1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Nabi Avcı nasıl bir siyasetçi olacağının mesajını aslında fıkralarıyla söylemişti...

Nabi Avcı 2011 seçimlerinde, Eskişehir'den ilk kez aday gösterildiğinde iki fıkra anlatmıştı.
Seçim çalışmaları esnasında anlattığı bu iki fıkra aslında kendisiyle ilgili verdiği mesajlar içeriyordu.
Avcı'nın anlattığı ilk fıkra'nın başlığı "Yuha Baba"ydı.
-Zamanın birinde "Yuha Baba" isimli bir şahıs varmış. Bu şahsa "Yuha baba" denilmesinin nedeni, her ölenin arkasından Yuh çekmesiymiş.
Günün birinde Yuha Baba ölmüş.
Cemaat "Bu her cenazenin arkasından Yuh çekerdi. Biz de ona çekelim" diyerek, hep birlikte başlamışlar Yuh çekmeye.
O sırada tabutun kapağını kaldıran Yuha Baba;
-"Eğer ben de öncekiler gibi gidiyorsam bana da yuh olsun" demiş ve kapatmış kapağı...
Nabi Avcı'nın anlattığı bu fıkradan; "Ne kadar zorlarsanız zorlayın, ben o kıyasladığınız siyasetçiler gibi olamam" mesajı verdiğini çıkartmıştık.
Gelelim Avcı'nın anlattığı ikinci fıkraya;
Camide namaz kılacak adamın yanına gelir başka bir adam. Şöyle bir göz ucuyla bakar ki, gelen adamın üstü başı perişan, saç baş dağınık.
-"Bu da nereden çıktı şimdi" diye düşünürken, bir yandan da gelen adamın nasıl namaz kılacağını takip etmeye başlar.
O perişan vaziyette ki adam başlar namazını kılmaya. Kusursuz da tamamlar namazı.
Namaz sonrası adam, perişan vaziyette ki yanında namaz kılana dönüp;
-"Seni izledim. Çok güzel namaz kıldın. Ne yalan söyleyeyim, ilk geldiğinde senin böyle kusursuz bir namaz kılacağını düşünmemiştim" deyince...
Perişan vaziyette ki adam bizimkine dönüp;
-"Sen bir de beni abdestli namaz kılarken gör" der.
Bu fıkradan da Nabi Avcı'nın;
-"Bana siyasetçi olamayacağım söyleniyor ama, siz beni bir de seçimden sonra görün" mesajını verdiğini anlamıştık.
Seçimler yapıldı, Nabi Avcı Eskişehir'den Milletvekili oldu.
Sonrasında...
Önce Milli Eğitim komisyon başkanı sonrasında da Milli Eğitim bakanı oldu.
2015 seçimlerinde yine Eskişehir adayıydı Nabi Avcı.
Yine Milletvekili, ardından Milli Eğitim Bakanı, sonrasında da Kültür ve Turizm Bakanı oldu.
Bu 5 yıllık süreç içinde Nabi Avcı anlattığı iki fıkrada verdiği ya da bizim anladığımız mesajlar gibi klasik siyasetçi olmadığını zaman zaman yaptığı açıklamalarla gösterdi.
Örneğin:
-Gezi parkı olaylarını "Bu olaylar, iktidar olarak ne kadar başarılı ve becerikli olduğumuzun bir göstergesi. Muhalefetin senelerce uğraşsa da başaramayacağı bir şeyi, 5 günde başardık ve normal koşullarda bir araya gelmesi düşünülemeyecek olan birbirinden çok farklı kesimleri grupları fraksiyonları toz duman içerisinde bir birleriyle buluşturduk" diye yorumlaması...
-Cumhuriyet gazetesi mensuplarının tutuklanmalarıyla ilgili olarak da "Tutuksuz yargılanmalarında sakınca olmayan herkesin tutuksuz yargılanması hukukun temel ilkelerine uygundur" demesi en dikkat çekici açıklamalarıydı.
Zira...
Nabi Avcı'nın her iki konuda da yapmış olduğu açıklamalar, partisinin içinden yapılmış "ilk aykırı açıklamalar" olarak yorumlandı.
.....
Her defasında aynı uyarılar...
-Her yurttaşın telefonuna cevap verin.
-Ben beni arayan her vatandaşın telefonuna dönüyorum. Siz dönmüyorsunuz. Olacak şey değil.
-Halkın arasında olacağız. Bir de özel yaşantımıza özen göstereceğiz. Topluma örnek olacağız.
-Meyhaneye gitmeyin demiyorum, gidin ama sık gitmeyin.
-Gidecekseniz de hepiniz bari aynı meyhaneye gitmeyin.
Bu sözler, CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimizseçim öncesi CHP'li Milletvekillerine yapmış olduğu uyarılardı.
HHH

