1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Keşke itiraz etmeseydik!" Diyorlardır...

Son günlerde AK parti çevresinde konuşulan bir konu var.
Konu, seçim öncesi meclis listesine yapılan itirazla ilgili.
İsterseniz önce bir olayı hatırlatalım.
AK Parti Meclis listeleri belirlendiğinde, Tepebaşı listesinin başında eski Milli Eğitim Müdürü Ertuğrul Dindar'ın ismi vardı.
Eskişehir, Denizli,ve Aydın Milli Eğitim müdürlükleri sonrasında Ankara'ya, Bakan Nabi Avcı'nın danışmanı olarak görev almıştı.
Sonrasında, seçimlere birkaç gün kala Ertuğrul Dindar emekliye ayrılmış ve AK parti Meclis listesinin Tepebaşı birinci sırasına yerleştirilmişti.
Seçilmesi halinde hem Tepebaşı hem de Büyükşehir adayı olacaktı.
Üstelik...
Ertuğrul Dindar, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın kontenjanından yerleşmişti meclis listesinin birinci sırasına.
Ancak,itiraz geldi Ertuğrul Dindar'ın aday adaylığı ile ilgili...
Partiden birileri:
-"Ertuğrul Dindar bürokratların istifa ya da emekli olması için tanınan sürenin sonrasında emekli olup meclis üyesi adayı oldu. Haliyle bu yasal değil. Meclis üye adaylığı derhal düşmeli" diye seçim kuruluna şikâyette bulunuldu.
Seçim kurulu da itirazı haklı bulup, Ertuğrul Dindar'ın Tepebaşı birinci sıra aday adaylığını düşürdü.
Yerine de, Mustafa Birsen Tepebaşı belediye Meclis listesinin birinci sırasına yerleşti.
İTİRAZ PARTİ İÇİNDEN YAPILDI

Ertuğrul dindar'ın aday adaylığına şikâyetin parti içinden ve yönetime yakın isimler tarafından yapıldığı söyleniyor.
Ancak...
Gelinen noktada, itirazı yapanlar ile, Ertuğrul Dindar'ın yerine birinci sıraya getirilen ve seçimlerde hem Tepebaşı, hem de Büyükşehir meclis üyesi olup, bir de üstüne üstlük AK Parti Meclis grup başkanlığı görevine seçilen Mustafa Birsen'in arasının çok da iyi olmadığı biliniyor.
Dolayısıyla...
Ertuğrul Dindar'ın meclis üyeliği adaylığına itiraz edenler, Dindar'ın yerine gelen Mustafa Birsen'den pek de hoşnut değiller.
Haliyle...
Bu durum, Ertuğrul Dindar'ın aday adaylığına itiraz edenleri bir hayli pişman etmişe benziyor.
Böyle olmalı ki, AK parti çevresinde bu olayla ilgili olarak "Seçim kuruluna şikâyet edenler eğer böyle olacağını bilselerdi Ertuğrul Dindar'ın aday adaylığına hiç itiraz etmezlerdi. Ertuğrul dindar sonuçta Bakan Nabi Avcı'nın adamı olup, onun sözünden çıkmazdı. Şimdi yerine Mustafa Birsen geldi ve bu duruma yol açıp gol attığını zannederler sağlam bir gol yedi." Diyerek değerlendiriyorlar meseleyi.
......

Otobüsler için bir yer niçin düşünülemez?

