
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Ne Bakanlar gördük değil mi şu Eskişehir'de...
Gazeteciliğe ilk başladığımız yıllarda Anavatan Partisi vardı iktidarda.
Ama ne parti?
Seçimlerde kasırga gibi esmiş, oyların büyük bir kısmını silip süpürmüş.
Ardından kabinesini kurmuş ve işe başlamış.
Dört eğilimi içinde bulunduran, toplumun Sol hariç neredeyse her düşüncesini içinde barındırmış bir parti.
İşte o kabine içinde Eskişehir'den de bir isim yer almış.
İsmi; Cemal Büyükbaş.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı.
Eskişehir'den Milletvekili seçilip, ilk kabinede Bakan olmuş.
Öyle bir karşılanmıştı ki dün gibi hatırlıyoruz.
Yerlerde kurban edilen hayvanların kanlarından geçilmez haldeydi.
Makam aracından öyle bir inişi vardı ki, bundan böyle ilelebet ülkenin kaderini belirleyecek 30 kişiden biri olarak görünmüştü gözümüze.
Aslında böyle bir şaşa isteyecek biri değildi.
Ama...
Bakanlığı, ondan daha çok yaşamak ve kullanmak isteyenler doluydu etrafta.
K K K
Siyasi yasaklar kalktı, Demirel'in Genel Başkanlığında ki DYP seçimlerde fırtına gibi esti.
İlk kabinede Eskişehir'e bakan verilmedi.
Ama...
Bakandan daha da önemli bir görev geldi Eskişehir'e.
Eskişehir milletvekili Hüsamettin Cindoruk TBMM Başkanı olmuştu.
Bu Eskişehir için büyük bir onurdu şüphesiz.
İlk kez bir TBMM Başkanı çıkartıyordu şehir.
Öyle bir karşılama yapıldı ki Ankara yolu üzerinde, tarih başkasını yazmazdı.
Yine gençtik ve yine "Bundan sonra ülkenin yönetiminde ilelebet bu isim var olacak" diye düşünmüştük.
Düşünsenize, meclis Başkanıydı gelen.
Cumhurbaşkanından sonra ülkenin en yetkili ismiydi.
Ve binlerce insan onu, milletvekili olduğu Eskişehir'e karşılamak, elini sıkıp tebrik etmek için gelmişti.
Doğrusu, makam mevki hırsı yoktu. Bulunduğu her görevi de içine sindirmiş, o grevleri çok da güzünde büyütecek biri hiç değildi ama...
Etrafındakiler izin vermediler sessiz sedasız gelip gitmesine.
K K K
Yıllar sonra koalisyon hükümeti açıklandı.
DYP nin önemli isimlerinden olan İbrahim Dedelek'in ismi vardı kabinede.
Köy Hizmetlerinden sorumlu Devlet Bakanı olmuştu kendisi.
Hem parti hem Eskişehir için büyük onurdu bu.
Eskişehir sevinçten ayaklandı.
Kabinenin açıklandığı günün ertesinde Eskişehir'e geldi.
Aman ne konvoy?
Bir ucundan diğeri görünmüyor.
Parti binası önünde kurbanlar kesildi, dualar edildi.
Çıkıp balkona konuştu Dedelek...
O konuşurken, nedendir bilinmez hep "Bundan böyle Dedelek hep siyasetin karar vericisi olacak" diye düşünmüştük.
K K K
O güne kadar Eskişehir hep Bakanları çıkartmıştı ama, hiç hazır Bakan'a konmamıştı.
Bu da oldu.
İktidar Partisi Ak parti, seçim öncesinde Milletvekili listesini açıklayınca, Eskişehir birinci sırada Kemal Unakıtan'ı gördü.
Kabinenin Başbakan'dan sonra en kudretli ismiydi Kemal Unakıtan.
Ve Başbakan, bu en kudretli ismi Eskişehir milletvekili yapmıştı.
Eskişehir'den aday gösterildiğinde hala Bakan olan Kemal Unakıtan'ın ilk Eskişehir ziyaretini de dün gibi hatırlarız.
Öyle bir konvoy görmemiştik.
