4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

MAKRO VE GERÇEKÇİ DÜŞÜNMEK...

Yıllardır, Nasreddin Hoca ve Yunusemre ile ilgili toplantı, sempozyum ve etkinliklerine katlıyoruz. Ancak her iki düşünürümüzün, etkinlikleri genellikle de eğlence ve şenliğe yöneliktir. Yerel bazla da sınırlıdır. Oysa Nasreddin Hoca ve Yunusemre ile ilgili etkinliklerde, temel strateji, onları TANIMAK" ve "TANITMAK" olmalıdır. Ayrıca her iki düşünürümüzle ilgili etkinliklere, ulusal ve evrensel mercek ve perspektiften bakmak ve değerlendirmek gerekir.
Şu bir gerçek ki Sivil otorite, Nasreddin Hoca ve Yunusemre gibi değerlere, yeteri kadar sahip çıkmadı. Etkinlikler, bilimsel kulvarda yeteri kadar, ele alınmadığı gibi, Nasreddin Hoca ve Yunusemre' nin, gerçek kimlikleri ile tanınması içinde, gayret ve caba da gösterilmedi. Her iki düşünürümüzle ile ilgili etkinliklerin, planlaması ve gerçekleştirilmesi de sürekli büroklardan beklendi. Sivil otorite ise etkinliklerde, arzu edilen boyutta rol almak istemedi. Hatta engel teşkil etti.
Bu ve benzer yanlışlıkların ortadan kalkması, Yunusemre ve Nasreddin Hoca' nın, bugünkü ve gelecek nesillere, en iyi şekilde tanıtılması için, örgün eğitimin, her kademesindeki çocuk ve gençlerimize, seviyelerine uygun programlar hazırlanmasını istedik. Hazırlanan bu programların, Nasreddin Hoca Şenliklerinde ve Yunusemre Haftasında, okullarda çocuklara aktarılmasını, köşemizde ve toplantılarda, sürekli önerdik. Bu alanda Milli Eğitim Müdürlüğü' ne, her iki düşünürümüzle ilgili komiteler tarafından geçmiş yıllarda, görev de verildi. Ancak bir türlü gerçekleştirilemedi ama etkinliklere, katılımın az olması ve halkın her iki düşünürümüze sahip çıkmaması da sürekli şikâyet konusu yapıldı. Hülasa ekmeden, hasat yapılmak istendi.
Bu durumu, Perşembe günü yapılan toplantıda, tekrar gündeme getirildi. Milli Eğitim'de Şube Müdürü Kerim Erzincan' lı, gündeme getirilmesine tepki gösterdi. Hatta kınadı. Oysa geçmiş yılarda, her iki düşünürümüzle ilgili komiteler tarafından, bu hususlarda kuruma verilen görev, söz verildiği halde yerine getirilmedi. Kınanması gereken, bu görevi hatırlatanlar mı, yoksa yerine getirmeyenler mi takdiri kamuoyuna bırakıyoruz Ayrıca Eskişehir' in, ulusal ve evresel alanda, onur ve gurur duyduğu, Yunusemre ve Nasreddin Hoca gibi düşünürleri, öğrencilerimize tanıtmak, Milli Eğitim programlarının gereği olup, Eskişehir'deki eğitim kurum/kuruluşlarımızın da görevidir.
Maalesef her iki düşünürümüz de, örgün eğitim kurum/kuruluşlarımızda ve yapılan etkinliklerde, gerektiği şekilde, ne tanındı veya tanıtıldı. Toplumda, Yunusemre, "HOŞGÖRÜ", Nasreddin Hoca' da, "Mizah" üstadı olarak ön plana çıkartıldı. Halkın, Nasreddin Hoca' ya yakıştırdığı fıkralar ise Hoca' nın, vizyon ve misyonuna zarar verdi. Bazı insanlar, hatta zamanımızda, bazı köşe yazarları, onu yanlış tanımladı.
Nitekim Akşam Gazetesi yazarlarından Engin Ardıç, " Anadolu köylü kurnazlığının mükemmel bir örneği, özü, özetidir. Simgesidir. Üstelik Prof. Saim Sakallıoğlu' nun pek güzel belirttiği gibi, bunların bir kısmı, ünlü Aesopos masallarından aktarmadır. Mevlana' nın, ünlü Mesnevisi'nden birçok öykü alıp ona mal edilmişti... Herkesi ezbere bildiği fıkralarına göz atınca, onun, ya da simgesel kişiliğinin, sinsi, kurnaz, üçkâğıtçı, çıkarcı, bencil, güvenilmez bir adam olduğunu görüyoruz" diyerek, gerçekleri saptırmıştır
Acaba diyoruz. Nasreddin Hoca' nın, bir "HALK FİLOZOFU", "SOSYOLOĞ" , "MÜDERRİS" ", " LİM", "HUKUKÇU" ve" TASAVVUFÇU" olduğu ve bütün bu meziyetlerinin gereğini de, halkın anlayacağı dille, yerine getirmeye çalıştığı, kavratılmış olsa idi, Engin Ardıç, hakaret içeren, bu ifadeleri kullanır mıydı?
Ayrıca Japon Halk Bilimcisi Maksuko Kojima' nın da söylediği gibi, pek çok fıkrası Nasreddin Hoca'ya, yakıştırmadır. Ancak bu halkın kabahati değildir. Çünkü O gerçek kimliği ve meziyetleri ile halka tanıtılmamıştır. Ülkemizde, hiçbir halk bilimcimiz, Maksuko Kojima kadar, Nasreddin Hoca' yı, ne tanımış ve tanıtabilmiştir. Her yıl yapılan etkinliklerde ise şova yönelik olmuş, hatta siyasete de alet edilmiştir.
Diğer yandan Nasreddin Hoca ve Yunusemre ile ilgili etkiliklere, sivil irade sahip çıkmalıdır Ancak sivil irade, özellikle de ildeki YUNUSEMRE VAKFI" etkinliklere sahip çıkmak için yeteri kadar, caba göstermiyor. Oysa Nasreddin Hoca ve Yunusemre ile ilgili etkinliklere, tüm kişi/kişiler ve kurum/kuruluşlar, sahip çıkmak ve makro düşünmek ve ulusal evrensel mercekten bakmak zorunda. Kültür ve Turizm Müdürlüğü, bu mesajı veriyor, ortam da hazırlıyor ama bu mesajı, anlayan, gereğini yapan ve elini de taşın altına koyan yok...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi