Sakallı ile konuşuyoruz.
'Sanayi sizin artık, ne yapacaksınız?' diyorum.
Büyükşehir genel sekretaryasından gelen yazıyı anlatıyor.
'Sanayi için hemen kolları sıvayacak mısınız?' diye soruyorum.
'Büyükerşen, kendi sekreterinden gelen yazıyı nasıl kabul etmez?' diyor.
'Elinizde planları bile hazır bir yer var, hızla bu iş nihayet bulur mu?' diye ekliyorum.
'İnsan kendi belediyesinin yazdığı yazıyı nasıl yanlış der' şeklinde konuşuyor.
***
Abarttık biraz tabiî ki...
Ancak;
Başkan Sakallı'da, Büyükerşen'in hatalarını ya da kendisine göre kusurlarını daha ön plana çıkarma psikolojisi oluştuğunu anladık.
Bu durumu da normal olarak karşılıyoruz.
Nedenlerini yazmaya gerek yok.
Neredeyse bir savaş şeklinde nitelendirebileceğimiz bir süreçten çıktı Başkan Sakallı...
Büyükerşen hücum etti, sanki o da kaleyi korur gibi savundu da savundu.
Son meclis toplantısında yaptığı da yine buydu.
***
Gündoğdu'nun dönüşüm devri kaldı.
Sadece sanayi verildi Odunpazarı'na...
Bu da soğuk savaşın başka bir şekliydi.
Nedense AKP cephesinde kimsenin bu işe gıkı çıkmadı.
Bu iş için bir pazarlık yapılmış gibi bir koku aldık!
Çünkü;
Büyükşehir her iki yeri de devretmek istememiş.
AKP tarafından ise, 'Bari sanayiyi alalım' tarzına dönmüş iş.
Odunpazarı'da bu alışverişe razı olmuş.
Ölümü gösterip sıtmaya razı emek gibi anladık biz bu devir işini.
Sakallı'nın bir sekreter yazısına bu kadar takıpta, Gündoğdu'nun verilmemesi ile ilgili çokta konuşmamasının nedeni de bu olabilir.
***
Bazıları için Gündoğdu'nun verilmeyişi ile ilgili bazı söylemlerde var.
Verilemeyen yerden çok, alınmayan yer şeklinde de yorumlayanlar olsa da işi;
Bizim bu söylentilere pek inandığımız söylenemez.
Lafı uzatmayalım...
Hatırlatmak istediğimiz bir başka konu daha var.
O da birkaç günden bu yana söyleyegeldiğimiz küçük sanayideki dönüşüm işi...
Bakalım bu konuda nasıl adımlar atılacak?
Belediye bu dönüşümü hayata geçirmek için süreci nasıl kullanacak?
Dönüşüm için her şeyi hazır bir yer için nasıl çalışacak?
Ve en önemlisi;
Burasının dönüşümü için yapacakları bir projeyi Hoca'nın önüne koyacaklar mı?
Öyle ya;
Büyükerşen bu...
Sanayinin devrini bile, burası için yapılacak bir projenin kendisinin onayı şartı ile yaptı.
***
Üsopyaydı, ütopyaydı derken, sanayinin devri ile biten çekişme sürecinin özeti bu...
Bu süreçten kimin daha karlı, kimin daha avantajlı, kimin rakibine göre daha ağır bastığı yönündeki kararı da elbette Eskişehirliler verecek...

Hoşcan resmen aday!

Eskişehirspor'un adı gün geçmesin ki, bir kaosun içinde geçmesin.
Son olarak, Halil Ünal-Aziz Yıldırım kavgası geldi gündeme...
Haberlere göre kavga konusu, Ersun Hoca'yı paylaşamama işiymiş.
Bodrumda olmuş olan...
Kavgadan sonra Ünal ayrılmış.
Ersun Hoca, salonda oturmaya devam etmiş!
***
Elbette bunlar söylentiden ya da basına yansıyan dedikodulardan ibaret.
Doğruluğu nedir bilinmez.
Kavga etmeleri tartışmaları bilmem ne...
Bizi de çok ilgilendirmez, kişisel konulardır deriz.
Ancak;
Burada bir ayrıntı var.
Başkanla birlikte Hoca'nın orada ne işi var?
Ne konuşuluyor?
Kavgadan sonra başkan giderken, hoca neden kalıyor?
***
Gördüğünüz üzere;
Eskişehirspor'da kim kime dum duma adeta...
Bu arada Mesut Hoşcan'da dün ekibi ile adaylığını açıkladı.
Seçime kadar kulislerde çalışacaklar.
Ancak işleri çokta zor olmayacak gibi!
Yaşananlar ve basına yansıyanlar bunu gösteriyor.
Neyse;
Hayırlı olsun Hoşcan ve ekibine...
En önemlisi, iyi bir yarış olsun.