1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Kimse kalkıp zekamızla alay edercesine cahil cahil hikayeler anlatmasın...

-Belçika son kömürlü termik santralini geçen yıl kapattı. Böylece, 2016 yılı itibarıyla Belçika, Kıbrıs, Lüksemburg, Malta ve Baltık ülkelerinden sonra kömüre veda eden 7. AB ülkesi oldu.


-Avusturya 2020 yılında kadar fosil yakıt kullanmaktan vazgeçeceğini açıkladı.


-Birleşik Krallık 2023 yılında kadar kömürlü termik santrallerinin tamamını kapatma kararı aldı.


-Berlin şehri, 2030 yılında kadar kömürü terk edeceğini açıkladı. Bu Almanya’da kömürü yasaklayacak ilk eyalet oldu.


-Finlandiya 2030 yılında kadar kömürü yasaklayan bir yasayı parlamentoya sundu.


-Portekiz 2030 yılına kadar tüm termik santralleri kapatacağını ve ülkede kömür kullanımını yasaklayacağını açıkladı.


-Avrupa Birliği’nde, Avrupa Elektrik üreticileri Derneği, AB ülkelerinde yeni kurulacak olan Termik santrallere yatırım yapmama kararı aldı.


Şimdi gelelim Termik Santrallerin verdiği zarara:


1-      Termik santralden çıkan gazlar, tarım ürünleri, hayvanlar, su varlıkları ve ormanlar üzerinde kalıcı tahribat bırakır.

2- Yine bun termik santrallerden çıkan kükürtdioksit, azotoksit ve partikül madde gibi maddeler içerdikleri ağır metallerle insanların merkezi sinir sistemini etkiler, anormal doğumlara sebep olur ve gelişme ve öğrenme yeteneğini azaltır.

3- Yine santrallerde çıkan küllerde var olan radon gazı kanser vakalarında artışa neden olur.

4- Santrallerin bacalarından çıkan gazlar asit yağmurları oluşturur ve yağan yağmurla toprağın kimyasal yapısı bozulur. Haliyle tarımsal verim düşer, ağaçlar kurur, hayvancılıkla ilgili faaliyetler zarar görür. Yani bölgede oturan bir vatandaşın hayvancılık, arıcılık ve balıkçılık yapması zor.

5- Termik santrallerde soğutma, temizleme ve buhar elde etmek için bol miktarda su kullanılır. Kullanılan bu sular daha sonra atık halinde toprağa, yer altı sularına, denize veya akarsulara boşatılır. Böylece suyumuz da kirlenmiş olur. Suyumuz bozulmakla kalmaz, sudaki yaşam zinciri de bozulur.


Tüm bunlardan sonra kimse kalkıp da bana “Yer altı zenginliğimizi değerlendirmeliyiz. Enerjiye çok para harcıyoruz ve bu bizim hepimizin cebinden çıkıyor.” Demesin…


“Termik santral sayesinde binlerce kişi iş sahibi olacak” falan hiç demesin…


“Termik santralleri eleştirenler konuya bilmeden yaklaşıyor” demeye bile kalkmasın…


Yukarıda saydığımız zararların bir tanesinin bile gerçekleşme riski bu santralin kurulmamasına en geçerli nedendir…


O yüzden…


Hiç kimse kalkıp da, birilerinin termik santrali kararını bize dayatmaya falan kalkmasın.


Dahası…
Zekâmızla alay edercesine, termik santralin yararlı bir şey olduğunu anlatıp, cahil cahil konuşup, hikâye de anlatmasın…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Büyükerşen’in söylediklerinin doğru olduğunu tescillemiş adeta…


 


Yılmaz Büyükerşen ES TV’deki program sırasında anlatmıştı.


-“Firuz kanatlı’nın cenaze töreninde Murat Mercan ile karşılaştım. Kendisine ‘Bu Termik Santral meselesi senin başının altından mı kalkıyor?’ diye sordum. Bana ‘Benim ne ilgim var’ dedi. Ama ben biliyorum ki Alpu’ya kurulacak Termik Santral ilk gündeme geldiğinde Murat Mercan Enerji Bakan yardımcısıydı”


Biz de bu anlattığını köşemize almıştık.


