1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Koklamayla Kavun, Yoklamayla aday...

Görünen o ki partiler aday belirlemede her zaman olduğu gibi ön seçim falan tercih etmeyecek.
Yani...
-"Üyeler-delegeler yargı gözetiminde oy kullanıp adayları belirlesin, böylece teşkilatın istediği adaylar meclise gelsin" demeyecek.
Bunun yerine, tüzüklerinde var olan diğer bir yöntemi tercih edecek.
Yani; Merkez yoklaması yöntemini.
Artık herkes biliyordur Merkez yoklamasının ne olduğunu...
Alacağınız kavunun içini göremezsiniz de, ellerinizle yoklarsınız ya...
Eve getirdiğinizde kelek çıkar hani...
İşte böyle bir şey "merkez yoklaması" denilen şey...
Genel merkezde oturan 3-5 kişi, aday adayları ile 10 dakika sohbet ediyor o kadar.
Tıpkı kavun yoklarmış gibi.
O yüzden...
Meclis halk idaresinin tecelli ettiği mekan olmaktan çıkıp, liderlerin iradesinin tecelli ettiği çiftliğe dönüyor.
Zaten zaman içinde de...
Kelek kavunlar ortaya çıkmaya başlıyor.
İçine, derinine bakmadan aldığınız kavunun hep iyi çıksın diye bir kuralı yok ya...
Sakın bu anlattıklarımızdan, belirlenen adayları kavuna benzettiğimiz falan anlaşılmasın.
Çünkü...
Bizim burada asıl eleştirdiğimiz aday belirleme yönteminin ta kendisi.
O yüzden...
Listeye konulacak adaylar, ilerde milletvekili olur da kelek çıkarsa kimse kızmasın.
Böyle yöntemle belirlenen vekilin,koklama ile alınan kavundan hiç bir farkı yok.
İyi çıkarsa da şansınıza, kötü çıkarsa da...

*****************************

İki etkinlikle ilgili iki diyalog...

Tepebaşı Belediyesinin geleneksel hale getirdiği Pişmiş Toprak Sempozyumları artık Eskişehirlilerin kanıksadığı ve her yıl tekrarının beklenildiği bir etkinlik halini aldı.
İlk Sempozyuma katılanlar arasında bulunan eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan'ı yine davet için aramış Ahmet Ataç geçtiğimiz Eylül ayında.
Gürbüz Çapan değişik bir insan.
Ağzına geleni,geldiği şekliyle söylemesiyle ünlü bir isim.
Ataç;
-"Sen sempozyumun ilkine katılmıştın. Bir daha gel de, yapılan eserleri bir gör. Pişmiş toprak eserleri neredeyse yüz'ü buldu" deyince Gürbüz Çapan;
-"Biliyorum, duyuyorum. Çok güzel işler çıkıyormuş. Zaten sana bir şey söyleyeyim mi? Bir iki asır sonra senin o bölgede kazı falan yapılırsa, o eserleri bulanlar 'Yahu burada nasıl bir kavim yaşamış?" Diye büyük bir şaşkınlık yaşayacak" demiş.
Ahmet Ataç'ı bir hayli güldürmüş bu tespit.
Güldürdüğü kadar gurulandırmış da aynı zamanda
Xxx

Tepebaşı Belediyesinin özellikle kadınlar için düzenlediği gezi programları var.
Anıtkabir için Ankara, Mevlana türbesi için Konya ve o büyük savaşın yapıldığı mekanlar için Çanakkale'ye götürülüyor kadınlar.
Bu güne kadar 80 bin kadına ulaşılmış bu yolla.
Kadınların bu üç ile sürekli olarak yaptığı bu geziler öylesine ilgi görür olmuş ki, artık erkekler "Niye hep kadınlar götürülüyor? Hiç olmazsa aile gezileri bari olsun" demeye başlamış.
İşte bu geziler sırasında yaşadığı bir olayı anlattı Ahmet Ataç.
Yaşı neredeyse 80'e dayanmış bir kadın, Çanakkale gezisinde, savaşın olduğu mekanları, mezarları ve savaş esnasında yaşananları anlatan materyalleri görünce, herkes gibi müthiş duygulanmış. Ağlayarak, gelip Ahmet Ataç'a sarılmış önce. "Biliyor musun ben hiç Eskişehir'den başka bir yer görmedim" dedikten sonra, yine hıçkırıklar içinde "Ben burada hacı olmuş kadar oldum oğlum" cümlesi zor çıkmış ağzından.
Xxx
Her iki diyaloğu da anlatırken "Ne kadar doğru işler yapmışız" diyor Ahmet Ataç.
-"Yeter ki insana dokunulsun. İnsanımız kadirşinas. Dışarıda kim ne derse desin umurunda değil. O takdir ediyor, bu takdir de bize yetiyor" diyor.

*******************************************

Bu alışkanlıklarımız oldukça...




Günlük yaşamda sık tekrarlanan olumsuzlukları kaleme alıp, sürekli eleştiriyoruz.
Meğer yaptığımız eleştirilerin kaynağında Türk halkının alışkanlıkları yatıyormuş.
Yapılan bir araştırmada Türklerin çok sık başvurdukları ve anlam verilemeyen birçok alışkanlıkları varmış.
Ne mi bu alışkanlıklar? Okuyun siz de "vallahi doğru" diyeceksiniz...
İşte: sizlere Pazar neşesi de olabilecek Türklere has alışkanlıklar...
-Faturaları son gün ödemek
-Yolda yürüyen arkadaşının üzerine araba sürmek
-Kimsenin bilgisinin olmadığı bir konuda yalan yanlış bilgi sahibi olmak
-Yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basmak
-Koltukları yırtıp, yazı yazmak
Otobüsten illa ön kapıdan inmek
-Yaşanmayan olayları yaşanmış gibi anlatıp, bir de buna inanmak
-Ünlü birini görünce fotoğraf çektirip, samimiymiş görüntüsü vermek.
-Eğer ünlü uzaktaysa mutlaka el sallamak
-Yan yoldan çıkana kesinlikle yol vermemek
-Şerit değiştirdikten sonra sinyal vermek
-Trafikte sizi geçeni ne yapıp edip geçmek
-Reklam afişlerini yırtmak
Tuvalete kesinlikle bir şeyler yazmak
-İskambil kâğıdından yapılan kuleyi bozmak
Tiki olanla uğraşmak
-Cep telefonuyla bağırarak konuşmak
Gaz kaçağını çakmakla kontrol etmek,
-Ters yola girip, düz yoldan gelene ters ters bakmak
-Ambulansın hasta taşıdığına kesinlikle inanmamak
-Ev telefonunu arayıp "evde misin" diye sormak
-Kaza ve kazı alanı etrafına toplanmak
-Misafirlerin ayakkabılarını düz çevirmek
-Kavgaya "Sen kimsin olum" diye başlamak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi