(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK

NASIL GELDİYSENİZ ÖYLE GİDERSİNİZ...


Ne yapalım şimdi?
Zamanın gerisine koşup, bugünleri mi haber verelim?
Kulübün bu noktalara gelmesinde pay sahibi olanların utanma duygusunun olmadığını mı anlatalım?
Eskişehirspor tarihin en ezik ve en beceriksiz adamlarını bizler eleştirirken, günlük sonuçlara tav olan medyadakilerin kulübü çağ atlattığını ve yetmezmiş gibi tribündeki belli kesimin buna çığlık çığlığa alkış tuttuğunu mu hatırlatalım?
Eskişehir'de yalan hayallerin müşterisi boldur mu diyelim?
Yoksa medyada çıkarları için yanlışları doğru gibi pazarlayanları teşhir mi edelim?
Bunların artık bu saatten sonra anlamı yok...
Eskişehirspor'u dört yanı yanlışlıklarla dolu bir kulüp haline getirenlerin günahları şimdi sapır sapır dökülüyor...
***
Onca uyarı ve eleştiriye rağmen...
Huylarını terk etmeyen inatçı bir başkan!
Başkalarının düşüncesine saygı duymayan...
Göz boyama seanslarında ki yakalarına tav olan.
Şakşakçılığı dost sanan...
Şeytanlardan aldığı akılla, Eskişehirspor'a bozgunlar yaşatmak arasında, faili meçhul olmayan bir suçlu duruyor şimdi karşımızda.
O'nun adı Mesut Hoşcan...
7 haftalık tablonun bir bedeli olacaksa.
Hoşcan-Skibbe el ele!
Medyatik avukatlarıyla şimdi yemeğe!
***
Diyorum ki; o koltuğa oturduğundan bu yana Hoşcan'ın yanlışlarına arka çıkanlar şimdi öne çıksın. Görelim o yiğitleri...
Bu kadar çok bilenin olduğu bir şehirde. Futbolumuz neden alt liglerde oynadığımız yıllarda ki gibi zarif ve adil değildir?
Her şey ortada...
Para, çıkar, riya...
Seçim öncesi ve sonrası Hoşcan'ı destekleyip şimdi sadece tabelaya göre eleştiri yapanlara ve Eskişehirspor'un geleceğini düşünmeyerek zamanında gerçekleri perdeleyenlere şimdi bir sorum var. Geleceğin futbol yazarlarına neyi örnek göstereceksiniz? Popüler yavşaklığın her şeye bedel olduğunu mu?
***
Daha önce de belirttim.
O koltuğa oturan, kulüp kendisinin zannediyor.
Dilediğini kulağından tutup atıyor, dilediğine kulüpte görev veriyor...
Ancak Eskişehirspor tarihinde hiçbir başkan bu duruma düşmedi. En büyük eleştiriyi yaptığımız ve yerden yere vurduğumuz Halil Ünal dahi kulübün sportif geleceğine böylesine bir darbe indirmemişti.
***
Sayın başkanımız Hoşcan çıkarcı ve yalaka adamlardan akıl alacak kadar bilgili! Gaza gelme konusunda rakipsiz!
İki sezondur, yalan hayallere ve rivayetlere kurban edilen bir takım yaratıldıysa.
Bunun tek sebebi kendisi ve yönetimidir...
***
En büyük gerçek şu ki;
Seçim öncelerinde dönen dolapları bilenler Hoşcan döneminde ihya oldu da, suya sabuna dokunmayan ve sadece işine odaklananlar heba oldu.
Vali Hanefi Demirkol tesislerinin dili olsa da, alt yapıdan üst yapıya kadar olanları bir anlatsa...
Duvarlar bile çatlardı utancından...
Ama bir kez daha gördük ki ilahi adalet her zaman tecelli ediyor.
Alma garibin ahını çıkar aheste aheste...
Ve nasıl geldiysen, öyle gidersin...
KULÜBÜN GELECEĞİNİ ÇALDILAR
Sezon başında sırf parasında indirim yaptı diye gönderilmeyen Skibbe bu takımın geleceğini kararttı...
Şimdi güneşi bulacak yürekli adam aranıyor.
Zaten daha önce para için ülkesine kaçan bir adamın Eskişehirspor'un başına getirilerek ödüllendirilmesinin anlamı neydi?
Sayın Hoşcan'ın şartlarına uymasından başka...
Bu yüzden Skibbe'nin kaybedilen maçlarda ki yas tutma oranını da merak ediyorum.
***
Alman hocadan bundan sonra ne bekleyebiliriz ki!
Yenilgiyi kabul eden centilmenlik mi?
Yoksa tek kuruş almadan gitmeyi kabul etmesini mi?
Soruyorum; bu takımda "geberttiği" futbol anlayışının dökümünü yaptığımız zaman, bizlere karşı duranlar şimdi niye Skibbe'nin saflarında duramıyorlar?
İşin en acı ve utanç verici yanı nedir biliyor musunuz?
Eskişehirspor-Beşiltaş maçının uzatma dakikalarında Engin'in vurduğu top gol olsaydı.
Skibbe hala kişilikli bir teknik adam olarak tartışılamayacaktı.
Duruma bakınca komedi gibi ama...
Aslında drama.
Bunun adı yöneticilik felci...
***
Merak etmeyin Skibbe'nin giderken götüreceği sadece Eskişehir enkazı değil.
Harcanan koskoca bir yılı ve küme düşerse belki de geleceği...
Üstelik insanları salak yerine koyma metoduyla...
Yalnız tek suçlu Skibbe değil!
Ertuğrul Sağlam da bu yıkımın başlatan mimardı. İki teknik adamın isteğine göre yapılan transferler yüzünden Eskişehirspor'un kaç yıllık bir yıkıma mahkum olduğunu gelecek yıllarda daha iyi anlayacaksınız.
Çünkü nnlar sadece günü kurtarmak istediler.
Gelecek vermek değil.
SUÇ ORTAKLARI
Bütün hesaplar ortada.
Eskişehirspor Hoşcan ile haddinden fazla kayıp verdi.
Daha çok değil, 3 sezon önce Avrupa'da Marsilya gibi bir takımla ön eleme oynayan Eskişehirspor'u sadece kaprisleriyle yolundan döndüren başkandır Mesut Hoşcan.
***
Zaten tribünlerin tepkisi aslında kimi gösteriyor? Hoşcan'ı...
Rakamlar neyi gösteriyor?
Bir bozgunu...
Bir gerçeği üstüne basa basa defalarca işaret etmeliyim. Eskişehirspor'un bu noktalara geleceğini zamanında söylemeyenler de, bu suçun ortaklarıdır.
Hiçbiri "dur" demedi bu gidişe.
Göz yumdular üstelik.
***
Birçok futbolcu kişisel kaprislerle imha edildi. Eskişehirspor'da gençleştirme adı altında garip bir küçülme operasyonu başlatıldı. Mesut Hoşcan teknik adamlara el açtı, el birliğiyle Eskişehirspor'un icabına baktılar.
Arada mamayı götürenler götürdü.
Son olarak Diego bile gönderildi.
Yıllık 600 bin euro karşılığında Pinto gibi son 2 sezonu boş olan bir adama 3 yıllık kontrat imzalatıldı.
Öncesinde garip transferler silsilesi.
Ne olduğu belirsiz adamlara bu forma verildi...
Formanın canı çıktı da transferleri yapan adamların gıgı çıkmadı.
Gereğinden fazla alış-verişin sonu yetersiz bakiye!
Şimdi ise icralar kulübü sarmış.
En acı taraf başkanın imzası dahi yerlerde...
***
Hoşcan şunu bilseydi keşke;
Büyüklüğü harekete geçiren düşüncedir, para değil. Eskişehirspor'u, şehir insanıyla bütünleştiren gerçeğin adı "yürek işçiliğidir." Zamanında Anadolu'da devrim yapmış ve alın teriyle damıtılmış zaferlerin ismidir Eskişehirspor.
Böylesine bir kulüp küçülmeyi her anlamda reddeder...
Hele ki büyüklük ve dik duruş O kulübün doğasında varsa...
***
Bu kulübü futbol denilen bu oyunda küme düşürebilirsiniz.
Ama adını kimsenin düşürmeye gücü yetmez...
Ama Eskişehirspor taraftarı da takımını bu hale getirenleri hiçbir zaman hafızasından silmez...
TARAFTAR YİNE SAHİP ÇIKMALI
Eskişehirspor'u dik tutan kudret, onu temsil eden taraftarların duruşunda saklıdır.
Yarım asırlık aşka sahip çıkanların duruşunda.
Anadolu'da birçok takıma verilmiş Siyah-Kırmızılı renklerin ayaklanması bu şehirde çok kez bütünleştirici olmuştur.
O yüzden bu konuda özel bir notum var. "Taraftarın duruşu, sahada oynayanların duruşundan daha değerlidir"
Çünkü sahada ki oynayana nasıl durmasını gösteren tribünde ki enerjidir.
***
Bir gerçek daha var.
Takımını bu kadar seven bir taraftar topluluğunun, kendisini temsil eden yönetimine ve futbolcusuna saygısı da kaçınılmaz bir emirdir.
Mesut Hoşcan'ın yanlışlarına bazen "Sadece Eskişehirspor sevgisiyle bakmak" özellikle bu dönemde içimize atmak zorundayız.
Bazı soruların cevapları bilindiği halde tribündekilere düşen bu takıma el vermektir.
Çünkü giden gider...
Kalan zaten hep bizimdir.
Ve unutulmamalı ki meselenin öznesi, Eskişehirspor'dur. Mesut Hoşcan değil. Unutmayalım ki... Demokratik bir seçimle gelmiştir. Ve bunca yanlışıyla birlikte O'da zamanı geldiğinde gidecektir.
***
Bizim gibi düşünenlerin safları belli. Sapına kadar kişilerin değil, Eskişehirspor menfaatleri...
Bu şehirde bir şeyler değişecekse.
Dört dörtlük bir futbol toplumu olmak için, iki kere ikinin dörtten daha fazla şeyler ettiğini artık bilmek gerekiyor. Renk ve nefret sarhoşu olmak değil! Mantıklı hareket ederek Beşiktaş maçında açık tribünü önünde ki yazan pankarttaki gibi "Ordularla Yenilmez Bir Şehir Var Arkanda" olduğunu göstermeliyiz...
Klasik ama başka Eskişehirspor yok!
Ve bizi bizden başka kurtaracak güçte yok.
Düştüğümüzde şehir olarak düşeceğimiz gerçeğini görüp, 50 yıl geriye gidebileceğimizi de düşünmeliyiz.
İşte bu yüzden bu kulübü içerden yanlış yöneten, dışardan da yiyenlere inat...
Asıl bu kötü günlerinde ki Eskişehirspor için tek yürek olmalıyız...




Önceki ve Sonraki Yazılar
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK Arşivi