4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

NANKÖRLÜK OLMAK

Gördüğü iyiliğin, kadrini bilmeyen, kendisine yapılan iyiliği veya eline geçen nimeti inkâr eden, sahip olduğu maddi ve manevi imkânlara sağlayanlara, karşı nankörce davranan insanlar, her dönem vardı. Bugünde var.
Türkiye'de, son yıllarda, nankörlükle ilgili ilginç olduğu kadar dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. Sanal aydınlar ve bazı siyasiler, geçmişi adeta yargılıyor. Kurtuluş Savaşı veren ve cumhuriyeti kuran atalarımız, eleştirilirken, hainler, nerdeyse kahraman ilan ediliyor. Dış ve iç şer odakların, değirmenine de su taşıyorlar. Nitekim TBMM Genel kurulunda, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan,
"" Kemalist diktatörlüğün bir huyu var; öldürüyor, asıyor, işkence kuruyor ve ondan sonra da 'İngiliz ajanı' diyor... Şeyh Said için yapılanları söylüyordunuz. Bu memlekette mağdur ve mazlumlara hiçbir şekilde hakarete izin vermeyeceğiz. Ne Şeyh Said ne de İskilipli Atıf Hoca hakkında. Gönüllüyseniz bir komisyon kuralım, İstiklal Mahkemesi zabıtlarına bakalım." sözleri ile adeta kin kustu.
Oysa İskilipli Mehmed Atıf Hoca, Milli Mücadele'ye ve Atatürk'e kesin olarak karşı olan bir insandı. İngiliz ajanı olduğu için de 1926'da asılmıştı. O gün yaşanları bilmeden, ahkam kesmek, kimseye yarar getirmediği gibi, toplumda kutuplaşmayı artırır.
Dersim isyanı için de eski TBMM Başkanı Cindoruk, Atatürk'ün Başbakanı Celâl Bayar'ın kendisine,""Cumhuriyet, bir tek Tunceli dışında bütün ülkede egemendi. Polis, jandarma oraya giremiyor, vergi alamıyordu. Bunu aşmak için çok uyarı yaptık, kanunlar çıkardık ama olmadı. Atatürk sonunda bize 'vurun' dedi vurduk. Güç kullanarak Cumhuriyet topraklarına Tunceli'yi kattık.." dediğini söyledi.
1937 Dersim İsyanı'ndan önce, Suriye Sınırı'ndan Türkiye'ye kimlikleri belirlenemeyen, dört Ermeni Komitacı girmiştir. Bunlar Dersim bölgesine girerek faaliyetlerde bulunmuşlar ve hemen arkasından da isyan patlak vermiştir.
1937'de, isyan için, Suriye'deki Fransız gizli teşkilatından, Seyit Rıza'ya talimat getirmiş, Dersim olaylarına büyük ölçüde karışmıştır. İngiltere'nin, Türkiye'deki Büyükelçilik görevlileri ise 1937 Tunceli İsyanı'nı yakından takip ederek, gelişmeleri İngiltere Dışişleri yetkililerine sürekli olarak rapor etmişlerdir. Ayrıca 43 Kürt isyanının tamamının arkasında, "İNGİLİZ" istihbarat örgütleri vardı. Hülasa Batı ülkeleri, her dönem, bazı KÜRT ve EMENİLERİ, Türklere karşı, TAŞERON olarak kullandı
BDP Diyarbakır Milletvekili Altan'a, CHP ve MHP tepki gösterirken, AKP seyirci kaldı. Bu duruma, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Bakın, görüyor musunuz? AKP ile BDP' in işbirlikçilerini burada görün" diyerek tepki gösterdi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Milli Kurtuluş Savaşımıza bile dil uzatılma cüretkârlığını gördük. Siz kimsiniz? Yedi düveli, işbirlikçileri, mandacıları geldi, doğu, batı, kuzey, güneyiyle hepsini tarihin karanlığına gömdük. Gerekirse yine gömeriz, herkes haddini bilsin.. "sözleri ile de halkın sesi oldu.
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce," PKK kontenjanından milletvekili olacaksın, geleceksin Atatürk'ün Meclisinde hakaret edeceksin. Kimsin Sen? Burada Cumhuriyet düşmanlarının işbirliği mi olacak? Atatürk bu Meclisi kurmasaydı, siz milletvekili mi olurdunuz? İngilizlerin gölgesinde sığır çobanı olurduk hepimiz" ifadeleri ile de BDP Diyarbakır Milletvekili Altan'a hak ettiği cevabı verdi.
Aslında bu tür gelişmeleri yadırgamamak lazımdır. Son yıllarda, bazı sanal aydınlar ve siyasiler tarafından, "DERSİM İSYANI"," İSTİKLALAL MAHKEMLERİ" ve " MENEMEN OLAYI" gündeme getirilerek, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet ve Ulus Devletle hesaplaşılıyor. Oysa o günün şartlarını bilmeden, geçmişi eleştirmek, ne eleştirenlere, ne de Türk toplumuna yarar getirir. Bilakis ülkede zıtlaşmayı ve kutuplaşmayı artırır.
İKTİDARIN VE MUHALEFETİN GÖREVİ, ATALARIMIZI ELEŞTİRMEK DEĞİLDİR. ATALARIMIZIN YANLIŞLARINDAN İBRET, DOĞRULARINDAN ÖRNEK ALARAK, İCRAAT SERGİLEMEK VE GELECEĞE HAZIRLANMAKTIR.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti, 7 düvele ve her türlü zorluğa rağmen kurulmuştur. Türk halkı, cumhuriyete ve bugün sahip olduğu maddi ve manevi her imkânlara da, ATATÜRK, arkadaşları ve şehitlerimiz sayesinde sahip olmuştur. Gerçek bu iken, bazı sana aydınların ve siyasilerin, ATATÜRK' ü, eleştirmesi, KFİR-İ NİMET (NANKÖRLÜK) değil de nedir?
Geçmişteki atalarımız eleştirmek, insafsızlıktır, cahilliktir, her şeyden önce atalarımıza ve aziz hatıralarına karşı saygısızlıktır. Sanal aydınlar ve siyasiler onlara saldırdıkça, bizler onlara sahip çıkacağız. Çünkü onlar, bu milletin gönlünde apayrı bir yere sahiptir ve hep öyle de kalacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi