
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
MÜZELER TARİHİN AYNASIDIR
Çağımızda, müzecilik anlayışındaki köklü değişimler, Türk müzeciliğini de etkilemiş, ülkemizde, modern anlayışa uygun müzeler, oluşturulmaya başlanmıştır. Dünyanın gelişmiş, ülkelerinde, müze çeşitliliği söz konusu olurken, ülkemizde ağırlıklı olarak "ARKEOLOJİK" ve "ETNOGRAFİK" nitelikte, eserler ve sikkelerin sergilendiği, müzeler bulunmaktadır.
Müzeler, tarihi ve kültürel mirasımız açısından, önemli kuruluşlardır. Ayrıca müzeler, toplumların bilim ve sanat ürünleri ile yer altı ve yer üstü zenginliklerini sergilemek, hem dünü ve günümüzü, hem de geleceği aydınlatmak, bireylerin geçmişi, daha iyi tanımalarını sağlamak amacıyla, oluşturulmuş kurumlardır.
Müzeler, kendi koleksiyonlarını, sürekli topluma sunarken, geçici sergiler ile de farklı kültürleri tanıtmış olurlar. Bu durum, insanın, kendi toplumunu tanımasını sağladığı gibi, toplumların, birbirlerini tanımalarına ve kültürlerin birbirlerine yakınlaşmalarına ön ayak olurlar. Ayrıca toplumlar, geçmişi ile gurur duyarlar.
Ülkemiz, müzecilik açısından zengin imkânlara sahiptir. Yalnız Anadolu'da, yer alan uygarlıkların, bir büyük Osmanlı İmparatorluğu'nun kalıntılarının bile, tüm dünyanın ilgisini ve hayranlığını çekmeye yetecek, bir kültürel birikimine, sahip olmasına rağmen, müze sayımız yeterli değildir.
Nitekim istatistiklere göre, Türkiye'de, bugün 400 bin kişiye bir müze düşerken, gelişmiş ülkelerde, ortalama 43 bin kişiye, bir müze düşüyor. Bu oran Kanada'da 23 bin kişiye bir müze, Avusturya'da ise 14 bin kişiye, bir müze düşüyor.
Türkiye, dünyada, arkeoloji çalışmalarına 19. yüzyıl içinde başlayan ender ülkelerden biri olmasına ve Türk arkeolojisinin arkasında, uzun bir geçmişi ve köklü bir geleneği olmasına rağmen, bu alanda da gelişmiş ülkeleri gerisindedir. Ancak son yıllarda ülkemizde de modern müzeler gerçekleştiriliyor. Bu müzelerden biri Eskişehir' de gerçekleştirilen ETİ Arkeoloji Müzesi' dir.
Eskişehir ETİ Arkeoloji Müzesi, Türkiye'de özel sektör desteği ile hayata geçirilen ilk müze olma özelliğini taşıyor. Müze bünyesinde Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini kapsayan yaklaşık 22.500 eser bulunuyor. Bu eserlerin sadece 2.000'i sergilenmektedir.
Öte yandan ülkemiz, bugün müzecilik alanında yetişmiş kadroları, deneyimi ve bilimsel düzeyi ile küçümsenmeyecek seviyededir. Hatta bu alanda, Batı ülkeleri ile rekabet edecek durumdadır. Müzecilikte, çok başarılı yöneticilerimiz de var. Bu insanlarımızdan biri de, Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi Müdürlüğüne atanan, Sayın Asuman ARSLAN' dır.
Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürü Sayın ARSLAN' ı, "Bütün Yönleriyle Sivrihisar" kitabının, yazarı Sayın Orhan KESKİN' le birlikte, ziyaret ettik. Görüşmede, Sivrihisar' ın, kültürel ve tarihi mirası ve Nasreddin Hoca ve kızı Fatma' nın, türbeleri ve Sivrihisar' a, kurulması düşünülen, "KİLİM MÜZESİ" ni de görüştük.
Sayın ARSLAN, Bakanlıklar, kamu kurum ve Kuruluşları, gerçek ve tüzel kişilerle, vakıflar, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun, doğrultusunda Bakanlıkdan izin alarak, her türlü, kültür varlığını içeren, müzeler kurabileceğini söyledi.
Görüşmede, Sayın ARSLAN'ın, kültürel ve tarihi mirasımız ve müzecilik alandaki konulara ve bu alandaki mevzuata hâkimiyeti ile dikkat çekti. Özellikle de Türk müzeciliğin, dünya, kültür tarihine yaptığı katkı ve ülkemizin, dış tanıtımı açısından, büyük olanaklara sahip, Türk arkeolojisi, hakkındaki düşünceleri örnek teşkil edecek niteliktedir.
Sayın ARSLAN, kaçak kazılarla, ciddi şekilde mücadele ediyor. Çünkü Anadolu'daki tarihi eserlere, en büyük zararı, kaçak kazı yapanların veriyor, Ülkemize ait, pek çok tarihi eserimiz, dünyadaki, birçok müzede yer alıyor.
Eti Arkeoloji Müzesini, her ziyarette, Sayın ARSLAN, müzecilik ve müzeciliğin sorunlarını, çeşitli yönleriyle ele aldı. Müzelerin, bölgenin ekonomisine katkıda bulunurken, çeşitli kurslar ve etkilikler düzenleyip, istihdam yaratarak, ve kültür turizmini teşvik ederek, nasıl fark yarattığını vurguladı. Müzelerle ilgili, olası sorunlar ve çözümleri üzerinde durdu.
Sayın ARSLAN' a göre, bir milletin, tarihi eserlerine ve geçmişine, sahip çıkması ve yaşatması, onları koruması ve geleceğe güvenle adım atması demektir. Bir milletim yaşayışı başından geçmiş olan olumlu, ya da olumsuz olaylar, o milletin , bıraktığı, tarihi eserlerde kodlanmış ve gizlenmiştir. O nedenle de atalarımızdan kalan, eserlere sahip çıkarak, aslında kendimize, sahip çıkmış oluyoruz.
Eskişehir Arkeoloji Müzesi, zengin koleksiyonlarından, birine sahiptir. Sayın ARSLAN ve ekibi, bu zengin koleksiyonu korumak, yenilerini kazandırmak ve kaçak kazıları önlemek için, kısıklı imkânlarla, yaşadıklarını ve yaşananları, sorgulayarak ve bunlardan ders çıkartarak, görevlerini başarıyla sürdürüyorlar. Kutluyoruz...