Eskişehir, Türkiye'nin hiçbir ilinde olmayan "Kent Merkezi Turizmi"ne sahip.
Çevre illerden birçok insan Eskişehir'in Kent Merkezini görmeye geliyor.
Bu elbette Eskişehir için büyük bir nimet.
Ve biz bu nimete son on yılda sahip olduk.
Son on yılda Eskişehir, belki de 100 yıldır görmediği turisti ağırladı.
Dün şehir merkezinde benim sayabildiğim 60 a yakın turist otobüsü vardı.
Kimi Konya'dan gelmiş, Kimi ise Sivas'tan.
Sakarya ve Bolu plakalı otobüsleri de gördük.
Bu arada...
Gelen turist otobüslerinin şehir merkezinde ki trafiği bir hayli etkilediğine de şahit olduk.
Örneğin: Köprübaşı'nda ki köprünün üzerinde tam 6 tane yan yana park etmiş turist Otobüsü gördük.
Bir müddet sonra Tülomsaş önünde 5 tane Otobüs vardı.
Öte yandan...
Odunpazarı girişinde ki otobüs sayısını sayamadık bile.
Varmak istediğimiz nokta şu:
Eskişehir'e madem çok sayıda turist geliyor, o halde bu turistleri ve araçlarını ağırlayacak yerler mutlaka gerekiyor.
Gelen turistlerin araçlarının toplanacağı bir alan yok.
Olmadığı için bu otobüsler yukarıda da söylediğimiz gibi ya Köprübaşındaki Köprünün üzerinde duruyor, ya da Odunpazarı sokakları üzerinde.
Durum böyle olunca, hafta sonu trafiği de Eskişehir'de içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Söyleyeceğimiz şu:
Gelen turist otobüsleri için bir meydan yaratılamaz mı?
Gelen turistlerin Eskişehir'i gezip görmeleri belirli bir rot'a bağlanamaz mı?
İlla turistler her yeri Otobüslerle gezerek mi görmek zorunda?
İlla gelen turistler hem şehir merkezinin trafiğinin sıkışıklığını, hem de bu sıkışıklığa biraz da kendi otobüslerinin neden olduğunu görmek zorunda mı?
Zannetmiyoruz ama, buna da oturup kafa yoranların olduğunu pek zannetmiyoruz.
Nedense...
Her hafta sonu Köprübaşı Köprüsünün üzerinde 5-6 otobüs görmek kimseyi rahatsız etmiyor.
Nedense bu köprü üzerinde durun otobüslerin yarattığı trafik sıkışıklığını da kimse görmek istemiyor.
Ortada büyük bir karmaşa var ve "Aman turist gelsin de ne olursa olsun.Biz sıkıntıyı çekeriz" gibi bir anlayış hakim herkeste.
Ne diyelim?
Siz böyle mutluysanız,sizin mutluluğunuz bize yetiyor!
.........

CHP Fikri Sağlar'ı Genel başkan yardımcısı da yaptı ya...
Cumartesi günü bir mesaj geldi cep telefonumuza.
Mesaj Cumhuriyet Halk Partisi'nden geliyordu ve bir toplantının yapılacağından bahsediyordu.
Eskişehir'e gelen CHP Parti Meclisi üyesi Fikri Sağlar'ın parti binasında yapacağı toplantıyı haber veren mesajda, Fikri Sağlar'ın "Genel başkan Yardımcısı" olduğu belirtiliyordu.
Halbuki...
Yukarıda da söylediğimiz gibi Fikri Sağlar Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkan yardımcısı değil, Parti Meclisi üyesiydi.
Her nedense CHP'den çekilen mesajda Fikri Sağlar partinin Genel başkan yardımcısı oluvermişti.
Öteden beri Cumhuriyet Halk Partisi'nin internet başta olmak üzere teknolojiyi yeterince kullanamadığını, bu yüzden de aynı CHP'nin teknolojiden faydalanamadığını yazıyoruz.
İşte bu da sbu konuda söylediklerimizin en güzel örneği.
Belki "Hata" olarak kabul edebilirsiniz ama...
Sonuçta bu durum CHP'nin en büyük zaaflarının başında geliyor.
"Teknolojiyi kullanmayı öğrense bile, o teknoloji sayesinde doğru ifadeleri bulmakta zorlanıyor" gibi bir durum var ortada.
Ve aynı zamanda da ciddiyet zafiyeti...
.......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kadın alışveriş için şehre iner. İlk girdiği dükkânda harika ayakkabılar, ikincide de nefis bir elbise..Üçüncü dükkânda ise her şey 5 dolardır. Gözlerine inanamaz, birden cep telefonu çalar.. Hattaki kadın doktor:
- Kocanız feci bir trafik kazası geçirdi, durumu kritik, yoğun bakıma kaldırıldı.
- Kocama çarşıda olduğumu iletir misiniz, bir an önce orada olacağım! der ve telefonu kapatır.... Ancak devamında yaşamının en verimli alışverişini yapmakta olduğunu fark eder ve hastaneye gitmeden 1-2 mağazaya daha girer. Birkaç saat sonra sabah alışverişini bir fincan kremalı kahve ile tamamlar. Hesap verirken birden kocasını anımsar..
Suçluluk duygusu ile hastaneye koşar. Koridorda doktoruna rastlayıp kocasını sorar. Bayan doktor, kadının elindeki paketlere bakar ve bağırır:
- Buraya hemen gelmek yerine alışverişe devam ettin değil mi? Sanırım kendinle gurur duyuyor olmalısın! Adam burada yoğun bakımda, sen mağaza mağaza... Oh!! İyi be! Ama bu senin son alışverişin olacak.. Artık ömrünün sonuna kadar onun hastabakıcısı olacaksın, hem de başından 1 dakika bile ayrılamadan.. !
Kadın son derece üzgün, başını önüne eğer. Bayan doktor, onun bu haline uzun uzun bakar sonra da kıkırdamaya başlar:
- Şaka yapıyorum kıııız şakaaaa..Takıldım sana.. Kocan öldü.. Vallahi öldü.. Hadi aç bakayım şu poşetleri de neler aldın görelim..!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi