
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Mümkünse doğrudan 2018'e girelim...
Patlayan bombaların aldığı canlar...
Teröre kurban giden gencecik insanlar...
Darbe ile yaşanan o büyük travma.
Cinsel taciz ve tecavüze uğrayan çocuklar.
Cinsel taciz ve tecavüze uğrayan, cinayete kurban giden kadınlar.
Akıl almaz ihmallerin yol açtığı ölümler.
Sınır ötesi girilen savaşlar.
Ekonominin içine düşmüş olduğu o kötü durum.
İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk...
2016 yılında "kötü" adına ne varsa yaşadı bu ülke.
Koskoca bir yıl kan, acı, gözyaşı, korku ve endişenin haricinde yüzü gülmedi bu ülke insanının.
Yılın son gününün son dakikalarında tek bir dileği vardı insanların:
"Sevgi, barış, güzellik, mutluluk ve huzur"
Sağlık ve para'nın önüne koydu bu dileğini pek çok kişi.
Zira...
Sevginin olmadığı, güzelliğin yerini acı ve gözyaşına bıraktığı, mutluluğun yerini umutsuzluğun aldığı ve huzurun yerine korku ve endişenin kapladığı bir yılı kapatıyordu milyonlarca insan.
Dileklerin hiçbiri tutmadı iyi mi?
Tam da "O kâbus dolu yıl nihayet gitti" diye sevinilirken geldi korkunç haber.
Yaptıkları sadece yeni yılı eğlenerek karşılamak olan insanlar, yeni yılın ilk saatlerinde resmen katledildi.
Yıl bir şekilde değişti ama acı, gözyaşı ve korku yeni yılın ilk saatlerinde de değişmedi.
Aslına bakarsanız...
İstanbul'da bulunan eğlence yerine yapılan bu alçakça saldırı, sadece orada eğlenen insanlara yapılmadı.
Bu haince saldırı, tek isteği ve beklentisi huzurlu bir yaşam olan ülke halkına yapıldı.
Kısacası...
Türkiye'nin umutlarına yapıldı o hain saldırı.
2016'da yaşadığı olaylar yüzünden geçirdiği travmayı atlatmak isteyen bu halk, yılın ilk saatlerinde daha büyük bir travma ile karşılaştı.
Aslında bu gün yani yeni yılın ilk gününde, milli piyango rakamlarını konuşuyor olmalıydık...
Ama ne yazıktır ki, o hain saldırıda yitip giden canlarımızın rakamlarını konuşuyoruz.
Aslında bugün gazetelerde piyango listeleri olacaktı...
Ama ne yazıktır ki,o hain saldırıda yitip giden canların listeleri var gazetelerde.
Aslında bu gün yani yeni yılın ilk gününde, yeni yılın ilk doğan bebeklerini konuşuyor olmalıydık...
Ama gelin görün ki, yeni yılın ilk teröre kurban giden ölümlerini konuşuyoruz.
Keşke mümkün olsa da, doğrudan 2018'e girebilsek...
Zira...
2016 kan, acı, gözyaşı, korku ve endişe ile geçti.
2017 ise, yine kan, acı, gözyaşı, korku ve endişe ile başladı...
.....
Birileri üşenmemiş etrafa kartvizit saçmış...
Eskişehir'de İslami düşünceyi temel aldığı anlaşılan bir dernek, yılbaşı gecesine özel kartvizitler bastırmış.
Öylesine çok sayıda bastırmış ki bu kartvizitleri, yollara adeta saçmış.
Zira...
Yılbaşı gecesi doktorlar Caddesi boyunca yerlerde bu kartvizitlerden bol miktarda vardı.
Kartvizitlerin üzerinde de "İçki haramdır bil istedim" ve "Müslüman Noel kutlamaz" gibi ibareler yer alıyordu.
Yukarıda da söyledik.
İlk bakışta balık restaurantı zannettiğiniz bir isim taşıyan dernek üşenmemiş, binlerce kartvizit bastırmış.
Bastırdığı bu kartvizitleri de etrafa adeta saçmış.
Bu kadar masrafa niye girmiş?
Buna ne gerek duymuş?
En önemlisi de buna bu işi yapması için kim izin vermiş, ya da bu işi izinsiz mi yapmış bilemiyoruz.
Bildiğimiz...
Yılbaşı gecesi Doktorlar Caddesi ve çevresinin bu kartvizitlerle dolu olduğuydu...
Doğrusu...
Çevre kirliliği açısından da hiç hoş bir görüntü değildi...
.....
Emniyet teşekkürü de
takdiri de hak etti doğrusu...
Yılbaşı gecesi öyle bir gece ki, teröre, provokasyona, alkolle gelebilecek rezaletlere, hırsızlığa, yankesiciliğe, kavgalara, yani...
Aklınıza gelebilecek her türlü olumsuz olaylara açık bir gece...
Eğer sözünü ettiğimiz bu gece Eskişehir'de olaysız ve olumsuzluklardan uzak bir biçimde yaşanabildiyse, bunda kesinlikle Eskişehir Emniyet müdürlüğü tarafından alınan güvenlik önlemlerinin büyük payı var.
Eski yılın yeni yılı karşıladığı saatlerde biz de insanların yoğun bir şekilde bulunduğu Adalar ve Bağlar caddesi civarındaydık.
Emniyet müdürlüğü tarafından alınan tüm tedbirlere gözlerimizle şahit olduk.
Emniyetin resmi görevlilerinin yanı sıra sivil ekiplerinin olayları engelleme adına insanlar arasında nasıl dolaştığını fark ettik.
En küçük bir çıkıntılık karşısında, diğer insanlara hissettirmeden nasıl müdahale ettiklerini gözlerimizle gördük.
Kısacası...
İnsanlar eğlensin diye Emniyet müdürlüğü personelinin belki de sabah saatlerine kadar ve o soğukta nasıl görev yaptıklarına şahit olduk.
Ne diyelim?
Yeni yıla biz eğlenerek, onlar ise çalışarak girdi belki ama...
Bizin güven içinde eğlenebilmemizi de onların fedakârca çalışmaları sağladı.
.....
Biraz da gülmek lazm
Adam, bir doktora gidip son zamanlarda gözlerinin dışarıya fırladığını ve kulaklarının uğuldadığını söyleyerek yardım istedi. Doktor, adamı muayene ettikten sonra ciddi bir eda ile başını sallayıp: "Bademciklerinizin alınması gerekiyor!" dedi. Adam bademciklerini aldırdı; fakat bunun bir faydası olmayınca, başka bir doktora gitti.
Bu doktor ise adama bütün dişlerini çektirmesini söyledi. Adamcağız dişlerini toptan çektirdi. Ama ne gözlerinin patlaklığı geçti ne de kulaklarının uğultusu dindi.
Adam üçüncü bir doktora görünmeye karar verdi. Bu doktor, adama altı aylık ömrü kaldığını söyleyince adam çok üzüldü.
Madem yakında ölecekti, bari o zamanda kadar krallar gibi yaşamalıydı. Gıcır gıcır son model bir araba aldı, üniformalı bir şoför tuttu; şehrin en iyi otellerindeki bir daireye yerleşti. En lüks terziye 20 tane kostüm diktirdi. Hatta gömleklerini bile ısmarladı.
Gömlekçi, "Kol 16, yaka 34" diye ölçülerini alırken, adam, "Yaka 33 diye" düzeltti.
Gömlekçi tekrar ölçüp "34" diye ısrar edince adam "Ama ben hep 33 yaka giyerim" dedi. Bunun üzerine gömlekçi omuz silkip:
"Siz bilirsiniz!" dedi. "Ama be sizi uyarıyorum, 33 yaka giymeye devam ederseniz gözleriniz patlar, kulaklarınız da uğuldar!"