
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Nabi Avcı'ya "Kızılinler projesi ellerinden öper"
Uzun süren araştırmaların ardından, yapılan sondajlar nedeniyle sıcak su kaynağı bulunan Kızılinler bölgesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Termal Turizm Bölgesi" ilan edildi.
Ardından...
Tepebaşı Belediyesi, bakanlıktan aldığı yetki ile bu bölgeye bir planlama yaptı.
Belediye'nin yapmış olduğu planlama bakanlık tarafından onaylandı.
Yetki bakanlıkta olduğu için, tahsis aşamasında, bölgede bulunan 3 adet kamu taşınmazının tahsis duyurusu resmi gazetede yayınlandı.
Kısacası...
Uzun yıllar süren süreç kapsamında, termal suyun sondaj ile bulunmasından itibaren çıkılan yolda, 1 milyon metrekareden fazla arazinin turizm amaçlı yatırım yapılmak üzere yerli ve yabancı girişimcilere tahsis edilmesi noktasına gelindi.
İşte tam da bu sırada, Eskişehir milletvekili Nabi Avcı yeni oluşan kabinede Kültür ve Turizm Bakanlığı görevine geldi.
Yani...
Eskişehir'in şu aşamada bir Kültür ve Turizm bakanı oldu.
Eskişehir için büyük önem taşıyan Kızılinler projesinin hayata geçirilmesi, elbette hazırlanacak projelerle birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı...
Kültür ve Turizm Bakanlığında artık bir Eskişehirli bakan var.
Dolayısıyla...
Yeni Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'ya yeni görevi ile ilgili söylenebilecek ilk şey "Kızılinler projesi ellerinizden öper" olmalı diye düşünüyoruz...
Zira...
Kızılinler projelerinin hayata geçme aşamasına gelmesiyle, Nabi Avcı'nın Kültür ve Turizm Bakanı olması iyi denk geldi...
Not- Şimdi bu yazıyı okursa Nabi Avcı "Yahu 3. Üniversite ile ilgili çalışmaları tamamlayıp meclise sunduğumuz gün şimdi de Kızılinler çıkarttılar" diye düşünebilir.
Ne yapalım yani?
Biz mi dedik "git bakan ol" diye?
Madem bakan oldu, kendi seçim bölgesinin isteklerini de bir şekilde karşılayacak.
Öyle değil mi?
Şaka bir yana, Bakan Avcı'nın böyle düşüneceğini zannetmiyoruz...
Kızılinler konusunda da ne gerekiyorsa yapacağından kuşku duymuyoruz...
....
Enteresan bir durum...
Halil Ünal, kendi yaptığı delege ile kongreyi kaybetmiş, Eskişehirspor başkanlığından düşmüştü.
Bir daha kulübün başına gelmesi adeta imkânsızdı.
Tek şansı, Mesut Hoşcan'ın işleri tam anlamıyla batırmasıydı.
HHH
Mesut Hoşcan, Halil Ünal'ı, hem de onun yaptığı delegeler ile devirdi.
Uzun süre kulübün başında kalacak gibi görünüyordu.
Kulübün başından gitmesi, işleri tam anlamıyla batırması ile ancak mümkün olabilirdi.
HHH
Mesut Hoşcan işleri batırmaya başladı.
Yapılan kongrede Halil Ünal'ın adaylık için tek şartı "Mesut aday olmayacak" şartıydı.
Aslında başkanlığı bırakma noktasına gelen Mesut Hoşcan'ın da bırakmak için tek şartı "Halil aday olmayacak" şartı oldu.
HHH
Halil Ünal baktı ki, aday olması halinde Mesut Hoşcan da aday olacak, vazgeçti...
Mesut Hoşcan baktı ki, aday olmaması halinde kulüp Halil Ünal'a kalacak, aday olmak durumunda kaldı.
Eskişehirspor iki kişi arasında adeta pinpon topu gibi gitti geldi.
HHH
Eskişehirspor sonunda düştü.
Mesut Hoşcan, ne olursa olsun kulübü Halil Ünal'a bırakmak istemiyordu ama, takımı düşürerek takımı Halil Ünal'a teslim etmenin adeta yolunu açtı.
Halil Ünal bir daha kulübün başına geçemeyecek gibi görünüyordu ama, Mesut Hoşcan'ın kulübü düşürmesiyle başkanlık ümidi doğdu.
Sonuç olarak...
Eskişehirspor'da, hiç başkanlıktan gitmeyecek gibi olan Mesut Hoşcan'a gitme...
Eskişehirspor'a bir daha hiç gelemeyecek gibi olan Halil Ünal'a gelme ihtimali doğdu...
Diğer bir değişle...
Mesut Hoşcan takımı düşürerek, hiç istemediği bir ismin başkan olabilme şansını kendi elleriyle yarattı.
Halil Ünal ise, kendisini başkanlıktan eden ve sonrasında takımı düşüren isim sayesinde yeniden başkan olabilme ihtimalini yakaladı.
.....
Hakkımı bağıra bağıra istiyorum
Mustafa Kemal Avcı aradı...
Kendisi emekli.
2002 yılında çıkan yasa ile 1999 yılı öncesi emekli olanlara Milli gelirden pay verilmiş.
Ancak...
2000,2001 ve 2002 yıllarında emekli olan, içinde kendisinin de bulunduğu yaklaşık 450 bin emeklinin, milli gelirden pay almaları bir türlü gerçekleşmemiş.
Bunun büyük bir haksızlık olduğunu söylüyor Mustafa Kemal Avcı.
Emekliler arasında ayrımcılık yapıldığını söyleyip "Ötekileştirildik" diyor.
32 sene çalıştığını, 99'da emekli olup milli gelirden pay alan emekliye oranla on kat daha fazla prim ödediğini belirtip "Ben mağdurum, benim gibi 450 bin kişi de mağdur. Hakkımı bağıra bağıra istiyorum" diyerek tamamlıyor sözlerini.
Mustafa Kemal Avcı, kendisinin de içinde bulunduğu emeklilerin bu mağduriyetini söylemediği yer kalmamış.
Bugüne kadar bir ses çıkmamış ama o kararlı.
Sonuna kadar uğraşacağını söylüyor.
Mağduriyet giderilene kadar da işin peşini bırakmayacağını sözlerine ekliyor.