Türkiye'de, iktidar, komşularla sıfır Problemi adeta slogan haline getirmişti. Bugün ise Türkiye, komşuları ile problem yatan bir ülke durumuna düştü. Bölgemizde gerilim arttı. Suriye ve İsrail ile olan ilişkiler askıya alındı.
Dışişleri Bakanı Sayın DAVUTOĞLU, "Türk İsrail diplomatik ilişkileri ikinci katip düzeyine indirilecektir.", "Türkiye ile İsrail arasındaki tüm askeri anlaşmalar askıya alınmıştır.", Türkiye, Doğu Akdeniz'de seyrü sefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır." Türkiye Gazze'ye yönelik uyguladığı ambargonun Uluslararası Adalet Divanı'nda incelenmesini sağlayacaktır." Özellikle de açıklamada, "Türkiye, Doğu Akdeniz'de seyrü sefer serbestisi için gerekli gördüğü her türlü önlemi alacaktır." sözleri önümüzdeki günlerde Türkiye' nin sıcak bir savaşı göze alabileceğinin de işaretidir.
Elbette siyasi iktidar, Suriye ve İsrail' le olan ilişkileri niçin sertleştiriyor veya sıcak savaşı eşiğine getiriyor, en iyi Ak Parti kurmayları bilir ama bu gelişmeler, gerek Türkiye, gerekse bölge açısında, kaygı vericidir. Nitekim Sayın DAVUTOĞLU' nun, "...taleplerimiz bellidir, yerine getirilmedikçe İsrail'le ilişkiler normalleşmeyecektir. İsrail'in, eylemlerinin sonuçlarına katlanmasının ve bedel ödemesinin zamanı gelmiştir" sözleri kaygıları daha da artıracak niteliktedir. Özellikle de "BEDEL" in ne olduğuna açıklık getirilmemesi, kamuoyunu daha da tedirgin etti.
Türkiye- Suriye arasındaki ilişkiler de ise kaygı vericidir. Özellikle de medyada
Öyle haberler yapılıyor, yaşananlar öyle veriliyor ki, ülkemizde hızla savaş psikolojisi yaratılıyor. Başbakan Sayın ERDOĞAN' ın, 'Sabrımızın sonuna geldik' ve 'Suriye bizim iç meselemizdir' sözlerinden, dünya basınının çıkardığı sonuç ise " Türkiye Suriye'ye müdahale etmeyi düşünüyor, hatta müdahale edecek' şeklindedir.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçtiğimiz günlerde Suriye'ye ilişkin yaptığı 'Güvenimiz kalmadı' açıklamasını, "Türkiye'nin sabrının tükendiğine yönelik çok sert bir açıklama" olarak nitelendirdi.
Ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, Türkiye'den Suriye konusunda gelen son açıklamalarla ilgili olarak, "Türk sabrının giderek tükeniyor olması bizim için sürpriz değil" sözleri, dikkat çekici olduğu kadar düşündürücüdür de.
Suriye'de, yaşanan gelişmelere karşı Türkiye'nin aldığı tutum Sayın KILIÇDAROĞLU' nun,'ABD taşeronluğu' olarak nitelendirmesi doğrum mu bilinmez ama Türkiye'nin Suriye'ye dönük ABD planının önemli bir parçası haline getirilmesi çabası sürerken, ABD'den de Türkiye'nin, sırtını sıvazlayan ve adeta 'gaz veren' açıklamalar geliyor. Aslında bu gelişmeler, yadırganmamalıdır. Çünkü Batı ülkeleri, bunu hep yapıyor. Çanakkale savaşında, Türklere karşı, "ANZAKLARI" , İstiklal savaşında da "YUNANLILARI" taşeron olarak kullandı. O nedenle de Türkiye, Batı ülkelerinin bu tür oyununa gelmemelidir.
Füze kalkan projesi, İran ile Türkiye arasında oluşan dostluğu bozacak niteliktedir. Nitekim İran Müslüman ülkeler, işbirliği ve olanaklarını birleştirme yoluyla birbirlerine olan güveni artırarak güvenliklerini sağlamalı ve bölgede güvenliği azaltacak bir duruma izin vermemeli. Bölgede NATO'nun çıkarlarına hizmet etmemeli" görüşündedir.
Bir İranlı yetkili, Türk yetkililerinin defalarca, "Siyonist rejimine karşı olduklarını ve Gazze filosuna saldıranlar için en büyük cezayı talep ettikleri' ni söyleyen Kowsari, buna karşın Türk yetkililerin, İsrail'i "korumayı amaçlayan" radar sistemine izin verdiklerini belirterek, "Bu bir çifte standard örneğidir" açıklamasında bulundu.
Aslında önce Irak, daha sonra Libya, Tunus, Mısır ve Suriye'deki olaylar önceden planlanmış senaryolardır. Bu senaryonun içinde, Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya, hatta Türkiye ' de var. Nitekim ABD'de, aylık "The Atlantic Monthly" dergisi, Ocak-Şubat sayısında, parçalanmış Ortadoğu'nun, nasıl bir hal alacağını kapak konusu yaparak, tartışmaya açtı. "Irak'tan sonra" başlığını atan derginin, kapağındaki Kürdistan haritası, Türkiye'nin Doğu Karadeniz sınırına kadar uzanıyor.
Tunus'ta başlayarak, adeta domino taşı etkisi ile Mısır, Libya, Yemen ve Suriye'ye sıçrayan halk ayaklanmaları, Ortadoğu'nun yeniden şekillendirilmesine dönük planların, yani BOP' un, icrasından başka bir şey değildir. Bu domino taşı etkisinin Türkiye' yi etkilemeyeceğini kim söyleyebilir?
AK Parti kurmayları, "AK PARTİ iktidarından önce, ülkemizin dış politikası "dört tarafı düşmanlarla dolu bir ülke" temelinde yürütülürken, bu psikoloji ve imajı "komşularla sıfır problem " politikasına dönüştürdük. Çözülmez sanılan problemleri çözdük, kurulmaz denilen dostlukları yeniden inşa ettik." demişlerdi.
Bu gün ise tablo ortada...