
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
MADENLER VE YABANCI SERMAYE
Kaymaz Altın Maden Yatağı ile ilgili mücadelemizde, genç bir maden mühendisi, " ...Mücadelenizi, takdirle karşılıyorum. Bugünkü şartlarda, yabancılar madenlerimizi bedavaya kapatır. Zararı yok; bizler istifade etmeyelim. Gelecek nesiller belki akıllı olur, bu madenlerimizi, kendi insanımızın yararına işletir" sözleri hala hafızamızdadır.
Ne var ki ülke olarak, genç maden mühendisimizin uyarılarını dikkate almıyoruz.
AK Parti Hükümeti'nin çıkardığı yasalarla, vatan toprakları altıdaki zenginlikler, yabancıların eline geçiyor. Nitekim Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası yetkilileri, AKP Hükümeti tarafından 5 Haziran 2004 tarihinde, TBMM'den geçirilen, 5177 sayılı değişiklik ve 5213 sayılı Maden Kanunu'na dikkat çekerek, bu yasalarla yabancı sermaye maden işletme ruhsatı alma konusunda büyük kolaylıklar sağlandığını ifade ettiler.
Ekonomik açıdan, maden işletmeciliği önemli bir yere sahiptir. Ancak son çıkarılan 5177 sayılı Maden Yasası ile bu işletmecilikten, ülkemizin hiçbir çıkarı söz konusu değildir. Şöyle ki; maden şirketi beyanla elde ettiği gelirin, yüzde 2'sini ilgili kamu kurumlarına ödeyecektir. Oysa yasa gereği bu tür yatırımlara devlet tarafından sağlanan "teşvik"le (vergi muafiyeti, SSK primlerinin, harcanan elektriğin vb.) yarısının devlet tarafından karşılanacaktır. Şu anada maden çıkaran şirketlerin adı yerli de olsa, büyük hissedarının yabancı olduğu dikkate alındığında, yeraltı kaynaklarımızı yabancılara hibe ettiğimiz gibi, üstelik bir de vergilerimizle, bu şirketlerin giderlerini ödüyoruz.
Türkiye Maden Mühendisleri Odası, uluslararası firmaların Türkiye'ye ilgisi artarak devam ettiğini, son yıllarda Rio-Tinto isimli ABD- İngiliz sermayeli uluslararası bir şirketin, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de faaliyetlerini arttırdığına dikkat çeken oda yetkilileri, şirketin, Türkiye'deki yerli bir uzantısı aracılığıyla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaklaşık 1.4 milyar hektarda, yani Doğu Anadolu Bölgesi büyüklüğünde bir alanda maden arama ruhsatını eline geçirdiğine vurgu yaptılar.
İşin en ilginç yanı Rio Tinto' nun, Türkiye'de 1996 yılında kurduğu AMDL adlı şirketin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da elde ettiği "maden arama imtiyazı", Barzani'nin internet sitesinde "Kürdistan'ın doğal sınırları" olarak gösterilen toprakların sınırları ile birebir örtüşüyor. Mersin'den Ağrı'ya kadar olan bölgenin sınırları, AMDL şirketinin maden arama haritası; Yine Doğu Karadeniz'de aynı şirkete verilen "imtiyaz hakkı" da hayali Rum Pontus devletinin sınırları ile birebir aynı olduğu söyleniyor.
AMDL şirketi, "Yeni Anadolu Mineral Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi-YAMAŞ" adıyla yeniden örgütlendi ve 1 milyon 255 bin hektar veya 4 bin 800 kilometre karelik bir alanda maden aradığını belirtildi. Daha sonra YAMAŞ, Rio Tinto şirketi ile Türkiye toprakları üzerinde "stratejik ortaklık" kurduğunu ilan etmiş.
Rio Tinto 'nun işlettiği bor, boraks ve bor tuz yatakları Balıkesir, Ankara ve Eskişehir-Sivrihisar yöresi trona (doğal soda) ve bor maden sahalarına sahip olduğu iddia edildi. Bu alan yaklaşık 450-500 kilometrekare büyüklüğünde. ABD, yıldır işlettiği bor rezervleri bitmekte olduğu için, Türkiye'deki bor yataklarını istemektedir. Çünkü Bor tıptan uzay teknolojisine kadar, her alanda kullanılmaktadır. Geleceğin petrolü olacaktır.
Elbette mevcut haberler, ne kadar doğru zaman gösterecektir ama Türkiye'nin, maden işletmesi konusunda, Afrika'dan daha kötü durumda olduğu söyleniyor. Türkiye'nin, tüm maden sahalarının ruhsatını mevcut yasalar gereği, 1.3 milyar dolara satın alınabileceği de tespitler arasındadır. Maden sahalarının yabancılara açılmasının, toprak satışlarından hiçbir farkı bulunmamaktadır. Hatta maden sahalarını, yabancılara açmakla yerin, hem üstünü, hem de altını yabancılara devretmiş olunuyor
Eskişehir maden yönün de ülkemizin, en zengin illerinde biridir. Eskişehir bünyesinde altın, boraks, krom, manganez, asbest, dolomit, cips, kaolen, manyezit, perlit, Eskişehir Taşı(Lüle Taşı), talk, toryum, mermer gibi dünya standardındadır. Ancak bu madenleri, Eskişehir ekonomisine katkısı yok denecek kadar azdır.
Eskişehir il bünyesindeki madenleri, ekonomiye kazandırmak ve istihdam yaratmak için de sanayinin motoru haline getirmek zorundadır. Ham olarak ihraç edilen madenlerin ülkemize ve kente sağlayacağı getiri çok azdır. O nedenle de Eskişehir' deki madenlerin, ham yerine işlenmiş olarak ihracatı sağlanmalıdır.
Elbette madenlerin, çıkarılması ve işlenmesi, kolay bir iş değildir. Ancak, çok iyi bir planlama, üniversite- sanayi işbirliği, en önemlisi de madenlerle ilgili Ar-Ge çalışmaları pekâlâ madenlerle ilgili teknolojiyi ülkemizde kazandırabilir. Ayrıca bu alandaki teknoloji üretim ve transferi de kurumsal yapıya kavuşturabilir. Yeter ki istensin...