1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanlar!

Bazı kişiler:
-Başkalarının eleştirilerine gelemezler.
-Karşısındakileri kendi istekleri ve amaçları için kullanmayı severler.
-Güç ve sevgide doyumsuz, kendilerini eşi bulunmaz biri olarak görme özellikleri vardır.
-Kimseyle empati kuramazlar.
-Karşısındakilerden onay ve ilgi beklerler.
-Beklentileri karşılanmadığında benlik saygıları sarsılır, kırgınlık ve çökkünlük yaşarlar.
-Kendilerine ilgi göstermeyen, saygı duymayan herkesi küçümserler.
- Hayallerini abartmaya, kendilerini haklı çıkartmaya, başkalarını kandırmaya çabalarlar.
-Umutsuzluğa kapılmadan, tüm gerçekleri saptırırlar.
-Başkalarına imrenir, rahatlarından ödün vermezler.
-Başkalarını kıskanır, kendilerini beğenirler.
-Bu kişilik bozukluğunun teşhisi oldukça zordur.
-Bu kişiler yaşları ilerledikçe, güzellikleri ve güçleri kayboldukça oldukça zorlanırlar.
-Olumsuzluklar karşısında öfkelenir, intikam duygusu beslerler.
-Yaşamlarına yapılan eleştirilerde umursamaz hal alırlar.
-Yapılan eleştirileri değersiz görürler.
-İnsanları kullanmayı severler.
İşte bu belirtiler kişilik bozukluğunu gösterir ve bu özelliklere sahip kişilerin yakalandığı hastalığa da NARSİS denir.
Narsistik kişilik bozukluğu tanısı koymak aslında çok da basittir.
Kendisinin çok önemli olduğunu düşünen kişiler
Sürekli olarak sınırsız güzellik, zeka, güç veya kusursuz sevgi üzerine kafa yoran kişiler
Her zaman beğenilmek isteyen kişiler
Kendinin eşi bulunmaz biri olduğunu düşünen kişiler
Kendinin kayırılacak biri olduğunu düşünen ve hak kazandığını zanneden kişiler
Başkalarını kendi çıkarları için kullanan kişiler
Başka insanların duygularını anlamada isteksiz kalan, empati yapamayan kişiler
Başkalarını kıskanan ya da başkalarının onu kıskandığını düşünen insanlar
Kendini beğenmiş ve küstah bir kişiliğe sahip olan kişiler
Yukarıdaki kriterlerin en az beş tanesinin bir arada olması halinde, biz bu insanla ilgili "Narsistik kişilik bozukluğuna sahip" diyebiliriz.
Sonuç olarak...
Her birimiz, çevremizde, bizi ülke genelinde ve yerelde yönetenler de başta olmak üzere çok sayıda narsis insanla yaşıyoruz.
Zaten bu yazıyı okurken bile her birinizin aklına en az 5-6 ismin geldiğini hissediyor gibiyiz.
Biz bu yazıyı, biri ya da birileri için yazmadık elbette.
Ancak...
Yazdığımız bu yazıyı okuyanların, bu yazıyı birilerine yamayacağını da da biliyoruz.
Zira...
Yönetenlerden komşulara, akrabalardan arkadaşlara kadar her bir yanımız maalesef narsistik kişilik bozukluğuna sahip insanlarla dolu.
Ve biz tüm bu insanların varlığına resmen sabrediyoruz...
......

Gaye Usluer'in
söyledikleri doğruysa...

" Geçtiğimiz Ağustos ayında Türk Hava Yolları, Brüksel- Eskişehir seferleri ile ilgili bir promosyon yaparak uçuş bilet fiyatlarında indirim gerçekleştiriyor. Bu indirim üzerinden de 6 bine yakın bilet satılmış. Ancak Emirdağlı vatandaşlarımızın dediğine göre satılan bu biletler bazı firmalar tarafından toplu şekilde alınıp, vatandaşlara daha yüksek bir fiyattan satılmış. Bunun üzerine Türk Hava Yolları, 30 Ekim itibari ile uçuşları kaldırdık açıklamasını yapmış. Ancak bu insanların elinde biletler olduğu için THY tarafından vatandaşlara, dilerseniz sizin paralarınızı iade edelim, dilerseniz de seferlerinizi o biletler üzerinden Brüksel İstanbul, Brüksel Ankara olarak yapabilirsiniz, ama Eskişehir seferi olmayacak denilmiş. Oysa vatandaşlar biletlerini Brüksel-Eskişehir için aldıklarını, bu uygulama nedeniyle mağdur olduklarını belirtmişler."
Bu sözler CHP milletvekili Gaye Usluer'e ait.
Eskişehir-Brüksel arası yapılan uçak seferleriyle ilgili olarak Ulaştırma Bakanı "Yaz aylarında seferler yeniden başlayacak" derken.
AK parti il başkanı Dündar Ünlü "Eskişehir-Brüksel arası uçak seferleri kaldırılmadı ki" diye açıklama yaparken...
Gaye Usluer, Brüksel seferleriyle ilgili "Skandal" niteliği taşıyacak bir durumun yaşandığını ortaya attı.
Eğer bu doğruysa, yani mesele Gaye Usluer'in söylediği gibiyse, bu durum uçak seferlerinin kaldırılması kadar büyük bir skandal içeriyor...
.....

Ceza cezadır


Kentte yaşamak kolay sayılmayacak bir meziyet.
Öncelikle, kentte yaşamanın bedelini göğüslemek hatta ödemek gerekiyor.
Dahası...
Kentte yaşamanın bazı kuralları var.
Bu kurallara uyulduğunda, yaşam daha da kolay oluyor.
Uyulmadığında ise...
Yaşam olabildiğince zorlaşıyor.
Kalabalık kentlerin en büyük sorunlardan biri de şüphesiz Trafik.
Buna bağlantılı olarak da Ulaşım.
Trafik kurallarına uyulduğunda, her ne kadar alt yapı eksik de olsa, belli bir düzen içinde akıp gidiyor trafik.
Ancak...
Kurallar ihlal edildikçe, alt yapı olsa da karmaşa ortaya çıkıyor.
Kentlerde, kurallara uymayanlara çeşitli yaptırımlar getirilmiş.
Bunların başında da cezalar var.
Bazı insanlar, cezaların caydırıcı olmadığını söyler.
Aslına bakarsanız, cezaların caydırıcı olmadığını düşünmüyoruz.
Zira, trafikte öylesine kural ihlali yapanlar var ki...
Bu insanlara olabildiğince ceza verilmesinden yanayız.
Adam, kırmızı yanmasına rağmen "Ne olacak geçeyim" diyor. Geçiyor da. Onun kırmızı ışığa rağmen geçmesi, trafiği anında kilitliyor. Kuralı göz göre göre ihlal eden kişi, diğer sürücülerin hakkını da ihlal ettiği umurunda bile olmuyor.
Bir başkası, kırmızı ışıkta gelip, yaya geçidi üzerinde duruyor. Sanki her yer ona aitmiş gibi...
Yolda giderken, arkanızda sürekli selektör yakanlar, durup dururken acı acı korna çalanlar, yol kenarındaki suyu yayaların üzerine sıçratanlar...
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Anlayacağınız, bunları yapmaktan bir türlü vazgeçmeyenlere, yapılacak en güzel şey, cezadır.
Varsın ceza caydırıcı olmasın...
Hiç olmazsa...
Hata yapan ve yaptığı hatayı her defasında tekrarlamayı adet haline getirenlerin...
Cepleri de canları da şöyle bir yansın...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Orkestra gecelik programına başlarken şef, sanatçıyı yanına çağırdı:
- Dinle! Bu gece yine April in Paris'le başlayacağız. İlk iki mezuru iki nota geriden izleyeceksin, sonraki sekiz mezurda nedeni anlaşılmaz bir hızla 6 nota öne geçeceksin.Orkestra seni yakalamaya çalışırken sen birden allegroya geçip son iki mezurda şarkı sözlerini yutarak ''Na ,na,naa'' falan diyerek parçayı bitireceksin!. Tamam mı?
Sanatçı:
- Durun bir dakika!! diyerek itiraz etti ve:
- Prova yapmadan böyle bir şeyi beceremem ki!!
Şef gayet sakin:
- Neden? İki haftadır her gece inatla pekâlâ beceriyorsun ya!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi