Bu takıma devre arasında santrafor alınmamasının mantıklı bir sebebi var mı, inanın çok merak ediyorum. Hadi sezon başını anlarım. Kongre sonrasında ortaya çıkan mali durumdan ürküp, eldekilere güvenelim, en azından idare edelim diyebilirsin. Bunlara itirazım yok. Ama yarım sezondan ders çıkarmayıp, herkes golcü lazım golcü diye bağırırken, inat edercesine, en çok ihtiyacın olduğu bölgeye transfer yapılmamasını hiç ama hiç anlamıyorum.
Kimse bana küme düşmeme mücadelesi veren takımları gösterip bugünkü tablo ile mutlu olmamı istemesin. Göz göre göre çok büyük bir fırsatı kaçırıyoruz. Bu sene Avrupa Kupalarına gitme konusunda iki kulvarda birden şansımız vardı. Fakat sezonun ikinci yarısı ile birlikte öyle bir düşüşe geçtik ki, artık Avrupa'ya gitmek neredeyse imkânsız hale geldi. Zaten Antalya'yı deplasmanda yenemezsek bu sezon için dükkânı da resmen kapatmış olacağız. Elbette herkes bu düşüşün sebeplerini merak ediyor. Hiç uzatmadan söyleyeyim. Devre arasında takıma takviye yapılmaması bu durumun başlıca nedeni... Tabii, bu düşüşle birlikte özellikle takımın oynadığı futbolun kimseyi tatmin etmemesi, izleyenleri heyecanlandırmaması, sıkıcı ve zevksiz geçen maçların tek bir gol atamadan tamamlanması camiada rahatsızlık yarattı. Bakıyorum da herkes birilerine kızıyor, birilerini suçluyor. Vallahi ne diyeyim, her görüşe saygı duyuyorum. Netice itibariyle herkesin az ya da çok bir hatası var. Mesut Başkan kongre sürecinde arkasına büyük bir taraftar desteği aldı. Şansta yanındaydı. Takım iyi gidiyordu. Ancak Veysel Sarı ve Tarık'ın sözleşmelerini uzatmaya yanaşmaması ve oluşan polemikler onu çok yordu. Devre arasında biraz cesur olsa, birkaç iyi transfer yapsa şu anda "Süper Efsane En Büyük Başkan" dı. Keza Ertuğrul Hoca, lige gençlerle başladı. Zorlu maç trafiğini başarı ile geçti. "Adam gibi adam" taraftarın gönlünde bir numaraydı. Kulübün yaşadığı mali sıkıntılarını hiç çekinmeden açıkladı. Ama devre arasında elini masaya vurup takıma bir golcü aldırmadı. O golcü alınmış olsa belki de yıllar sonra Eskişehir'e kupa kazandırmış Hoca olacaktı. Şimdi onu niye oynattın, bunu niye oynatmadın eleştirilerinin odağında. Ve gelelim futbolculara. Özellikle bazıları var ki, havalarından geçilmiyor. Sanki bu takımda oynamaları bizler için bir lütuf. Kendilerini hiç sıkmadılar, hiç de zorlamadılar. Ne sorumluluk aldılar, ne de taşın altına ellerini soktular. Para konusuna özellikle girmiyorum. Haklarıdır, elbette son kuruşuna kadar almalılar. Ama takıma ne verdiklerine gelirsek kocaman bir sıfır...
Daha önce de söylediğim gibi, gelinen noktada herkesin az ya da çok bir hatası var. Bunlar bize ders olsun demekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Bu saatten sonra bütün iş Mesut Başkan'a düşüyor. İkinci yarıdaki düşüşün nedenlerini sorgulamalı, gerekli tedbirleri alarak, camiayı rahatlatıcı açıklamalar yapılmalıdır. Bu sezon öyle ya da böyle geçecek. Ama gelecek sezonun belirsizliği sürüyor. "Feda Yılı" deyip bir yılı daha heba etmenin, taraftarı iyice karamsarlığa sokmanın bir anlamı yok.