
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
MUTABBISLAR!
Genel seçimler, bu yıl erken mi, yoksa zamanında mı yapılacak belli değil ama siyasette yaşananlar, aklıselim her insanı rahatsız edecek boyutta. Delege olarak, kendini gören insanlar, ortaya çıkmaya, ulu-orta konuşmaya, adaylara da dalkavukçuluk yapmaya başladı. Dikkat ediyoruz. Mutabbıslar,(dalkavukçular) her şart ve zeminde, adayların yanından ayrılamadığı gibi, kerameti de kendilerinde görüyorlar. Adeta tek seçici gibi hareket ediyorlar, hatta adayları bile belirliyorlar. Büyük beklentiler içindeler. Örtülü olarak gönüllerinde, ya kendilerine, ya da yakınlarına makam- mevki bekliyorlar. Daha da ileri giderek, görevde olan bürokratları, vaatleri ile umutlandırıyorlar.
Aslında Türkiye'de, her iktidar değişikliğinde, bürokrat atamaları hep gündemde oldu. Veya parti yandaşları ve politikacıların, eş dost; akraba ve dava arkadaşları ve görev yapan bürokratlar, bir bekleme dönemine girer. Birileri bulunduğu makamı koruma, diğerleri ise atanma telaşına düşer. Fatura ise ülkeye ve kurum/kuruluşlara çıkartılır. Siyasi iradenin, bürokrat atamalarından, Eskişehir'de her dönem nasibini aldı. Siyasi iktidarın atadığı bürokrat, iktidarın verdiği güçle, görevini yasa ve yönetmeliklere göre değil de ekseriyetle, istediği şekilde gerçekleştirdi. Görevden alınan da, moral çöküntüsü içinde görevinde, ya başarılı olamadı; ya da yapması gerekenleri bilerek aksattı. Kuruma da güvensizlik hakim oldu. Kurum/kuruluşlar da, varolan huzur da ortadan kalktı. Öte yandan, kişi/kişilerin, bazı makamlarda gözü vardır. Ancak kariyeri veya yönetmeliklere göre, bu makamlara gelmesi mümkün değildir. İlk seçimde, iktidar alternatifi bir partiden aday olur. Sıra önemli değildir. Aday olduğu parti iktidar olmuştur ama millet ona yetki vermemiştir. Ama Partinin, güvenini kazanmıştır. Seçilememekle, emeline de erişmiştir. Partisi, bunun bedelini ödemek zorundadır. Vakit geçirmeden yıllardır, hedeflediği makama atanması için müracaatta bulunur veya eşdeğer bir makama atanmasını ister. İktidar partisi de mağduriyetini önlemek için, isteğini yerine getirir. Aday böylece yıllardır, özlemini çektiği makama da kavuşmuş olur.
Diğer taraftan, bazı kişi/kişiler doğası gereği azla yetinmez, hep çoğu ister veya gözü yükseklerdedir. Koşar adımlarla da muktedir olmaya yönelir. Çünkü muktedir olmak, onlara göre, müthiş bir ayrıcalık kazandırır. Bu güce erişmenin tek yolu da, siyasi iradeye dalkavukluk yapmaktır. Devlet memurudur ama açık ve net olarak siyasi iradenin yanındadır. Çünkü siyasi irade iktidar olursa, arzu ettiği makamlara gelecektir. Hatta bu yüzden soruşturma bile geçirir ama o bildiğini okumaya devam eder. Bilir ki her soruşturma onu, siyasi irade yanın da daha da güçlendirir. Sonun da dalkavukluk yaptığı siyasi irade, iktidar olur; o da politik güç sayesinde, istediği makama oturarak, güce kavuşur ama hem devlette hem de siyaset de yozlaşma da başlamıştır. Aslına devlette görevli böyle kişi/kişilerin, siyasetle uğraşması, mevcut yasalara göre suçtur. Ancak siyasi irade bunu görmezlikten gelir. Devletin temeline dinamit konduğunun da farkında olmaz. Farkında olsa da üstünde durmaz Çünkü dava arkadaşı olarak tanımlanır. Bu tablo, Türk toplumu ve devlet açısında kötü bir örnektir. Ancak diğer devlet memurlarını da özendirici bir uygulamadır. Bu yüzden de sayıları giderek artar. Ortada da ne yasa kalır ne de yönetmelik. Bu yanlışlıkları yapan kişi/kişiler, bazı kesimlerce uyarılır. Ancak iktidarın verdiği güçle, bunları görmezlikten gelirler. Yönetim, bu insanların elinde başkalarına karşı bir baskı aracına dönüşür. Sonuçta da kurumda, "huzursuzluk" başlar, verim de düşer. Gerçek dostları kendilerini uyarır ama çevresindeki dalkavukçu insanlar, bu insanları etkisiz hale getirir.
Türk insanı, özellikle de devlete görevli insanlar, artık gerçekleri görmelidir. Dalkavukçuluk, bir yozlaşma sürecidir. Bir kısır döngüdür de. Siyaseti, devleti ve politikacıyı da yozlaştıran bunlardır
Aslına tarihin her döneminde olduğu gibi, çok partili dönemde de mutabbıslar hep oldular. Görevlerini, çok iyi icra ettikleri için de, hep gözde olmayı becermişlerdir. Var olmaya da devam edeceklerdir. Ancak bu kişi/kişilerin, ne devlete ve millete, ne de siyasi partilere yararı yoktur. Ayrıca kişilikli ve vicdan sahibi kişi/kişiler, asla MUTABBIS (dalkavukçu) olmazlar.