KUR'AN'DAKİ LAİKLİK, DİNİN GÜVENCESİDİR-1


Beynimizde bulunan Piramidal, Ekstrapiramidal, Serebellar, Otonom, Duyu, Limbik yapılar ve Retiküler Formasyon olarak tanımlanan sistemler, bütün insanlarda ortak dokusal yapılardır. Bu dokusal yapılar içinde sadece Limbik sistem soyut olan duygusal özelliklerle ilgili bir sistemdir. Limbik sistemin görevi, kanaate dayanan duygusal temellidir.
Bu duygusal özellikler, insanda soyut özellikli nefsler olarak bulunurlar ve öğrenci Ruh’un dünya eğitiminde başarılı olması, Dünya okulundan mezuniyetini sağlayacak olan bu dersleridirler. Öğrenci Ruh, Dünya’ya gönderilmeden ve okul üniforması olarak insan denilen vücut giydirilmeden ve nefs dersleri hafızasına yüklenmeden önce Elest-i Bezmi denilen makamda 7 konudan biri olarak bu derslerden de başarılı olma çabası içinde olacağına anlaşma yapıp, söz de veriyor.
Tekviyr-14. İşte bu hesap gününde her nefs, Dünyada ne yapıp ettiğini ve yaptırdığı bu amelleri ile ne kazanmış olduğunu bilecektir.
Kur’an’da da önce 59’ncu iniş sırasındaki Zümer suresinin 23 ncü ayetinde Kur’an’ın 2 tür mesajlı olduğuna değinilmiş, 89’ncu sıradaki Al-i İmran suresinin 7 nci ayetinde de bu 2 mesajın Muhkem /değişmez ana kurallar ve Müteşabih /değişken ve araç kurallar olmak üzere isimleri açıklanmıştır.
Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri kesin hükümlü / muhkem özellikli, değişmez, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef /amaç mesajlarıdır. Geri kalanlar ise çok anlamlı /değişken benzeşimli (müteşabih) mesajlar olup, bunların bazısı ilahi yapı ile ilgili semboller veya Evren ile ilgili bilimsel bilgiler halinde, bazısı da kesin muhkem kurala yönelik, araç /yöntem  /vesile mesajlardır.
Muhkem /değişmez ana kurallar tek bir kelime veya kısa cümle ve ana fikir halindedirler. Örneğin mirası, vasiyet işlemini uygulayın, zina edeni cezalandırın, haksız ve bilinçli olarak adam öldürene kısas veya fidye uygulayın, hırsızlık yapanı bu işlemden engelleyin, uzak tutun, borç işini şahitli ve kayıtlı yapın, şehvet yerlerinizi örtün gibi. 
Muhkem kurallar, yasaklar ve yapılması istenenler olmak üzere 440 sayıda belirlemiş olduğum muhkem /değişmez ana kural evrensel, ebedî, kolay anlaşılır, tartışılmayacak ve yorum gerektirmeyecek kesinliktedirler. Ki bu özellikleri ile bu kurallar, bütün ülkelerin Anayasa ve kanunlarında bulunan ana hükümler şeklindedirler. Bu değişmez özellikleri ile de beynin somut dokusal birimleri gibidirler. Bunların hiçbir şekilde farklı yorumlanmaları ve dolayısıyla da kişilerin kanaatine ve istismarına açık yönleri bulunmamaktadır. Kolay anlaşılırlıkları ile sözde din adamlarının bu hükümlerle ilgili olarak "Benim yorum ve kanaatim budur" deme riskleri yoktur. Zaten Kur’an Şeriatı da, din dediğimiz bu muhkem /kesin kurallar bütünüdür. "Kur’an ve Son İslâm" isimli kitabımda ayetlerle açıkladığım bu kuralların her biri birer ibad etmek /Allah’a kulluğu ifade etmek ve Din dediğimiz Ana kurallardır.
Al-i İmran-7’nci ayete baktığımızda Müteşabih diye tanımlanan mesajların zaman ve zemine, yani toplumdan topluma değişken özellikli olduğu görülmektedir. Ve Kur’an’da bulunan müteşabih /değişken mesajlar, o zamanki topluma /lara uygun olan kurallardır. Bu değişken ve benzeşik özellikli mesajlar sayesinde Kur’an ebedî ve dinamik bir kitap özelliğinde olmaktadır. Bu mesajlar, Muhkemlere götürücü araç, vesile ve yöntemler demektir. Diğer bir ifade ile muhkemlere yönelik yönetmeliklerdir. Yani Kur’an’ın farz şeklinde ve mutlaka aynı şekilde uygulanması şart olamayan kısımlarıdır ve ilk Kur’an toplumuna sadece birer öneridirler. Diğer bir ifade ile geçici din kurallarıdırlar.
İşte bu vesileler de hem zamanla hem de toplumdan topluma değişkendirler. İnsanların özgür karar verici, toplumda huzur ve inandığı gibi dinini uygulama serbestisi sağlayacak olan kurallar bu mesajlar olmaktadır. Ancak içleri fesat olanlar, müteşabih mesajları da değişmez muhkem hükümler diye kabul edip, toplumları bunlara yönelik kanaatlerine göre yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Buradaki tehlike, bu görüşte olanların Devlet yönetimini etkileyip, toplumu ve Devlet kararlarını bunlara göre yönetme seviyesine ulaşmaları olacaktır.
    Buna göre de devlet, Al-i İmran-7. ayette tanımlanan ve zaman ve zemine göre değişken özellikli olan müteşabih mesajları, ancak değişken özellikli olan yönetmeliklerinde göz önünde bulundurabilir. Bunları ise muhkemler gibi yasa olarak koyamaz ve bütün toplumu bunlara uymaya zorlayamaz.
    İşte Laiklik yaklaşımı, Dine ait müteşabih kuralların muhkemler gibi değişmez kabul edilip Devlet Kuralları haline dönüşmemesi, Devlet kurallarının da Dinle ilgili olan müteşabih kurallara göre uyarlanarak uygulanmaması demektir. Böylece de insanlar, başkalarının müteşabihlere ilişkin yorum ve kanaatlerinden korunmuş olmaktadır. Burada Devletin rolü, insanların din denilen muhkem /değişmez ana kurallara dayalı uygulamalarında, bir başka kişinin özgürlük sınırında olmak şartı ile özgürlüklerini sağlamak, korumak ve kollamak olacaktır.
    Çünkü Devlet, Din kurallarında özellikle kanaate dayanan Müteşabih /değişken mesajlara göre belirleme işin içine girdiğinde, farklı kanaat gruplarının farklı görüş ve yorumları ile karşılaşmaktadır. Bu grupların kendi görüşlerini kabul ettirme uğraşıları ise durumu işin içinden çıkılmaz karmaşaya götürecektir.
    Yine devlet, bütün bu farklı yorumlara aynı mesafede kalır, dinin yozlaştırılmasını, din ile aldatmaları, dinin istismar edilmesini, aşırılıkları, gruplaşan grupların zorlamalarını engelleyici önlemler alır ve bu çerçevede yasalar hazırlar.
Laiklik prensibinin de olduğu demokrasilerde, halka ait olan millî iradeye göre ve halkın seçtiği TBMM başta olmak üzere, buna bağlı olarak oluşturulan görev kurulları, Kur’an’ın önermiş olduğu gibi birer şura (halkın oluşturmuş olduğu danışma ve karar verme) kurulu /ları olarak çalışırlar. Bu kurullar, Kur’an’ın yorumlara, kişi kanaatine dayanan müteşabih /değişken ve geçici dinî kurallarına ve yapılan içtihatlara dayanmaksızın ve bu kuralları idarî kurallara karıştırmaksızın, diğer bir ifade ile dini devlet işlerine, işleyişine karıştırmadan, yani devlet kararlarını dinin müteşabih mesajlarına dayandırmaksızın halk adına devleti idare etme yetkisini kullanırlar. Bu idarede devletin dine değil, dinin devlete uyması ve dinin müteşabih kurallarını dinamik tutup devletin işleyiş kurallarına, hukukuna ve yasalarına karıştırmaması yanında, kendini bunlara göre uyarlamaması da söz konusudur.
Fecr-14 ve Fatır-31 nci ayetler gibi 9 ayette daha, Allah’ın da müdahil olmayıp, sadece gözetlemekte olduğu vurgulanmıştır.
Fecr-14. Çünkü Rabbin, insanları her an gözetlemektedir /durumlarını sürekli değerlendirmekte ve karşılıklarını henüz dünyada iken başlatmaktadır.
Laikliğin uygulandığı ülkede Devlet adına hükümet, farklı dinî, siyasî veya başka görüşteki grupların ve ideolojilerin hiçbirine uzak veya yakın değil, hepsine aynı mesafede ve yaklaşımdadır. Çünkü bir gruba veya ideolojiye hükümetin yakınlığı demek, o grup dışındakileri ötekileştirmek ve düşünce özgürlüğüne sınırlama getirmek demek olacaktır. Temel hedefi insanın huzuru olan din, ilahî kitabındaki sosyal içerikli dinamik müteşabih mesajların zaman ve toplumlara olan değişkenlikleri sayesinde devletin işleyiş kurallarına kendini kolayca adapte edebilecek üstünlüklere ve özelliklere sahiptir. Dolayısıyla demokraside toplum düzeni, Kur’an’daki yoruma açık müteşabih mesajları kurallaştırarak değil, toplumdan topluma farklı ve o zamana uygun olan değişken-dinamik sosyo-ekonomik kurallara göre gerçekleştirilmektedir. Devlet düzeninde, toplumsal ve insanların sosyal yaşamına yönelik kurallar, yasalarla belirlenir. Dikkat edilirse, devletin hukuk kuralları, dinin hemen hemen bütün muhkem hükümlerine uygun, fakat müteşabih kurallarından farklıdırlar. Diğer bir ifade ile burada din, devleti kullanmamakta, devlet (dolayısıyla idareciler) de dini kullanmamaktadır.
Haftaya inşallah kaldığı yerden devam edeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi