
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
MADENLER EKONOMİYE KAZANDIRILMALI
Eskişehir' e gelen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, dünyadaki toplam bor rezervinin yüzde 72'sinin Türkiye'de olduğunu ancak, sadece rezervle övünmenin yetmeyeceğini ifade ederek, ''Katma değeri yüksek ürünlere geçmeliyiz. Biz de artık madencilikten kimyasallara geçiyoruz'' sözleri, geçmişteki madenlerle ilgili hedeflere sahip çıkılacağının işaretini verdi.
Özellikle de BOR' la ilgili Ar-Ge ağırlıklı projelere öncelik verilerek, Sayın Bakan' ın, bunlardan birinin de sodyum borhidrür olduğunu, bunun maliyetinin biraz daha düşürülmesi halinde, yepyeni bir enerji kaynağının kullanılabilir hale geleceğini kaydetmesi, sevindiricidir.
Sayın Güler' in, borlu çimentonun üretimini de gerçekleştirildiğini müjdelemesi bu çimentonun da yüzde 70 daha mukavemetli olduğunu, depreme dayanıklı, daha az enerji sarf eden ve çimento üretiminde çevreyi kirletmeyen bir ürün olduğuna söylemesi özellikle de ''Bu çimento üretiminde bir devrim. Bunun standardını aldık. 4 bin ton ürettik. Şimdi denemelerde kullanılıyor'' diyerek, Elde edilen çimentonun, Barajlarda maliyeti düşüreceğini ve borlu çimentonun inşaatların yanı sıra duble yollarda da kullanılabileceğini ifade etmesi ülkemiz açısından umut vericidir.
Eskişehir, maden yönünden zengin bir ilimizdir. Eskişehir'de altın, boraks, krom, manganez, asbest, dolomit, cips, kaolen, manyezit, perlit, Eskişehir Taşı(Lüle Taşı), talk, toryum, mermer gibi, madenlerin bulunduğu bir il olup, önemli rezervlere de sahiptir.
İldeki madenler, her dönem kent ekonomisine kazandırılmak istendi. Özellikle de, ESO Başkanlarımızda, Rahmetli Mümtaz ZEYTİNOĞULU döneminde, madenlerin ham yerine işlenmiş olarak ihracatı, hedef olarak belirlenmişti. Ancak Rahmetli ZEYTİNOĞLU' ndan sonra gelen ESO yönetimleri, bu hedefe sahip çıkmadı.
Türkiye' nin, Bor'da elde ettiği kâr, 2003'de 80 milyar dolarken, 2008 yılında, 230 milyon dolar, olması, bu yılda 300 milyon dolara ulaşacağının belirtilmesi, iyi haber ancak Türkiye, BOR' u, kendi işleyip ihracat etse, hem maddi hem de istihdam açısından çok şey kazanacaktır.
Şu bir gerçek ki, Eskişehir ve ülkemiz, Bor gibi zengin toryum yataklarına da sahiptir. Nitekim Sivrihisar ilçesinin kuzey batısında Kızılcaören, Karkın ve Okçu Köyleri arasında, 15 km2'lik bir sahanın toryumun yanı sıra Nadir Toprak Elementleri (NTE) de içerdiği saptanmıştır. Rapor sonuçlarına göre bölgedeki cevherin ortalama tenörü %0,2 ThO2 olup, toplam rezerv yaklaşık 380.000 ton civarında olduğu tespit edilmiştir. Ancak Eskişehir, geleceğin enerji kaynağı olarak düşünülen Toryum ve Bor gibi madenlere sahip olmasına ve kentte iki üniversitesi ve bir de Maden Fakültesi bulunmasına rağmen, Eskişehir'in, madenlerle ilgili bir stratejisi olmadığı gibi, somut bir çalışma da yoktur
Türkiye ve Eskişehir' in madenlerle ilgili sürekli, kalıcı ve sonuç alıcı bir stratejisi yoktur. Rumların bile, İngiliz kimliği ile paravan şirketler kurarak, Türkiye' de, maden ruhsatı aldıkları söyleniyor. Son yıllarda Rio-Tinto isimli ABD- İngiliz sermayeli uluslararası bir şirketin, Türkiye'deki yerli bir uzantısı aracılığıyla, 1.4 milyar hektar, büyüklüğünde, bir alanda, maden arama ruhsatını, eline geçirdiği de söyleniyor.
1986 yılında, Başbakan olan Turgut Özal'ın isteği doğrultusunda hazırlanan 3213 sayılı maden kanununun ardından, Eurogold, Tüprag, Dardanel, Cominca, Anglo Tur, Anatolia Minerals, eldorado gold gibi şirketler, gerekli izinleri alıp, arama çalışmalarına başladılar. Bu şirketlerden bazıları da ellerindeki imtiyaz haklarını yeterli görmeyip, Eczacıbaşı Holding ile Dedeman'ın uhdesinde bulunan, maden sahalarındaki arama izinlerini de ele geçirdiler. Bugüne kadar da Türkiye'de, yalnız Altın madeni için, yabancılara 580 ruhsat verilmiş durumdadır.
Kaymaz Altın Maden Yatağı mücadelemizde gördük ki, bu şirketlerin, ülkemizdeki aramalar sonucu, devlete sunduğu gerçek fizibilite çalışmalarına ve yapılan anlaşmalara ulaşmak mümkün değildir. Çünkü bu bilgiler, gizli tutulmaktadır. Ne acıdır ki yabancılarda olan bilgiler, Türk halkından saklanmaktadır. Kazı kesitleri ve maden rezervlerini, devlet bile bu şirketlerin beyanından öğrenmektedir. Yani devletti yönetenler, bu şirketlere güvenmekte, kendi insanına güvenmemektedir.
Eskişehir, il sınırları içindeki madenlere sahip çıkmak ve kent ekonomisine de kazandırmak zorundadır. Ancak bu alanda bugüne kadar, Eskişehir' de maden fakültesi de olmasına rağmen, arzu edilen boyutta bir çalışma yapılmadı.