önceki gün Alpu Belediye Başkanı Rafet Demirtaş, Alpu’ya kurulacak olan Termik Santral’ı öven açıklamaları esnasında ilginç bir detayı da açığa vurmuş.


-“Bu yeni bir şey değil. Biz 10 yıldır Alpu’ya Termik santral kurulması için uğraş veriyoruz. Hatta ilk uğraşmaya başladığımız dönemde Murat Mercan Bakan yardımcısıydı ve bize bu konuda çok yardımı oldu” demiş.


Yani…


Alpu Belediye Başkanı Rafet Demirtaş bir anlamda Büyükerşen’in söylediklerinin doğruluğunu resmen tescillemiş.


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Yaşadıklarımıza baktığımızda…


 


Dershanede hocayı beklerken ışıklar kapanmış ve bir çizgi film gösterilmeye başlanmış.
Filmin adı " Küçük Tavuk ".
Bir kümes var. Kümeste birçok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu bulunuyor.
Kümesin etrafında da bir tilki dolaşıyor.
Yaşlı ve büyük horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor.
Tabii dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yemlenemeyen tavuklar da zayıf ve küçük tavuklar.
Yaşlı ve büyük horoz ise dışarı bırakmadığı tavuklara ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor.
Kümese giremeyen tilki bunun üzerine kümesin tellerinde küçük bir delik açarak küçük ve genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor.
Mısırı yiyen küçük ve genç horoz her gün gelip tilkiden mısır alıyor. Bir süre sonra tilki küçük ve genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendisi yiyor hem de diğer tavuklara mısır dağıtıyor.
Böylece yavaş yavaş yaşlı ve büyük horozun kümesteki gücü kırılıyor. Horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyorlar. Artık popüler olan genç ve artık irileşen horozun etrafında ise tavuklar toplanıyor.
Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne mısır bırakıyor. Kümeste bir tartışma çıkıyor.
Kapıyı açalım mı açmayalım mı diye. Sonunda korkarak kapıyı açıyorlar ve kafalarını dışarı uzatıp yemlenip hemen geri çekiyorlar. Bir süre böyle devam ediyor. Hiçbir şey olmuyor. Kümesteki tavuklar rahatlıyor.
Korkuları azalıyor.
Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya mısır döküyor. Artık korkusuz olan tavuklar genç ve artık güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat rahat yemleniyorlar. Kümesteki her tavuk semiriyor. Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor.
Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar yemlene yemlene mağaraya kadar gidiyorlar. Sonra mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki bütün kümes mağaraya girince mağaranın kapısını kapatıyor."
çizgi film burada bitmiş. Işıklar yanmış. Ve dersin hocası kürsüye çıkarak, "İşte üçüncü Dünya ülkeleri böyle yönetilir" diyerek derse başlamış.

Sorular da hemen arkasından geliyor:
1-Kümes NERESİ?,
2-Yaşlı horozlar KİMLER?
3-Genç horoz KİM, şu anda neler yapıyor?
4-En önemlisi tilki KİM?

ülkemiz ve çevresindeki coğrafyalarda birbiri ardına yaşanan olaylara baktığımızda, hocanın öğrencilerine vermiş olduğu bu dersi sanki bizim için daha da bir anlam kazanıyor.
öyle değil mi?


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM



Dul bir kadın, çocuğunu sanat öğrenmesi için bir bakırcıya çırak verir. Ancak, çocuk ertesi gün işe gelmeyince, ustası meraklanır ve evine niçin gelmediğini sormaya gider. Kadın, ustayı kapıda karşılar ve oğlunun işe niye gelmediğini anlatır:
—çocuğum işi öğrenmiş, onun için gelmiyor der ve sürdürür:
— Bakırcılığı öğrenmiş... Demiri ateşe goyirmişsiniz, olirmiş ıssı, üstüne çekiçle vurirmişsiniz olirmiş yassı... kenarlarını kerpetenle vırırmişsiniz, olirmiş tepsi...
Bakırcı ustası, şaşkın şaşkın başını sallar:
- Vah canına yandığımın veledi!! Bakırcılığı bir günde hem kendi öğrenmiş, hemde anasına öğretmiş...


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi