
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Mercan'ın istifasının verdiği mesajlar...
Murat Mercan İki dönem Milletvekilliğinin ardından üçüncü dönem için aday oldu.
AK Parti, Milletvekili listesine koymadı Mercan'ı.
Ama unutmadı da.
Ne de olsa partinin kurucuları arasında yer alan bir isimdi.
Enerji Bakanlığında Bakan Yardımcılığı görevine getirildi.
Uzunca bir süre bu görevi yaptı Murat Mercan.
Önceki güne kadar.
Sürpriz bir istifa ile ayrıldı Bakan Yardımcılığı görevinden.
Ayrılırken de gerekçe olarak şu sözleri söyledi:
-"Allah hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil mi? Allah'ın hükmü tecelli etti ve Bakan Yardımcılığı görevini bıraktım. Görev yaptığım süre içinde bana güvenen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız'a çok teşekkür ederim. Hayatımın her döneminde bana her zaman destek olmuş olan, güvenen ve hocalık yapmış olan Sayın Abdullah Gül'e ne kadar teşekkür etsem azdır"
AK Partide artık yerleşmiş bir gelenek var.
Hiç kimse öyle doğrudan görevinden alınmıyor.
Görevi bırakması istenenlere bu resmen tebliğ ediliyor ve "istifa et" deniyor.
Bu tebliği alan da gidip istifasını veriyor.
Murat Mercan siyasette eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e en yakın isimlerin başında gelen bir kişi.
Zaten, istifa sonrası yaptığı kısa açıklamada eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e özellikle teşekkür etmesi bunu gösteriyor.
Ne yalan söyleyelim!
Murat Mercan'ın Enerji Bakan yardımcılığı görevinden ayrılması bizde çeşitli düşüncelerin doğmasına neden oldu.
Birincisi: Murat Mercan sanki kendi isteğiyle değil de,aldığı bir tebligat üzerine görevinden istifa etti.
İkincisi ise: Ahmet Davutoğlu Başbakanlığındaki yeni hükümet ilk iş olarak, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yakın isimlerin tasfiyesine başladı.
Belki de...
Abdullah Gül ve ekibi, senaryo olarak konuşulan fakat özellikle son gelişmelerin ışığında siyasette yeni bir yolu deneyecek olmanın ilk mesajını Mercan'ın görevinden ayrılmasıyla verdi.
Sonuç olarak...
Mercan'ın istifası üzerine söylenecek, konuşulacak çok şey var.
Tek emin olduğumuz konu ise, Murat Mercan'ın Bakan yardımcılığı görevinden kendi isteği ve kararı ile ayrılmadığı.
Ya Davutoğlu yönetiminden bir haber aldı istifa etmesi için...
Ya da...
Çok değer verdiği eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den...
........
Demokratik olmayan bir süreçten demokrasi çıkmaz ki!
Sürecin sonunda kimsenin "Ben haksızlığa uğradım" deme hakkı yok
Partiler adaylarını iki yöntem ile belirler.
Biri önseçim yöntemidir ki, en demokratik yöntemdir bu.
Zira...
Aday için tüm parti üyelerinin katıldığı bir seçim yapılır ve yapılan seçim hakim gözetiminde olduğu için de, kimsenin itiraz etme hakkı yoktur.
Önseçim ile belirlenen ismin adaylığına parti genel merkezi dahi müdahalede bulunamaz.
Diğeri ise; Merkez yoklaması yöntemidir.
Bu, tamamen "Genel Merkez belirleyecektir" anlamı taşır.
Genel merkez ister anket yapar, ister temayül yoklaması bilinmez.
Bazen hiçbir şey yapmayıp, masa başında karar verilir adayın kim olacağına.
Bazen de, birilerinin istediği isim aday ilan edilir.
Bu anlattıklarımızın tümü "Merkez yoklaması" adı altında yapılan aday belirleme yöntemidir.
Bu yöntem uygulanarak belirlenen aday isimleri hep tartışma konusu olmuştur.
Çünkü...
Bu yöntem ile belirlenen adaylar, genelde partililerin isteğini yansıtmayan isimler olur.
Her ki yöntem de partilerin tüzüklerinde yer aldığı için, her iki aday belirleme yöntemi de yasaldır.
Sadece...
Önseçim yöntemi daha demokratik, merkez yoklaması yöntemi ise parti içi demokrasiden tamamen yoksun bir yöntemdir.
Önümüzde Milletvekili Genel seçimleri var.
Partilerin tamamı Eskişehir'de adaylarını "merkez yoklaması yöntemi" ile belirleyecek.
Sonuç olarak...
Bu sürecin sonunda aday olamayanların bağırıp çağırma hakkı yok.
Hele hele...
-"haksızlığa uğradım" deme hakkı hiç yok...
Zira...
Demokratik olmayan bir yöntemin uygulandığı bir sürecin sonucunda demokrasinin çıktığı nerede görülmüş ki?
.......
Pişmiş Toprağın gelişi
Bu yıl 8 ncisi yapıldı Uluslararası Pişmiş Toprak Sempozyumunum.
Bu güne kadar yapılanların tümünde bulunduk.
8 ncisinin açılış töreni hepsinden farklıydı.
Dahası.
Hepsinden kalabalıktı.
Daha öncekilerde öğrenci yoğunluğunu hissederdiniz, bu defa yoğun halk vardı açılış töreninde.
Tören alanını ve çevresini gezdik tören boyunca.
Çevresindeki lokantalar ve cafeler, Pişmiş Toprak Sempozyumu açılışı için gelen, tören devam ederken biraz soluklanıp birşeyler içmek için oturanlarla doluydu.
Devamında...
Bu güne kadar yapılan konselerin şüphesiz en dolu olanıydı Eda-Metin Özülkü konseri.
Sonuç olarak...
Pişmiş Toprak Sempozyumu artık rüştünü tam anlamıyla ispatladı.
Eskişehir halkının sahiplendiği bir konuma ulaştı.