
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Liste başına paraşütle indirilen kaç tane doğru isim gördünüz?
1989 mahalli seçimler öncesiydi.
CHP'nin kapalı olduğu yıllarda CHP'nin misyonunu üstlenen SHP Eskişehir'de Belediye başkan adaylığı için ön seçim yaptı.
İki güçlü isim vardı SHP içinde.
Biri Mesut Bilici, diğeri ise Rafet Eren.
Kıyasıya bir yarış bekleniyordu adaylık için.
Parti çevresi resmen iki adayın etrafında ikiye bölünmüştü.
Eski Belediye başkanlarından Selami Vardar'ı ikna ettiler aday adayı olması için.
Niyeti yoktu ama zorladılar resmen.
O da ısrarlara dayanamayıp aday adayı oldu.
Vardar'ın, yarışacağı iki isim arasında şansı hiç yok gibiydi.
İki rakibine göre de ne parası vardı ne de ekipleri.
Müthiş bir ön seçim süreci yaşandı.
Eskişehir'de SHP'den başka bir parti konuşulmaz olmuştu.
Sandıklar açıldığında, en az şans tanınan Selami Vardar, güçlü iki rakibini de geride bırakıp, ön seçimi kazanarak SHP'nin Eskişehir Belediye Başkan adayı olmuştu.
Bu adaylık ona 1989 seçimlerinde belediye Başkanlığını da getirdi.
Peki...
Ne olmuştu da, para ve imkân açısından diğer iki adayın gölgesinde kalan ve şansı en az olan isim, ön seçimden çıkabilmişti?
Aslında sorunun cevabı basitti.
Partinin üyeleri, Selami Vardar'ın performansına bakıp, Belediye başkanlığı görevini diğer iki adaya oranla daha iyi yapabileceğine kanaat getirmişti.
Parası ve imkanı yoktu ama, bilgi birikimi ve donanımını, diğer iki adayın üzerinde görmüştü parti üyeleri.
Ön sçmin ardından:
-Hiç kimse çıkıp "Benim hakkım yendi" diyemedi.
-Hiç kimse çıkıp "Bu işte torpil döndü" de diyemedi.
-Yine hiç kimse çıkıp "Böyle bir kararı tanımıyorum. Bu adam bizi temsil edemez" de diyemedi.
Çünkü...
Hakim huzurunda yapılan seçimle ortaya çıkmış bir teveccüh vardı.
Kazananı ilk tebrik edenler, kaybedenler olmuştu.
Belki de ön seçim yapılmayıp, o iki güçlü isimden biri yukarıdan aday yapılsaydı, SHP de belki seçimi kazanamayacaktı.
Ön seçim yapıldı ve ön seçimi kazanan aday, belediye Başkanlığı seçimini de kazandı Eskişehir'de.
Partinin üyesi de, delegesi de resmen "Doğru"yu ön seçim yöntemiyle ortaya çıkartmıştı.
Şimdi bunu niye anlattık.
Adayların ön seçimle belirlenmemesi için sürekli "Üye yapısı ön seçim yapılmasına uygun değil" bahanesi arkasına sığınılıyor ya...
Külliyen yalan...
Dahası...
Ön seçimle hiçbir yere gelemeyeceğini kestirenlerin bir yerlerinden uydurduğu bir yalan bu.
İnanmıyorsanız geçmişi bir karıştırın.
Partinin üyesi de delegesi de yapılan ön seçimlerin hepsinde doğru ismi bulup, aday olarak ortaya çıkartmıştır.
Peki siz ön seçimsiz liste başına paraşütle indirilerek aday yapılan kaç tane doğru isim gördünüz?
***********************************************
AK parti Eskişehirlileri Sağ'dan soğuttu...
Bu bizim kendi değerlendirmemiz ölçütünde yaptığımız bir tespittir.
Doğru bulup bulmamak sizin kararınızdır.
Niçin böyle bir tespit yapma gereği duyduğumuza gelince:
Eskişehir 2000'li yıllara gelinceye kadar Sağ görüşün ağırlıklı olduğu bir kentti.
