
Gazi Özdemir
MÜMİN ÇOK AZ, MAKBUL KİŞİ İSE ÇOK ÇOK AZ - 2
Son 3 haftadır, sadece "Allah'ın tekliğine iman ettim ve Müslüman'ım" demenin yetmeyeceğini, Müslüman olmayı içselleştirmek için Allah'ın tekliği yanında mutlaka diğer 4 gaybe iman etme ile de pekiştirilmesi şartını belirtmiş ve iman etmenin önemi konusunda örnek ayetlere değinmiştim. Çünkü 5 gaybın hepsine içtenlikle iman etmeyen, sadece ve sözde Müslüman sayılmakta, ancak iman ettikten sonra gerçek Müslüman sayılmaktadır.
Kur'an, Müslüman olan ile İman edeni ayırdığı gibi, Ahzab-35 nci ayet ile Müslüman ile Mümin oluşu da ayırmaktadır "Ahzab-35. 35. Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, sizlerden de Müslüman erkekler ve kadınlar, Mümin erkekler ve kadınlar, sabırlı erkekler ve kadınlar, sözlerine sadık olan erkekler ve kadınlar, güçlüklere sabreden erkekler ve kadınlar, Allah'ın rızasını gözeten erkekler ve kadınlar, yardımsever erkekler ve kadınlar, oruç tutan ve kendini olumsuzluklardan uzak tutabilen erkekler ve kadınlar, iffetlerini koruyan er-kekler ve kadınlar, şirk-ortak koşmadan sadece Allah'ı ön planda tutup anan erkekler ve kadınlar var ya, işte Allah onların da hepsine bağışlanma ve karşılık olarak büyük bir ödül hazırlamıştır".
Mümin olanla ilgili açıklamalara başlıca Taha-75, İsra-9, Enbiya-94, Müminun-1, Bakara-285, Enfal-2-4, Hucurat-15, Tahrim-5 ve Teğabun-13 ncü ayetlerde rastlıyoruz "Taha-75. Buna karşılık, Rablerinin huzuruna, olumlu ameller gerçekleştirmiş mümin olarak gelecek olanlar ise, en yüksek ödülleri, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri-ni hak edecekler ve orada sürelerce kalacaklardır. İşte, Allah'ı içtenlikle ananların sonu bu olacaktır. İsra-9. Ey insanlar! Hiç kuşkusuz bu Kur'an, dileyenleri en doğru yola /hidayete yönlendirir. Salih ameller /Allah ile yapılan anlaşmaya sadakat, muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu ameller gerçekleştiren ve beş gaybe (Allah'a, ahrete, meleklere, peygamberlere ve vahiy kitaplarına) iman eden müminleri karşılık olmak üzere büyük bir ödülle sevindireceği müjdesini verir". Buradan anlıyoruz ki, Mümin oluş, içten iman etme yanında, salih ameller diye tanımlanan "Kur'an'da bildirilen ve 400 kadar ve her biri birer ibadet olan muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu ameller" olmaktadır. Ki bu olumlu amelleri gerçekleştiren, böylece içten imanlı gerçek Müslüman ve Mümin olabilmektedir.
Bakara-58 nci ayette, sadece salih ameller gerçekleştirenlere "Salih Amelleriyle Güzel davrananlar" denmekte ve bunlara "Muhsin" deyimi kullanılmaktadır "Bakara-58. Yine size; 'Şu şehre girin. Orada bol bol yiyin ve özgürce yaşayın. Ancak şehre girerken de kimseye zarar vermeden girin ve Allah'tan af dileyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Çünkü Biz, salih amelleriyle güzel davrananlara /muhsinlere daha fazlasını veririz' demiştik".
Kur'an'da İman ediş ile Muhsinlik demek olan "Salih Ameller gerçekleştirme" ayrı, fakat her ikisi birlikte, birbirlerini tamamlayacak şekilde "Amenu ve 'amelus salihati" şeklinde yer almaktadırlar. Bu şekilde ifade ilk olarak 13 ncü iniş sırasındaki Asr-3 ncü ayette yer almıştır "Asr-3. İllelleziyne amenu ve 'amilus salihati vetevassav bil hakkı ve tevassav bissabr.. /3. Ancak içtenlikle iman edip, salih /muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu ameller gerçekleştirenler ve birbirlerine Kur'an ile bildirilen gerçekleri tavsiye edenler, güçlüklere karşı sabretmeyi önerenler, Allah ile yapılan anlaşmaya sadakat demek olan doğru yoldadırlar. Onlar hüsrana uğramazlar". Aynı kullanım, ayrıca Buruc-11, Fatır-7-10, Meryem-60, Şuara-227, Hud-23, Nahl-97, Secde-19, Ankebud-9, Bakara-277 ve Maide-69 ncu ayetlerde de yapılmıştır. Çünkü iman ettim demenin, sadece 5 gaybe inanmak ve bunlara inandım demekle eksik kalacağı ve mutlaka salih ameller diye tanımlanan Kur'an'daki muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu amellerle pekiştirilmesi gerektiğini, hem bu birlikte kullanımdan, hem de Bakara-277 nci ayetten anlıyoruz "Bakara-277. İman edip salih ameller /Kur'an'daki muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu ameller gerçekleştirenlerin, salâtı ikame edenlerin /salâta kalkanların /uygulayanların ve elde ettikleri imkânlarından zekât /vergi olarak verip toplumu faydalandıranların Rableri tarafından belirlenmiş ödülleri vardır. Onlar için bir korku ve bir üzüntü olmayacaktır". Yine imanı pekiştirip içselleştirecek olan bu muhkem-kesin hükümlerin, iman etmenin pratik uygulamaları olduğu Fatır-10 ve Meryem-60 ncı ayetlerle açıklanmıştır "Fatır-10. Şunu da bilin ki, her kim onur ve şeref istiyorsa, bunlar tamamen Allah'a aittir. Allah için kullandığı içten ve güzel sözler, olumlu amellerle birlikte olunca kişiyi daha da makbul kılar. Allah için kötü- ve uygunsuz sözler söyleyenler ve planlayanlar ise, şiddetli bir azaba uğratılacaklar ve ne planlamışlarsa hepsi başarısızlıkla sonuçlanacaktır. Meryem-60. Ancak hatalarını fark edince tevbe edip iman edenler ve imanlarını olumlu ameller gerçekleştirerek pekiştirenler hariç. Bunlar, en ufak bir haksızlığa uğratılmadan Cennete gireceklerdir".
Konuyu toparlayacak olursak, Müslüman oluş, iman ediş ile pekiştirilmekte ve Gerçek Müslümanlığa ulaşılmaktadır. İman ediş, salih ameller /muhkem-kesin hükümlere uygun olumlu ameller gerçekleştirmekle, diğer bir ifade ile Muhsin olunmakla pekiştirilmekte ve Müminliğe erişilebilmektedir. Sonuç olarak gerçek Müslüman olma, içten İman etme ve Mümin olma üçlü aşama sonucunda Makbul Kişi veya diğer bir tanımlama ile Kâmil insan /Arınmış İnsan aşamasına varılmayı sağlamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında şu cümleyi rahatça söyleyebiliriz diye düşünüyorum: "MÜSLÜMAN ÇOK, İMAN EDEN AZ, MÜMİN ÇOK AZ, KMİL İNSAN İSE ÇOK ÇOK AZ".
NOT: Ayrıntılı bilgi ve ayetlerle ilgili güncel yorumları Anladığım ve Güncel Yorumladığım Tefsirli "SON DAVET KUR'AN"da bulabilirsiniz.