Kendisini karşılamak için gelen binlerce insana yaptığı konuşmayı da hatırlıyoruz.
Kendi kendimize;
-"Bu adam bu kudreti ile parti iktidarda olduğu müddetçe belirleyici olacaktır" diye düşünmüştük.
Çünkü...
İktidar hangi güce sahip ise, o gücün tamamı da Kemal Unakıtan'a aitti.
Zaten Türkiye'nin en önemli 5 isminden biriydi. Hali hazırda da Bakandı.
Ama durur mu buradakiler.
Öyle bir karşılama yaptılar ki, bugüne kadar eşi benzeri olmadı.
K K K
Sonuç olarak, yukarıda saydığımız isimlerin tamamı, aynı şekilde karşılanıp, aynı şekilde itibar gördüler.
Çünkü...
Hepsinin ellerine güç ve kudret verilmişti.
İnsanların etraflarını çevirmesi, uğruna kurbanlar kesilmesi aslında hep sahip oldukları güç ve kudret hatırınaydı.
Bulunduğu görevler ellerinden gitti, var olan güç ve kudret de başkalarına geçti.
Belki, yukarıda saydıklarımızın hiçbiri sevmiyordu şaşaayı ve güç gösterisini.
Ama çevresindekiler hiç durur mu?
Bakanlığı, Bakan olandan daha çok yaşamak, bunu kullanmak isteyenler bırakmıyordu yakalarını.
Kilometrelerce konvoylar, bastığı yolda iki adımda bir kurban kesmeler, vilayet alanında tek sıraya geçmeler falan hep onların işiydi.
Olmayan güdülerini harekete geçirdiler adamların.
Hiç tarzı olmayan huyları edindirdiler adamcağızlara.
Sonuçta ne oldu biliyor musunuz?
Bakanlık geldi geçti, dünün bıçağının her iki tarafı da kesenler ve kendilerine gösterilen aşırı ilgi nedeniyle hep Bakan olarak kalacağını zannedenler, görev bitince unutulup gitti.
Ama...
Her Bakan atananla birlikte o müthiş karşılamaları yapanlar, yollarına kurbanlar kesenler ve ne oluyorsa, Bakan olandan fazla sevindiğini herkesin gözüne sokmak isteyenler, her zaman var oldu...
Bu gidişle var olmaya da devam edecek...
Şimdi durup dururken bunu niye yazdık?
Aslında, Nabi Avcı'nın Bakan olmasının hemen ardından Eskişehir'e geldiğinde yazacaktık ama...
Operasyon girdi araya, yazamadık...
Nasip bu güneymiş
.........
Erdoğan'dan Operasyon ve soruşturma yorumu..
Başbakan Erdoğan'ın Fatih Altaylı'nın programına çıkacağı duyurulanca "Acaba Eskişehir Büyükşehir Belediyesine yapılan operasyon ve sonrasında ki yargı süreci ile ilgili de bir şeyler söyler mi?' diye düşünmüştük.
Nitekim söyledi.
Eskişehir'e özel değildi söyledikleri ama, soruşturma izni verilen Belediyelerin büyük bir bölümünün Ak Partili belediyeler olduğunu ifade etti.
Ardından da...
-"Antalya ve Eskişehir'de başlatılan soruşturmayı yargı başlattı. Ama Ana Muhalefet yapılan operasyonlarla hükümet arasında bağ kurarak kendine güç devşirmek istiyor" dedi.
Son olarak da...
Bu süreçte sıkıntı yoksa bu durumun yargıda nasıl olsa ortaya çıkacağını ifade etti Erdoğan.
Bu arada...
Belediye Başkanı olduğu ve hapse girdiği dönemde 4-5 olan hakkında ki soruşturma sayısının parti kurduğunda nasıl 58'e yükseldiğini de örnek verdi.
Sonuç olarak...
Operasyonlarla ilgili Ak Parti ve CHP aynı düşünmüyor.
Eskişehir halkı da aynı şekilde ikiye bölünmüş durumda.
Başından beri söylüyoruz ya...
Bu her ne kadar hukuki bir süreç olsa da, olay tam anlamıyla siyasetin sınırları içine giriverdi