulanmasına yönelik gerekli talimatları gerekli kurumlara verirsiniz ve o kurumlar da bu alınan kararı titizlikle uygular.
En azından...
Alınan bu güzel ve olumlu kararın kâğıt üzerinde kalmadığı ortaya çıkar.
Son olarak...
Sizin bu kararı "uygulansın" diye aldığınızdan hiçbir şüphem yok...
Şüphem, alınan bu kararı ilgili makamların niçin uygulamadığı ile ilgilidir.
Bilgilerinize sunulur...
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Sabah kahvaltıda kadın;
Eminim, sen bugünün ne olduğunu hatırlamıyorsun bile, dedi...
Tabii, hatırlıyorum, dedi adam... Çıktı, gitti.
Öğleye doğru kapı çalındı. Çiçekçi çocuk harika bir kırmızı gül buketi bıraktı...
Az sonra kapı tekrar çalındı, bu defa köşedeki pastanenin çırağıydı gelen... Kocaman bir çikolata kutusu bıraktı gitti.
Öğleden sonra gelen kutudan da, olağanüstü güzel bir elbise çıktı...
Kadın kocasının dönmesini zor bekledi ve daha kapıda boynuna sarıldı...
"Önce çiçekler, sonra çikolata, ve sonra da elbise.. Bu hayatımdaki en güzel Cumhuriyet Bayramı..."
Adam: Hadi beeeeee.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi