
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
MADENLER HEBA EDİLİYOR
Perşembe günkü yerel bir gazetemizde, " NNT Nano Teknoloji AŞ Bor Power Genel Müdürü Mehmet Can Arvas, yaptığı açıklamada, Anka Kuşu uzay aracının yakıtının Türk borundan elde edildiğini iddia etti. Dünya bor üretiminin, Eskişehir'de bulunan Kırka tesislerinde yapıldığı düşünülürse, bu iddia ilimiz için büyük bir gurur kaynağı oldu." Haberi dikkat çekici olduğu kadar, düşündürücüdür de.
Doğrudur, Dünyada bor rezervlerinin, %72'si Türkiye' dedir. Bor madeni ülkemizde, Bigadiç, Susurluk, Sultançayırı, Mustafakemalpaşa, Emet, Seyitgazi'de, çıkartılmaktadır. Eskişehir ise Dünya standardın da Bor rezervine de sahiptir. Ancak ülke ve Eskişehir ekonomisine katkısı yabancıların, Bor madeninden elde ettiği imkân ve olanaklarla karşılaştırıldığın da yok denecek kadar da azdır.
Elbette Dünyanın, en stratejik madeni olan Bor' un, Türkiye ve Eskişehir'de bulunması, Allah'ın bir lütfüdür. NASA'nın Mars'a gönderdiği Anka Kuşu uzay arıcının yakıtının bor madeninden elde edildiği iddiası da olumlu bir gelişmedir. Ancak Türkiye, dünyadaki Bor'la ilgili gelişmeler karşısında;" Biz neden, Bor madeninden yabancılar kadar istifade etmiyoruz veya nerede hata yapıyoruz? "sorusuna cevap aramak zorundadır.
Yıllardır köşemizde, Bor'la ilgili gelişmeleri kamuoyu ile paylaştık Hatta ESO Başkanlarımızdan Mümtaz Zeytinoğlu dönemi de, " Eskişehir sınırları içindeki madenlerin, ham yerine, işlenmiş olarak ihracatı da kararlaştırıldığını; ancak bu hedef, Rahmetli Mümtaz Zeytinoğlu' ndan sonra, göreve gelen, ESO Başkan ve yönetimleri tarafından, yeteri kadar dikkate alınmadığını belirtmiştik.
Şu bir gerçek ki, Eskişehir ve ülkemiz, Bor gibi zengin toryum yataklarına da sahiptir. Nitekim Sivrihisar ilçesinin kuzey batısında Kızılcaören, Karkın ve Okçu Köyleri arasında, 15 km2'lik bir sahanın toryumun yanı sıra Nadir Toprak Elementleri (NTE) de içerdiği saptanmıştır. Rapor sonuçlarına göre bölgedeki cevherin ortalama tenörü %0,2 ThO2 olup, toplam rezerv yaklaşık 380.000 ton civarında olduğu tespit edilmiştir. Ancak Eskişehir, geleceğin enerji kaynağı olarak düşünülen Toryum ve Bor gibi madenlere sahip olmasına ve kentte iki üniversitesi ve bir de Maden Fakültesi bulunmasına rağmen, Eskişehir'in, madenlerle ilgili bir stratejisi olmadığı gibi, somut bir çalışma da yoktur.
Türkiye'de, devlete ait maden işletmelerinin ve KİT'lerin bilinçli olarak zarar ettirildiğini ve kapatıldıktan sonrada, özel sermayeye peşkeş çekildiği ve yabancıların satın aldığı maden işletmelerinin, "mülkiyetini" ele geçirilmeye çalışıldığı, her gün gündemi işgal ediyor. Hatta Yüzde 90'ı, yabancı maden tekellerinin eline geçen, yeraltı kaynaklarımızın ve maden işletme ruhsatlarımızın, geri alınması ve bu alanda faaliyet gösteren kurumların da tekrar millileştirilmesi gerekmektedir. Ancak gelecekte, bu çok zor gözüküyor.
Siyasi otoritenin, bu alandaki zaafından, Rumlar bile istifade etmektedir. Nitekim Rumların, İngiliz kimliği ile paravan şirketler kurarak, Türkiye' de, maden ruhsatı aldıkları söyleniyor. CHP Ankara Milletvekili Sayın Zekeriya Akıncı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler' e, yöneltilmek üzere Meclis Başkanlığı'na bu hususta 6 maddelik soru önergesi vermişti. Sayın Güler soru önergesine, ne cevap verdi bilmiyoruz ama Son yıllarda Rio-Tinto isimli ABD- İngiliz sermayeli uluslararası bir şirketin, Türkiye'deki yerli bir uzantısı aracılığıyla, 1.4 milyar hektar, büyüklüğünde, bir alanda, maden arama ruhsatını, eline geçirdiği de söyleniyor.
1986 yılında, Başbakan olan Turgut Özal'ın isteği doğrultusunda hazırlanan 3213 sayılı maden kanununun ardından, Eurogold, Tüprag, Dardanel, Cominca, Anglo Tur, Anatolia Minerals, eldorado gold gibi şirketler, gerekli izinleri alıp, arama çalışmalarına başladılar. Bu şirketlerden bazıları da ellerindeki imtiyaz haklarını yeterli görmeyip, Eczacıbaşı Holding ile Dedeman'ın uhdesinde bulunan, maden sahalarındaki arama izinlerini de ele geçirdiler. Bugüne kadar da Türkiye'de, yalnız Altın madeni için, yabancılara 580 ruhsat verilmiş durumdadır.
Bu şirketlerin, ülkemizdeki aramalar sonucu, devlete sunduğu gerçek fizibilite çalışmalarına ve yapılan anlaşmalara ulaşmak mümkün değildir. Çünkü bu bilgiler gizli tutulmaktadır. Ne acıdır ki yabancılarda olan bilgiler, Türk halkından saklanmaktadır. Kazı kesitleri ve maden rezervlerini, devlet bile bu şirketlerin beyanından öğrenmektedir. Yani devletti yönetenler, bu şirketlere güvenmekte, kendi insanına güvenmemektedir.
Türkiye'de, madenlerle ilgili tablo bu oluca, madenlerimiz, özellikle de "BOR" la ilgili gelişmelerden, Türk insanı ve Eskişehir olarak gurur duymak mümkün mü?