1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Kim ne derse desin bu karar SİYASİDİR!

- Tarihi Kurşunlu Külliyesi, Kütahya'da bulunan Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı.
- Bölge müdürlüğü, Odunpazarı Belediyesi'ne kullanması için kiraya veriyor bu Külliyeyi.
- Kiraya verme işi 2 dakika bile sürmüyor. Çünkü: Odunpazarı Belediyesi o zaman iktidar partisinde. Sıkıysa vermesin.
- İktidar Partisinin Odunpazarı Belediyesi tam 10 yıl boyunca kullanıyor bu Külliyeyi.
- 10 yılın sonunda seçim oluyor, Odunpazarı Belediyesi'ni CHP kazanıyor.
- Vakıflar Bölge müdürlüğünün yaptığı ilk iş, kiraya verdiği mevcut Külliye'nin kirasını arttırmak.
- Odunpazarı Belediyesi kabul ediyor bu kira artışını.
- Vakıflar Bölge Müdürlüğü bunun üzerine "Çıkın buradan kardeşim" diyor. Neden yok, sebep yok, gerek hiç yok...
- CHP'li Odunpazarı Belediyesi "kiracıyı böyle durduk yere atamazsın arkadaş" diyerek, mahkemeye taşıyor olayı.
- Külliye'nin Nikah salonu olarak kullanıldığını, ayrıca etkinlikler düzenlendiğini, kısaca halkın yararına kullanıldığını söylüyor.
- Mahkeme bakıyor meseleye, yürütmeyi durdurma kararı veriyor.
- Mahkemenin verdiği yürütmeyi durdurma kararı tebliğ ediliyor ama, muhatabı almıyor tebligatı.
- Bunun yerine Kaymakamlığa bir yazı yazarak, "Bize ait yerden kiracı olan Odunpazarı Belediyesi çıkmadığı için mühürleyin külliyeyi" talimat veriyor.
- Kaymakamlık görevlileri de, bir okulun sergisinin olduğu külliye'ye gelip, basıyorlar mührü.
- Üstelik: Söz konusu okulun sergisini gezmeye gelen Vali, milletvekili ve Odunpazarı Kaymakamı Külliye'den çıkar çıkmaz...
- Üstelik, mahkemenin vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen.
Tüm bunlardan sonra:
-Vakıflar Bölge müdürlüğünün AK partili Belediye iken kiraladığı Külliye'yi, CHP'li Belediye geldikten sonra kiralamak istemeyişi kim ne derse desin Siyasidir!
-Vakıflar Bölge Müdürlüğü, kendisine ait bu Külliye'de ne yaparsa yapsın, Odunpazarı Belediyesi'nin yaptığı Nikah ve diğer etkinlikler kadar halka mal olmayacaktır.
-Vakıfların bu yaptığı resmen "Bizim malımız üzerinden CHP'li Belediye prim yapmasın" anlayışından başka bir şey değildir.
Sonuç olarak:
Vakıflar, Kaymakamlık aracılığıyla Külliye'yi mühürleterek tam anlamıyla çuvallamış, kiracısını canından bezdiren ev sahibi konumuna düşmüştür.
Külliyeyi mühürleten Vakıflar, "CHP'li Belediye'ye ceza vereceğim" derken, CHP'li Odunpazarı Belediyesinin mağdur ve son derece haklı konuma düşmesi başarısını bizzat göstermiştir...
Bu başarısından dolayı Vakıflar'ı ne kadar kutlasak azdır!
.....

O da bunun kadar yanlış...
Sazova'da Türk Dünyası Kültür Başkenti projeleri kapsamında yapılan bir Kültür Merkezi var.
Bu merkez, büyükşehir belediyesi tarafından mahkemeye taşındı.
Yanlış bir karardı bize göre.
Yapılmış, bitmiş bir merkez ile ilgili hukuki yollara başvurulması doğru değildi.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü, kendisine ait olan fakat 19 yılı aşkın süredir Odunpazarı Belediyesine kiralanan Kurşunlu Külliyesi'nin kapısına kilit vurdu.
Doğru bir karar değildi bu da.
Dahası...
Siyasi bir karardı.
Sonuç olarak...
O da yanlıştı bu da...
.....