-Meyhanelerde vakit geçiren il başkanı görmek istemiyorum.
-sokakta, kahvede her yerde halkla buluşun.
-Parti yöneticileri, cami cemaatiyle kucaklaşın.
-Parti binalarından artık kafalarınızı çıkarma vakti geldi.
Bu sözler de, yine geçtiğimiz seçim öncesi CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin parti il başkanlarına uyarıları niteliğindeydi.

HHH

-Sabahları kalkacaksınız. Gerekirse bir sabahçı kahvesine gideceksiniz.
-Gerekirse gidip bir lokantada çorba içeceksiniz. Bir taksi durağına gidip onları dinleyeceksiniz.
-Toplumun her kesimine kulak kabartacaksınız.
-Makamlarınıza oturun diye belediye başkanı seçilmediniz. Halkın arasında gezin onların sesini dinleyin diye belediye başkan seçildiniz.
- Elbette ki makamlarınıza oturacaksınız ve o makamın hakkını vereceksimiz. Ama o makam oturma makamı değil, hizmet makamıdır. Hizmeti vatandaşın ayağına götüreceksiniz.
Bu sözler de, yine bir seçim öncesinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Eskişehir'de yapılan toplantıda CHP'li Belediye Başkanlarına yaptığı uyarılarıydı.
HHH

-TeşkilatlarCHP'ye oy çıkmayan mahallelerde daha fazla çalışma yürütmesi lazım.
-En büyük zaafımız bunu yapmıyoruz.
-Akşam meyhanelere gidiyoruz, açıyoruz rakıları, mezeler geliyor, başlıyoruz genel başkandan, öbür taraftan il başkanı... Ülkeyi kurtarıyoruz, kafalar çok iyi, eve gidiyoruz, kafayı vurup yatıp sabah bir şey yok.
-Elbette içki içilir ama Türkiye'nin geleceğini de düşünmemiz lazım"
Bu sözler de, geçtiğimiz günlerde il başkanları toplantısında konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu'na ait.
Gördüğünüz üzere:
Göreve geldiğinden bu yana kendi partisinin Milletvekilleri, İl başkanları ve belediye Başkanlarını sürekli aynı konularda uyarıyor Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu.
Demek ki bir bildiği var ki, AK Partinin eline koz verme pahasına, kendi partisinin seçilmişleri ile ilgili sürekli aynı uyarıları yapıp, aynı konularda uyarıda bulunuyor.
Ne diyelim?
Demek ki, parti içini iyi tahlil etmiş.
Demek ki...
Milletvekilleri, İl başkanları ve Belediye Başkanları ya bir kerede anlamıyor söylenenleri ki, birkaç kez aynı uyarıları tekrarlamak durumunda kalıyor...

Ya da...
Söyledikleri bir kulaktan girip, diğer kulaktan çıkıyor olmalı ve sıkıntı devam ediyor olmalı ki, Kılıçdaroğlu bıkıp usanmadan kendi partililerini aynı konularda uyarmak zorunda hissediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi