1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Meğer en sıkı takipçilerimiz, okurlarımız ve izleyicilerimiz değilmiş iyi mi?

30 yıldır gazetecilik yaparız.
Bunun son 15 yılında aralıksız (haftanın 7 günü) yazılarımız vardır.
Son 5-6 yıldır, haftanın belirli günleri ES TV'de program da yaparız.
Dahası...
Sosyal medyayı da iyi kullandığımız söylenir.
Sonuç olarak...
Hem gazetedeki günlük yazılarımızın, hem Televizyondaki programlarımızın, hem de sosyal medya üzerinde sıkı takipçilerimiz vardır.
Meğer bizi sıkı sıkıya takip den, 15 ay boyunca sıkı takipçiliğimizi bir an önce bırakmayan, ne gazetedeki yazılarımız, ne televizyon programlarımız, ne de sosyal medya takipçilerimiz miş.
Yazdığımız yazılara, televizyonda yaptığımız konuşmalara ve sosyal medya üzerindeki paylaşımlarımıza birileri doyamamış olmalı ki!
Ya da...
Yazdığımız yazılar, yaptığımız yorum ve paylaşımlar birilerinde öylesine alışkanlık yapmış olmalı ki!
Bizi 15 ay süreyle telefonumuzdan da dinleme ihtiyacı duymuşlar.
Türk İntikam Tugayı diye bir örgüt varmış ve biz de, diğer pek çok meslektaşımız gibi bu örgütle ilişkilendirilerek 15 ay boyunca istihbarat amaçlı olarak dinlenilmişiz.
Gittik ifademizi verdik.
Sabahın erken saatinde, işi gücü bırakıp adliyedeydik.
Önünde dosyalar yığılı katip, bütün işini bırakıp ifademizi yazmak için geldi.
Masasında dava dosyalarına boğulmuş Cumhuriyet Savcısı, işine ara verip, ifademizi aldı.
O anda düşündüğümüz tek şey vardı:
"Keşke" dedik kendi kendimize...
-"Keşke uyduruk terör örgütü ilişkilendirmesiyle biz ve bizim gibi insanları dinlemeye harcanan enerji, bu ülkede yaşayan ve binlerce çözüm bekleyen derdi olan bu ülkenin vatandaşlarını dinilemeye harcansaydı"

************************

Ucuz numaralar içinde olmam


Volkan doğan yönetimindeki AK parti Odunpazarı heyetinin sık sık Ankara'ya gitmesini yazmıştık dün bu sütunlarda.
Durumun dikkat çekici olduğunu belirterek:
-"Acaba Volkan Doğan ve yönetimi, aday adayları içinden sadece bir tanesine destek olabilmek ve onun adına görüntü yapmak amacıyla mı sık sık yönetimini Ankara'ya taşıyor?" yorumlarının yapıldığını ifade etmiştik.
Volkan Doğan aradı.
Sandık programlarını tamamlayan mahalle temsilciliklerine sözü olduğunu, bu sözü de bizzat Eskişehir Milletvekillerinden aldığını söyledi önce.
Ardından da...
-"Bu söz üzerine, çalışmalarını tamamlayan mahalleleri 60'arlı gruplar halinde iki kez Ankara'ya götürdük. İlkine Salih Koca, ikincisine Ülker Can ev sahipliği yapıp, ağırladı. Şimdi Nabi Avcı Bey 65 kişilik bir ekibi ağırlayacak" dedi.
Ankara'ya sık gidişin altındaki meselenin sadece bu olduğunu, bunu yaparak partide görev alanları da bir nevi motive ettiklerini söylüyor Odunpazarı ilçe başkanı Volkan Doğan.
-"Başka bir hesap yok. Zaten olamazda. Ben siyasette vefasızlık da yapmayacağımı, çamur da atmayacağımı öğrenmiş ve uygulamış biriyim. Aday adaylarının bazılarına destek vermem zaten söz konusu dahi olamaz. Hiç kimse için aracı olmam. Düşüncelerimi sorarlarsa söylerim. Bu konuda yol yöntem bilen biriyim. Elbette bizim sık Ankara'ya gitmemizden bazı aday adaylarına destek vermemiz yorumları çıkabilir. Ama bunlar ucuz numaralar. Ben bu ucuz numaraların içinde de olmam aracısı da" diyerek de sözlerini tamamlıyor.

***********************

Şeffaf olan: sadece oy atılan sandıklar...


Eskiden partilerde ki aday belirleme yöntemi "Gizli oy açık tasnif" yöntemiyle yapılırdı.
Herkes oyunu gizli atar, sonrasında atılan oylar herkesin görüp izleyebileceği şekilde açıkça tasnif edilir ve sonuç açıklanırdı.
Sonra...
"Stalin modeli" diye adlandırılan bir model peyda oldu.
Bu model "Açık oy gizli tasnif"i içeriyordu.
Anavatan ve çoğunlukla da Doğru Yol Partisi dönemlerinde sıkça yaşıyorduk "Stalin Modeli" olan bu aday belirleme yöntemini.
Seçim yeri olarak "Hatçılar" kahvehanesi ilan edilir, ama söz konusu seçim "Atçılar" kahvesinde yapılırdı.
Ortaya bir Bisküvi kutusu konulup, üzeri denilir. Kahvehaneyi tutturanlar gelip oyunu kullanır. Daha sonra Parti yöneticileri "Oyları partide sayacağız" diyerek, oyların kullanıldığı Bisküvi kutusunu arabalarına koyup, giderlerdi.
Parti binasına gidilinceye kadar da, o Bisküvi kutusu içinde ki oylar takla attırılır ve sonuç olarak da Kahvehanede birinci olan isim, parti binasında sonuncu ilan ediliverirdi.
Geçtiğimiz hafta sonu AK Partinin yaptığı Temayül yoklaması ister istemez eski yaşadıklarımızı getirdi aklımıza.
AK Parti temayüle iyi hazırlanmış.
Camdan şeffaf oy kutuları koymuş salona!
Herkes, oylarını büyük bir şeffaflık içinde bu camdan kutulara atmış!
Sonra da...
Genel Merkezden gelen yönetici o şeffaf kutularda ki oyları bir çuvala doldurup, üzerini mühürledikten sonra, tıpkı eskiden Bisküvi kutusunu alıp "Partide sayacağız" diye götürenler gibi götürmüş Ankara'ya.
Temayülde en çok oy kime çıktı bilmiyoruz.
Oylar yolda takla attı mı? Onu da bilmiyoruz.
Bildiğimiz tek bir şey var, o da Oy kullanılan kutuların son derece şeffaf olduğu...
Gerisi mi?
O'nu ne siz sorun ne de biz söyleyelim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi