6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA)

KUL HAKKI

İslami kaynaklarda, insanların gereğini yerine getirmekle yükümlü oldukları haklar "Allah'ın hakları" hukukullalah ve kul hakları hukuki " Hem Allah hakkı, hem kul hakkı sayılan haklarıda eklenmiştir.
Hukukullah'a "Allahın emrine saygı" (etta'zimli - emrillah) hukuku ibada ise "Allah'ın yarattıklarına şefkat( eş şefkadü ala hakkullah) deyimleriyle ifade edilir. Allah'ın emrine saygı, onun varlığına ve birliğine iman edip hükümlerine uygun şekilde yaşamakla gerçekleşir.
Kul hakları ise genellikle insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları manevi şahsiyetleri, makamları, mevkileri, dini inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklarından oluşmada ve bunlara yönelik olarak yapılan kötülükler, verilen zararlar kul haklarına tecavüz sayılmaktadır. Belli bir kişiye verilen zararlar yanında zimmet irtikap, karaborsacılık, fitnei idari baskı ve zulüm gibi ammenin maddi ve manevi haklarına ve menfaatlerine, huzur, güvenlik ve refahına zarar verme sonucu doğuran her türlü faaliyette çeşitli Ayeti kenime ve hadis-i şeriflerle kul hakkına tecavüz sayılıp yasaklanmıştır.
Öte yandan kul haklarına dair hükümler aynı zamanda Allah'ın koyduğu hükümler olduğundan, bunlar da geniş anlamda "hukukullah" içinde görülmüş ve bu hakların gözetimleri Allah'ın emrine saygı olarak değerlendirilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de " Hukukullah" tabiri birçok Ayet-i celilede hak " Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. (İsra suresi Ayet 26,sh:283)" Habibim sen, akrabaya yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. Allahın rızasını istiyenler için bu en iyisidir. Adalet "Ey iman edenleri belirlenmiş bir süre içinde birbirimize borçlandığımız zaman onu yazın. Bir katip onu aranızda adaletle yazsın...( Bakara suresi A:282 Sh:47) gibi kavramlar kul haklarıyla ilgili olarakda kullanılmışdır. Ayrıca bir çok ayetlerde insan haklarına saygı gösterilmesi istenmiştir.
Bir kimsenin her ne şekilde olursa olsun kendisine ait olmayan bir şeyi haksız yoldan elde etmeye kalkışması kul hakkına tecavüzdür. Kur'an'da Yüce Rabbimiz: "Ey iman edenler! Aranızda karşılıklı rızaya dayanan Ticaret olması hali müstesna, mallarınızı batıl (haksız ve haram yolları) ile aranızda ( alıp- verecek) yemeyin buyuruyor...(Nisa A:29 sh:82)
Bu itibarla insanların hırsızlık, ölçü ve tartıda hile yapma, emanete hile yapma, hıyanetlik etme, kumar, tefecilik, zimmet, irtikap vb. gayri meşru yollarla birbirinin mallarını alamaları, yemeleri, canlarına kıymaları, iftira, alay, arkadan çekiştirme, kötü lakap takma, kusur arama, gıybetten Kur'an'ın yasakladığı kul hakları ihlalinin örnekleridir.
Kul haklarıyla ilgili olarak bu genel buyruk ve yasaklar yanında bir çok Ayet-i Celilelerde özellikle kadınlar, akrabalar, komşular, çocuklar ana- babalar, yetimler, yolcular, sakatlar ve ummiyetle haklarını korumakta aciz özürlülerin hakları üzerinde ehemmiyet durulmuştur, örnekleri: ( Abese suresi A:1, Tekvin suresi: A:7-8, Nisa suresi A:2-4-6-10, İsra suresi A:23-27)
Kul haklarına ihlal eden kimseyi "Müflis" olarak niteleyen Hz. Resulüllah şöyle açıklamıştır (Birçok sevapla) Allah'ın huzuruna gelir. Bununla beraber birçok günah işlemiş kimilerine sövmüş, döğmüş, kiminin kanını akıtmış, malını almış, çalmış, kimine iftira etmiş, bu durum karşısında onun ibadetlerinden elde ettiği sevapla, elinden alıp hak sahiplerine dağıtır. Eğer sevaplar alacaklarının haklarını ödemeye yetmezse, hak sahiplerinin günahlarını onun üzerine yüklenir. Önce sevapları çok görünen kişi müflis durumuna düşer ve cehenneme atılır.
Hz. Ömer ( r.a.) halifelik zamanında dörtyüz dirhem paraya ihtiyacı vardı. Hz. Abdurrahman'dan borç istemişti. Hz. Abdurrahmanda ona para vermek yerine şu teklifte bulundu: "Ya Ömer parayı benden mi istiyorsun? Halbuki, devlet hazinesi senin elindedir, parayı oradan al sonra iade edersin."
Hayatı adalet timsali olan, hiç kimsenin hakkını yememiş olan, Halife Hz. Ömer (r.a.) Abdurrahman' a şu tarihi cevabı verir:
-Ya Abdurrahman parayı senden istiyorum. Zira ilahi emir vuku bulup ecelim geldiğinde veya borcumu ödememe halim olduğunda seninle halelleşmek kolay olur.Ya mirasından bir miktar ayırttırırım yahut helalleşirim. Ama ben bu borçlanmayı devlet hazinesinden yaparsam, bütün Müslümanlarla helalleşmem lazım gelirki o tekdirde ne benim mirasım bunu ödemeye kafi gelir ne de sevabım ahrette beni kurtarır. Bu kadar ağır bir yükün altına giremem dedi.(Siret-i İbn Hişam Tarihinden)
Devlet ihaleleriyle ilgililere ithaf olunur. Ne büyük bir ibret dersi...
Hoşçakalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6-İbrahim ŞAVK (CUMADAN CUMAYA) Arşivi