ŞerefsizLİG yapmayın...
-Fenerbahçe mükemmel bir oyun oynamış olsaydı...
-Ezici üstünlüğünü sahaya yansıtmış olsaydı.
-Hakkında verilen penaltı, gerçekten penaltı olsaydı.
-Kırmızı Kart gören Es-Es'li futbolcu gerçekten haklı bir biçimde oyundan atılmış olsaydı.
Kısacası...
-Fenerbahçe bileğinin hakkıyla maçı kazanmış olsaydı amenna.
Maçı hiç izlememiş biri, TV'den 0-3 lük maç sonucunu görse, bunu gayet doğal bir sonuç olarak algılayabilir.
Ancak öyle değil...
Penaltı penaltı değil.
Kırmızı kart, kırmızı kart değil.
Fenerbahçe'nin oynadığı oyun değil.
Aldığı galibiyet de galibiyet değil.
Tamam: Bizim takım kötü...
Tamam: bizim takım kümede kalma mücadelesi veriyor.
Ancak...
Bu hakemin yaptığı hakemlik değil.
Adam gibi kazanmadı Eskişehir'de Fenerbahçe.
Resmen kazandırıldı.
Ne diyelim?
Eksi 4 derecede o maçı izlemek için gelen insanlara yazık...
.....

CHP içinde yaşanan sıkıntıları sadece bir mühür bitirdi iyi mi?
-CHP Eskişehir'de içten içe kaynıyordu.
-Uzun süredir sıkıntı had safhaya ulaşmıştı.
-Belediye Başkanları parti içinde resmen karşı karşıya gelmiş, birbirlerine diş biler pozisyondaydı.
-2019 hesapları yapılırken, parti içinde oluşan gruplar birbirlerine düşman gözüyle bakar olmuştu.
-Kongreler süreci parti içindeki ayrışmayı daha da arttırmıştı.
-Partide herkes saflara ayrılmış, her CHP'li diğer CHP'liyi "Onun adamı" gözüyle görür olmuştu.
-Kavga, gürültü, ayrışma daha da artacağa benziyordu.
-Hedefte olması gereken rakip AK Parti olmaktan çıkmış, asıl mücadele edilecek rakip, aynı parti içindeki karşı grup olmuştu.
Kısacası...
Umut yoktu CHP'de.
Kendi içinde kavganın, mücadelenin, didişmenin partisi haline gelmişti.
Birlik-Beraberlik sözleri lafta kalıyor, "bu kafa ile hiçbir yere varamaz" düşüncesi ve algısı gerçek oluyordu.
Bir şeyler olmalıydı.
Birileri olaya el koymalı, parti içindeki gruplar ortak bir noktada bir şekilde bir araya gelmeliydi.
Daha doğrusu...
CHP silkinmeli, kendine gelmeliydi.
"Bunu kim yapacak" diye beklerken, beklenen o müdahale CHP içinden değil, Vakıflar Bölge müdürlüğünden geldi.
Kaymakamlık aracılığıyla Kurşunlu Külliye'sinin mühürlenmesi, Eskişehir'deki CHP'lileri bir araya getirdi.
Parti içinde karşı karşıya olan belediye Başkanları, gelişen bu olay nedeniyle kol kola girdi.
Kongrede kıyasıya mücadele eden ve birbirlerine düşman gözü ile bakan partililer, bu haksız uygulama karşısında yan yana geliverdi.
Yaşanan sıkıntılar unutuldu.
Kavga gürültü bir yana bırakıldı.
CHP resmen bu olay sayesinde kendine geldi.
Parti içinde aylardır devam eden ve herkesin bitirmeye çalışıp, bir türlü bitiremediği o sıkıntıyı bir mühür bitirdi iyi mi?
.....

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Sokakta dolaşırken yanıma pasaklı, pejmürde görünüşlü, muhtemelen evsiz bir bayan yaklaştı ve akşam yemeği için bir kaç dolar vermemi istedi. Cüzdanımdan 10 dolar çıkardım ve sordum:
- Eğer bu parayı sana verirsem, bununla akşam yemeği yerine şarap alır mısın?
- Hayır, yıllar önce içkiyi bıraktım.
- Bu parayla yiyecek almak yerine alış verişe gider misin?
- Hayır, alış veriş için boş zamanım yok. Tüm zamanımı yaşamda kalmak için harcıyorum.
- Bu parayı yiyecek almak yerine güzellik salonunda harcamaya ne dersin?
- Deli misin, 20 yıldır saçlarımı yaptırmıyorum.
- Pekâlâ. Sana bu parayı vermeyeceğim. Onun yerine seni, kocamla birlikte akşam yemeğine restorana götüreceğim. Evsiz bayan çok şaşırdı;
- Bunu yaptığın için kocan sana kızmaz mı? Çok kirliyim ve muhtemelen iğrenç kokuyorum.
- Sorun değil. Önemli olan; kocamın alışverişten, kuaförden ve şaraptan vazgeçen kadınların neye benzeyeceğini görmesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi