
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Madem taklit edeceksiniz, bari aynısını yapın da rezil olmayın
Ak partinin, parti üyelerine yönelik ve birkaç yıldır tekrarladığı bir uygulama var.
Herkesin malumu olduğu üzere...
"siyaset Akademisi" adı altında eğitim programları düzenliyor Ak parti....
Sonrasında...
Bu eğitim programlarına katılan partilileri sınava tabi tutuyor.
Sınavı geçenlere de birer sertifika veriyor.
Seçim zamanı geldiğinde ve aday adayları sıralandığında, bunu değerlendirecek olan Genel Merkez yetkilileri, aday olmak isteyenlerin "siyaset Akademisi" programına katılıp katılmadığına bakıyor.
Katılmışsa, o aday adayının hanesine olumlu bir not düşülüyor.
Fakat...
Adaylık gündeme geldiğinde, bu eğitim programına katılım, kesinlikle belirleyici bir kriter olarak işlem görmüyor.
Yani...
-"Sen siyaset Akademisi eğitimlerine katılmamışsın. O yüzden aday olamazsın" denilmiyor adaylık başvurusu yapanlara.
Zaten amacın da, aday olacakların eğitimden geçirilmesinden çok, partililerin eğitimden geçirilmesi olduğu açıkça ortaya ortaya çıkıyor.
Ak parti bunu birkaç yıldır yapıyor ve ne yalan söyleyelim, faydasını da görüyor.
Ak Partide durum böyleyken, CHP de özenmiş bu işe...
ŞU CHP'NİN YAPTIĞINA BAKAR MISINIZ?
Bir eğitim programı düzenleme kararı almış partinin Genel Merkezi...
Ardından bir de genelge yayınlamış.
-"Önümüzde ki mahalli seçimlerde Belediye başkanı, belediye ve İl Genel meclis üyesi ile Muhtar adayı olacaklar, bu eğitim programına katılacak" diye de bir zorunluluk koymuş.
Yani...
Önümüzde ki seçimlerde Belediye Başkanı ve Meclis üyesi olmak isteyenler, bu eğitim programına katılmak zorunda.
"Eğitim Programı" dediğimize bakıp, uzun uzadıya eğitim falan verileceğini sakın düşünmeyin.
Zira...
Verileceği söylenilen eğitim sadece ve topu topu iki günden ibaret.
Söz konusu genelge, mevcut Belediye Başkanlarını ayırmadığı için, halen Belediye başkanlığı yapan isimler de bu eğitim programına katılmak zorunda.
Düşünebiliyor musunuz?
Büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile, 10 yıl Belediye Başkanlığı yapan Ahmet Ataç, bu iki günlük eğitimi almazsa, genelgeye göre aday olamayacak.
Saçmalığın daniskası yani...
MUHTAR ADAYLARI NE ARIYOR Kİ SİYASİ PARTİ EĞİTİMİNDE
Bu kadar saçmalıkla kalınsa yine iyi...
Aynı CHP, aynı genelgeye muhtar adayı olacakları da koymuş.
Mahalle muhtarlarının seçimlere kendi ismi ile girdiği, herhangi bir siyasi parti amblemi altında seçimlere girmediğini 10 yaşında ki çocuk bile biliyor.
Ama o koskoca CHP'yi yönetenler, muhtarların seçimlere bağımsız kişiler olarak girdiğini bilmiyor olmalı ki, Muhtar adayı olacakların da bu eğitim programına katılmasını kendilerince zorunlu hale getirmişler.
Dahası...
Bizzat genelgenin içine koymuşlar.
Kısacası...
CHP, mahalli seçimlerde aday olacaklar için bir eğitim uygulaması başlattı ama, durup dururken başlattığı bu saçma uygulama ile ortalığı da birbirine soktu.
Başı sonu ve neyi amaçladığı belli olmayan bir kararla, "mahalli seçimlerde aday olacaklar eğitimden geçecek" diye saçma sapan bir uygulama başlattı.
-"Bu eğitim programına katılmayan aday olamaz" diye, yaptığı saçmalığa başka bir saçma zorunluluk ekledi.
Üstüne üstlük bir de bu uygulamaya müracaat edeceklere bir başvuru ücreti belirledi.
Anlaşılan o ki, CHP parasız kalmış...