Belki bunu çok tekrarlıyoruz ama, 2000'li yıllara gelinceye kadar Eskişehir hep, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan partisi ve Doğru Yol Partisi gibi sağ partilerin bariz üstünlüğünün olduğu bir şehir konumundaydı.
Bu partiler süreç içinde hem milletvekili genel seçimlerinin, hem de mahalli seçimlerin mutlak galibiydi.
Bu partilerin yanı sıra, gerek Refah partisi ile temsil edilen Milli görüş, gerekse MHP ile temsil edilen Milliyetçi görüşün çok etkin olmadığı, Sol'un ise mutlak başarıya bir türlü ulaşamadığı bir şehirdi Eskişehir.
2002 yılında kurulan AKP, Türkiye'nin neredeyse tamamına yakın kentlerinde merkez sağ'ı bünyesine katmayı başarırken, bunu Eskişehir'de bir türlü gerçekleştiremedi.
Eskişehir'de var olan ve sağ görüş taşıyan insanların büyük bir bölümü, özellikle de mahalli seçimlerde, AK Parti tarafında yer alma yerine, ilginç bir biçimde Büyükerşen tarafında yer almayı seçti.
Bu durum, Eskişehir'de AK partinin karar alıcılarının resmen merkez sağ'ı görmezden gelmesiydi.
Partinin kuruluşunda, Eskişehir'deki merkez sağ'ın önemli isimleri yerine, kadroların Milli görüş geleneğinden gelmiş isimlerden oluşturulması, bu "görmezden gelme" nin ilk belirtileriydi.
Zaten, partinin kuruluşu sonrasında yapılan ilk mahalli seçim, bu durumu tablo gibi ortaya koydu.
Eskişehir'in var olan merkez sağ düşüncesi Büyükerşen etrafında kümelenmeye başlarken, AKP bunu resmen seyretti.
Hiçbir çaba harcamadı bu kanalı kapatmak için.
İhtiyaç duymuyor tavrı içinde oldu sürekli.
Halbuki, bu durumu telafi etme imkanı vardı iktidar partisinin.
Telafi etmedi. Edemedi. Belki de etmek istemedi
O yüzden 2009 ve 2014 mahalli seçimlerini de, merkez sağ oylarını alamadığı için de hep kaybetti.
Bu gün bakıyoruz da, mahalli seçimlerde var olan merkez sağ oylarını bünyesine katamadığı için Eskişehir'de yüzü gülmeyen AKP, Genel seçimlerde ki üstünlüğünü de yavaş yavaş kaybediyor.
Son yapılan kamuoyu anketleriyle, Eskişehir'de CHP ile olan oy farkının 4 puanlara kadar düştüğü söyleniyor.
Bu da gösteriyor ki: AK parti merkez sağ'ı, Sağ'dan soğutup, resmen sol'a ittiriyor.
Eskişehir'in çevresindeki illerde bariz AK parti üstünlüğü varken, Eskişehir'de bu üstünlüğün bir türlü sağlanamıyor olması da, bu tespitin doğruluğunu galiba ispatlıyor...
********************************************
Böyle bir ders yok...
"Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş:
ATATÜRK - Hayırdır İsmet... Habersiz geldin.
İsmet İnönü- Paşam, azınlıklar meselesi... Konuyu Meclis'e getireceğiz.. .. Ne diyorsunuz?
ATATÜRK- İsmet bugün geç oldu.... Yarın sabah erkenden gel, konuşalım..
İnönü çıkınca Atatürk "bütün görevlileri" toplamış:
ATATÜRK- Sadece laleler kalsın... Bahçedeki diğer bütün çiçek
leri sökün, atın... Derhal.
İsmet İnönü sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:
İsmet İnönü- Ne oldu böyle?
Görevli-Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.
Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün odasına girmiş:
İsmet İnönü- Paşam, bahçenin durumu nedir?
ATATÜRK- Azınlıkları söküp attım İsmet.
İnönü"anladım" dercesine başını öne eğmiş:
ATATÜRK: - İsmet, ben
"Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü boş yere söylemedim....
Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı...
Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın."
Ne dersiniz...
İçinde bu gün yaşadıklarımıza dair bir şeyler bulabildiniz mi?