İçin de farklı hikayeleri barındıran ilginç bir maç oldu.
Eskişehirspor'un çok uç noktalarda iniş çıkışlar yaşadığı böylesine bir oyun hatırlamıyorum.
Kırmızı Şimşeklerin belli ayaklarına rakip önlemi alınca, pozisyon üretmekte zorlandığını gördük. Nitekim atılan iki ekstra golle 1 puanı kurtaran taraf Eskişehirspor'du.

Her iki takımında birbirinin tarttığı anlarda günün istekli ismi Bienvenu'den futbolun duvarlarına asılacak muhteşem bir fotoğraf çıktı. "Sen böyle goller atıyordun da şimdiye kadar neredeydin?" dedim.
Sivas'ı ikinci kez vurmanın sevincini yaşayan Bienvenu'nun golü ayakta alkışlanacak cinstendi.
Golden sonra Eskişehirspor'da rakibi hakimiyet altına alan bir irade.
Buna karşılık Sivas'ta içe dönük bir anlayış.
İlk yarı pozisyon anlamında kısır geçse de her şey bizim istediğimiz şekilde gelişti.

İkinci yarının başında Roberto Carlos gerekli hamleleri yaparken, Utaka'yı oyuna aldı. Sivasspor bu yarıya istediğini koparacakmış hissi veren anlayışla başladı.
Eskişehirspor'da ise yine ne yapacağı belli olmayan bir taktik anlayışın izleri...
Kırmızı Şimşeklerin iki bekine Burhan ve Aydın ile ket vuran Carlos, Eskişehirspor'un hücum zenginliğini de engellemiş oldu. Bu dakikalarda Kırmızı Siyahlıların atağa çıkmakta zorlandığını ve hücumda çoğalamadığını gördük.
Yenilen goller ise içler acısı...
İlk golde Sezgin'in hatası büyüktü. İkinci golde ise amatörce adam paylaşımında ki basit hata pahalıya mal oldu. Bu gollerde Eskişehirspor savunmasının gerçek değeri de ortaya çıktı.

Eskişehirspor'un bu maçta fizik olarak geriye gittiği de ortaya çıktı.
Ertuğrul Sağlam'ın bazı oyuncularda niye bu kadar inat ettiğini anlamak mümkün değil. Yine yumurta kapıya dayanınca gerçekleştirilen değişiklikler gördük. Aytaç'ın klas golüyle gelen 1 puan aslında iki takıma da yaramadı.

Hakeme gelince.
Deniz Çoban'ın bu klasmanın hakemi olmadığı bir kez daha ortaya çıktı. Eskişehirspor'da penaltı itirazları yapılan iki pozisyonda sonuna kadar haklıydı ama skora göre gösterdiği yönetim ayrıntıda gizliydi...