İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu tarafından yapılan talihsiz açıklamaları geçtiğimiz gün değerlendirmiştim.

Ancak konuşmalarının içerisinde “tırnak içerisinde” kalan ve dikkate alınmayan öyle çok konu var ki…

Nerden tutarsanız tutun savunulacak yanı yok.

Öncelikle aşevi projesini ele almak istiyorum.

İYİ Parti Milletvekili Hatipoğlu açıklamalarının bir bölümünde de aşevi projesinden bahsetmiş ve iki maaşını da aşevi projesine bağlamış.

Birini Çamlıca Mahallesi’ne diğerini de Emek Mahallesi’ne olmak üzere kente iki aşevi projesi kazandıracakmış…

Şu detaylar gözden kaçtı…

Aşevleri fakir ülkelerin göstergeleridir.

Bir ülkede ne kadar çok aşevi varsa o kadar çok yoksul insan topluluğu var demektir.

Üstelik “yoksulluk” karşısında alınacak önlem de aşevleri açarak yani yardım ederek halkın karnını doyurmak, açlık kuyruklarının uzunluğunu büyütmek değil…

Bu bir nevi yoksulluğun büyümesine vesile olur, muhtaç insan topluluklarıyla burjuvazinin amaçlarına hizmet ederiz.

Açlık karşısındaki çözüm istihdam yaratarak, ücretsiz ve bilimsel eğitim yollarını açmaya yönelik öneriler bulmaktır.

Yoksulluk nedir bilmeyen, açın halinden anlamayan, ay sonunu hesaplayamayan iş adamları siyaset yapmamalı!

Çünkü onların yoksulluk karşında önerebilecekleri tek şey aşevleri kurarak, yardım dağıtmak, Victor Hugo’nun da dediği gibi yardım edilmiş yoksullar yaratmak…

Ve yine Victor Hugo’nun da dediği gibi:

Bizler “Yoksulluğun ortadan kaldırılmasını” istiyoruz.

“Yardım edilmiş yoksullar olmak değil…”

Yani kıssadan hisse:

Aş evleri ülkenin gerçeği…

Buna lafım yok…

Belki de Hatipoğlu bu projesiyle iyi bir şeyler yapmaya çalıştı, bu konuda da kendisine ön yargılı olmak istemiyorum.

Diyeceğim o ki…

“Aşevlerini çoğaltmanın değil, aşevlerine muhtaç yoksul insan sayısının azaltmanın yollarını aramalıyız el birliğiyle!”