-"Ne yaparız? Ne ederiz?" diye düşünürken, sivri zekâlının biri çıkıp;
-"Aday olmayı düşünenlere eğitim zorunluluğu getirelim. Başvuranlardan da para alalım" demiş.
Bunun üzerine diğerleri de "Para toplamak için iyi fikir" diyerek, genelge haline getirivermişler bu işi.
Aslında çok da söylenecek bir şey yok.
Nihayetinde, CHP her zaman olduğu gibi olmayacak yerde ve zamanda, olmayacak bombasını patlatarak kendi partisi içinde deprem yaratmayı yine başardı.
Ak partinin CHP içinde yaratamayacağı tahribatı, CHP yi yönetenler bir eğitim zorunluluğu genelgesiyle başardı.
Ne diyelim...
Madem CHP, Ak partinin "siyaset Akademisi"ni taklit edecekti...
Hiç olmazsa her şeyiyle taklit etseydi de, parti içinde bu kadar kaos yaşanmasına yol açmasaydı.
........
Benimkisi sadece merak...
Büyükşehir Belediyesi ile ilgili davalar devam ediyor.
Duruşmalarda dikkati çeken, bir tarafta yargılanan isimlerin Avukatları, diğer tarafta da Ak partili oldukları bilinen ve hatta aralarında Meclis üyelerinin de bulunduğu Avukatlar.
Bilmediğimiz için merak ediyoruz.
Aslında...
Davanın bir tarafında Belediye'nin, diğer tarafta da Hazinenin Avukatlarının olması gerekmiyor mu?
Niçin bir tarafta, siyasi duruşları bilinen Avukatlar "Sanıklar Avukatı" olarak dururken, diğer tarafta Ak partili oldukları bilinen Avukatlar "Müdahil Avukatı" olarak duruyor?
Gerçekten de merak ettiğimiz için soruyoruz?
Bir de...
Benzeri açılan davalarda hep kurum Avukatlarını Hazine Avukatları karşısında görmeye alıştığımız için olsa gerek, merak ediyoruz işte...
.......
"Tarihi evin içinde Türk hamamı ve havuz olur mu?" olmuş işte...
Odunpazarı'nda bulunan tarihi evlerden birinin altında Türk Hamamı ve Havuz olabileceği 40 yıl düşünsek aklımıza gelmezdi.
Ama olmuş işte...
Odunpazarı yokuş çıkışı üzerinde ki tarihi bina hem 10 odalı güzel bir Otel, hem de içinde havuzu ve Türk Hamamı olan muhteşem bir yapıya dönüşmüş.
Aslanlı Otel'den bahsediyoruz.
Ayhan Aslan, Ticaret Odası eski Başkanlarından ve Eskişehirlilerin de yakından tanıdığı bir isim.
Has Otel ve Hamamlarının da sahipliğini yapıyor.
Ticarette ki iştigal alanını Odunpazarı'na da taşımak için kolları sıvamış.
Tarihi binayı önce restore edip, sonra da aslına uygun kalarak Otel haline getirmiş.
Toplantı salonuyla, bahçesiyle ve masraftan kaçılmadığı bir görüşte anlaşılan odalarıyla mükemmel bir Butik otel çıkmış ortaya.
Görünce gözlerimize inanamadık.
Altında yapılan Türk Hamamı ve Havuzu gördüğümüzde ise, resmen şaşkınlığımızı gizleyemez hale geldik.
Yolunuz düşerse Odunpazarı'na, o yokuşu çıkarken Aslanlı Otel'e mutlaka bir uğrayıp gezin...
Tarihi bina içinde Havuz ve Türk Hamamı olur mu?, gözlerinizle görün...
Eminiz, bizden daha çok şaşıracaksınız...
.........
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır. Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmıştır.
Gelin adayı odaya topallayarak girer. Damat adayı çöpçatana bakar:
Topal bu, der.
Çöpçatan başıyla onaylar. Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar. Peruk elinde kalır. Çöpçatana bakışlarıyla:
Kel bu, der. Çöpçatan başıyla onaylar.
Damat adayı odadaki gümüş takımlara, antikalara bakar.
Onların da sahte olmasından şüphelenir. Çöpçatanın kulağına fısıldamak ister. Çöpçatan:
Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır.