22 Temmuz seçimlerinde tarihinin en kötü sonucunu alan demokrat Parti, resmen var olma savaşı içine giriyor.
Önünde büyük bir sorun var.
Sorun, partiyi toparlayacak, içinde bulunduğu konumdan çıkartacak ve eski günlerine döndürecek bir Genel Başkanın olmaması.
Türkiye'de partiler ne yazık ki lidere endeksli.
Eğer parti bir yerlere gelecekse, bunu büyük ölçüde Genel Başkanın karizması belirliyor.
Demokrat Parti'de ise, bu sözünü ettiğimiz karizmatik Genel başkan arayışı var.
Bu arayış neticesinde partinin başına bir Genel Başkan gelecek.
Gelecek olan bu Genel başkan, partililerin beklediği gibi bir lider olacak mı?
İşte bütün mesele burada.
Netice olarak.
Demokrat parti küllerinden yeniden doğacak ve Türk siyasi hayatına eskiden olduğu gibi ağırlığını koyabilecek mi?
Bunun olabilmesi için, küllerin içinde bulunan koru canlandıracak bir rüzgar lazım.
Bu rüzgârı yaratabilecek olan da, yukarıda söylediğimiz gibi karizmatik bir Genel başkan.
Bakalım göreceğiz...
Gerçekten de demokrat parti küllerinden yeniden mi doğacak?
Yoksa...
Külleri savrulup, tarihe mi karışacak?