
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KIZILAY'IN, DEPREM İLGİLİ PROJELERİ UMUT VERİCİ
Pazartesi günü, Kızılay Eskişehir Şubesi Başkanı, Sayın Peksaygılı ve Yörük-Türkmen Federasyonu Genel Başkanı Sayın Niyazi Çapa ile yaptığımız sohbette, Eskişehir'deki, depremle ilgili önlemler de konu edildi.
Sayın Peksaygılı, depremle ilgili kaygılarını belirttikten sonra, Kızılay Eskişehir Şubesi' nin, deprem projelerinden, özellikle de çadır temini ile ilgili çalışmalarından bahsetti. Güven verici açıklamalarda bulundu.
Sayın Peksaygılı, kaygılarında haklı. Çünkü Eskişehir ikinci derece de deprem bölgesidir. Nitekim bir panelde konuşma yapan, ESOGÜ, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Sayın Prof. Dr. Erhan Altunel, Dünyanın, en tehlikeli faylarından biri olan Kuzey Anadolu Fay zonuna, Eskişehir'in çok yakın olduğuna dikkat çekerek, "Bu fay hattında, şiddetli bir deprem olursa, Eskişehir'de bundan hasar görecektir. Marmara depreminde bunu yaşadık."diyerek uyarıda bulunmuştu.
Aslında depremden sonra, ağıt yakmak yerine, daha önceden muhtemel felaketin bilimsel toplantılarda gündeme gelmesinin, unutulmaması ve unutturulmaması gerektiğini belirtilmesi, doğru bir tespittir. Ancak ülkemizde ve Eskişehir' de, depremle ilgili önlemler, depremden depreme hatırlandı. Bir müddet sonra da unutuldu.
Belediye yetkilerinin, "Eskişehir'in 1995 yılında, zemin etüt çalışmalarının başlaması kentin, jeolojik yapısını gösteren bir haritanın mevcut olduğunu belirtmeleri, kent açısında olumlu bir haber. Ancak TUS uygulaması döneminde, teknik uygulama sorumlularından bazılarının kontrolü altındaki binaların, nerede olduğunu bile bilmediğini söylenmesi ise kent ve insanımız açısından, kaygı vericidir.
Yine Belediye yetkililerinin ve diğer ilgililerinin,1998 yılında yürürlüğe giren, Afet yönetmeliğinden sonra, yapılan binaların, güçlendirilmesi gerektiğini, söylemeleri memnuniyet vericidir. Ancak bu alanda öncelikli görev belediyelerindir. Binaların güçlendirilmesi, yıllarca gündemde olduğu halde, bir türlü çözüm getirilemediği gibi, hayata geçirilemedi. Eskişehir' de olası bir depremde, bugüne kadar olan depremlerle yorulan ve 17 Ağustos Depremi'nde hasar da gören binalar, çok büyük tehlike arzediyor ama kimse elini taşın altına koymuyor.
Belediye yetkileri ve diğer ilgililer, depremle ilgili çok güzel öneri ve tespitler yapıyor ama bu alanda görevli yetkililerden,'yalın yurttaş' kimliği ile İmar ve depremle ilgili bilgi almak, hatta yetkililere ulaşmak bile çok zor. İnsanımızın, depremlerle ilgili, öneri ve tespitlere değil, rehberliğe ve icraata gereksemesi vardır.
Anadolu Üniversitesi Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Sayın Prof. Dr. Can Ayday'ın, "Çevremizdeki iller Deprem Afet Sistemi'ni hayata geçirdi. Sadece Eskişehir'in, kent merkezi değil, ilçeleri de tehlike altında " sözleri, dikkate alınır mı bilinmez ama kırsal kesimde, durum daha da vahimdir.
Eskişehir' de, deprem gerçeği yıllardır masaya yatırıldı ve deprem konusunda çalışan uzmanlar, sürekli bir araya geldi ve Eskişehir'de, 1998 yılından önce yapılan binaların, güçlendirilmesi gerektiği de hep söylendi. Ayrıca kentte depremle ilgili pek çok panel, konferans, sempozyum ve toplantılar yapıldı. Pek çokta öneri getirildi. Ancak gelinen nokta ortadadır.
Eskişehir' ın, depremle ilgili önerilere veya toplantı, sempozyum, konferansa gibi etkinliklere değil, depremden korunmanın, şu üç basit kuralı ve şartına ihtiyaç vardır.
İlki, "Sağlam zemin üzerine oturmak"
İkincisi, "sağlam binada oturmak "
Üçüncüsü de, " Kızılay Eskişehir Şubemiz gibi, deprem sonrasını planlamak ve planın gerektirdiği olanakları ve depremle ilgili, eğitim çalışmalarını, sürekli ve kalıcı kılmaktır.
Bu üç unsur, birbirini tamamladığında, Japonlar ve diğer ülkeler gibi, ya da depremle yaşamaya mecbur olan, ancak söz konusu üç basit kuralı ve şartı yerine getiren, toplumlar gibi, bizler de evlerimizde daha rahat oturabilir veya uyuyabiliriz
Vilayet, Anakent, Tepebaşı, Odunpazarı, İlçe, belde belediyeleri ve bilim adamlarımız, bu üç basit kuralı, Eskişehir' de hayata geçirsinler veya Eskişehir Kızılay Şubesi gibi, sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir strateji izlesinler, onlardan başka ihsan istemiyoruz.