
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
KÖYLÜ UNUTULDU
12 Haziran' da seçime katılacak olan partilerin, seçim bildirgelerinde, "KÖYLÜ" den ve tarımda yeteri kadar bahsedilmiyor. Oysa geçmişte liderler, köylüyü başa tacı yapar, pek çok vaatlerde bulunurlardı. Bugün aynı ilgi yok. Oysa Tük toplumunu, bugünlere taşıyan iki unsur var. Bir "çiftçi" diğer ise "asker" dir. Ancak köylü her dönem mağdur oldu. Seçimden seçime hatırlandı. Bu seçimlerde ise o boş vaatlerden bile mahrumdur.
Oysa Büyük Önder Atatürk," Türkiye' nin, gerçek sahibi ve efendisi, hakiki üretici olan köylüdür. O halde herkesten çok refah, mutluluk ve servete hak kazanmış ve layık olan köylüdür. Diyebilirim ki bugün felâket ve yoksulluluğun tek sebebi, bu hakikati görmemiş olmamızdır. Gerçekten de, yedi asırdan beri, dünyanın muhtelif taraflarına sevk ederek kanlarını akıttığımız, kemiklerini topraklarında bıraktığımız ve yedi asırdan beri emeklerini ellerinden alıp israf eylediğimiz ve buna mukabil daima küçük ve hor görerek mukabele ettiğimiz ve bunca fedakârlık ve ihsanlarına karşı nankörlük, küstahlık zorbalıkla uşak derecesine indirmek istediğimiz, bu gerçek sahibin huzurunda bir utanç ve saygı ile gerçek yerimizi alalım. " demiştir.
Ülkemizdeki, 40 bin civarında köy yerleşim yerinin, büyük bir bölümü, kırsal yoksulluğun yoğun olarak yaşandığı bölgelerde bulunuyor. Gelenekse, tarım yöntemi ile geçimini sağlamaya çalışan insanlar, eğitim, sağlık, ulaşım, haberleşme vb. gibi sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır.
Tarım sektöründe, 5 milyon aile işletmesi bulunuyor. Bu işletmeler, maliyet hesabı yapmadan, sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayacak anlayışta üretim yapıyor. Miras nedeniyle devamlı bölünen tarım alanları, bir aileyi geçindiremeyecek ölçüde küçülüyor. Bu nedenle doğdukları yerde doyamayan ve mutlu olamayan insanlar, kent merkezlerine göç ediyorlar. Göç etmeyenler ise, bir gün göç etmenin hayali içerisinde olduklarından, sahip oldukları değerleri bakımsız ve atıl olarak bekletiyorlar.
Ayrıca ülkemizde var olan 40 bin köy yerleşim yerinin, 17 bini kırsal yoksulluğun yoğun olarak yaşandığı bölgelerde bulunuyor. Geleneksel tarım yöntemi ve aile işletmeciliği şeklinde geçimlerini sağlamaya çalışan köylülerin eğitim, sağlık, ulaşım, haberleşme vb. gibi sosyal sorunlarla karşı karşıyadır. Tarımsal üretimden para kazanamadıkları için ekonomik sorunlar yaşıyorlar. Köylülerin sağlıklı barınma ve insanca yaşama şartları da bulunmuyor.
Bu baskı, mera alanında ot veriminin azalmasına ve yok olmasına, orman alanlarında saha ve servet azalmasına neden oluyor, sonuçta erozyona uğrayan topraklar üretim gücünü yitiriyor. Yapılan araştırmaya göre, köylerden şehir merkezlerine yapılan göç yüzde 35 sosyal olanak ve yüzde 65 ekonomik olanak arayışıyla gerçekleşiyor. Sosyal olanak arayışı ile göç yapan ailelerin yüzde 93'ü köy şartlarına göre ekonomik yönden güçlü aileler. Bu nedenle, köylerde ikamet etmeyi engelleyen. "Sosyal Sorunlar" ile istihdamı engelleyen "Ekonomik Sorunlar" birlikte düşünmek ve çözüm yollarını da birlikte ele almak gerekiyor.
"KÖYLÜ", Türk toplumunun teminatıdır. O nedenle de Ekonomik ve toplumsal nitelikli iç ve dış kaynaklı gerekçeden dolayı "köy ve köylünün" Türkiye için yaşamsal özelliği ve önemi sürdürülebilir kılınmalıdır. Son yıllarda, köylü ve asker, dış ve iç şer odakların da hedefinde. Asker ve çiftçiyi, pasifize etmek için, ciddi gayret ve çaba var. Nitekim IMF, çiftçinin yetiştirdiği ürünlere, kota uygulayarak sefalete sürükledi. Taban fiyatlarının, düşük olması, kuraklık, girdilerdeki artış ise kötü gidişin tuzu biberi oldu. Geçmişte tarım ürünlerinde yedi ülkeden biri olan Türkiye, tarım ürünleri ihraç edilen ülke haline geldi.
SİYASİ PARTİLER, kırsal kesimdeki, insanların hayat şartlarının iyileştirmek için proje üretmek zorundadır. Çünkü yıllardır sözde kalan vaatlerle köylü aldatıldı. Seçimden seçime de hatırlandı. O nedenle de "Kırsal Kalkınma" ise, kırsal alanda yaşayan insanların refah seviyelerinin yükseltilmesi anlamını taşımaktadır. Köy ve köylü sorunlarının giderilmesi, insanların doğdukları yerlerde ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılaması ile mümkündür. Bu olgu, mevcut imkânların en iyi ve rasyonel kullanılmasını ve yeni imkanların getirilmesini gerekli kılar. Mevcut imkânların, en iyi kullanılması teknik ve teknolojik, yeni imkanların getirilmesi ise yatırım planlaması ile eşdeğerdir.
Ayrıca sosyal ve ekonomik alt yapı iyileştirilerek, köylünün kendi rızası ile köyde ikamet etmesi sağlanmalı, köylülerin geleneksel alışkanlıkları tespit edilerek, modernleştirilmesi sağlanmalı ve alternatif gelir getirici faaliyetler teşvik edilmelidir.
Elbette kırsal kesimde, sorunların çözümü, köylünün de sorumluluğu vardır., Çünkü demokrasi ile yönetilen ülkelerde sorunları çözümü, seçmenin elindedir. O nedenle de 12 Haziran'da yapılacak seçimlerde, köylü sorunlarını çözecek partileri tercih etmelidir.