1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Ne yapalım? Böyleyiz işte!

Eskişehir'de yaşayanların özellikleri ile ilgili yazılar kaleme aldığımızda da zaman zaman bahsettik.
Eskişehirli hava atmaya bayılıyor.
Aldığı son model arabadan tutun da, sık sık değiştirdiği ve her seferinde biraz daha pahalı evinden, İstanbul'da yaptığı yatırımlara kadar mal varlığını konuşmayı çok seviyor.
Giydiği ya da üzerinde taşıdığı markaların amblemini adeta gözüne sokuyor karşısındakilerin.
Genelleme yapmak tabii ki doğru değil ama, böyle bir adeti var Eskişehirlilerin.
Havayı tura'yı çok seviyor.
Yabancı ülkelerde birkaç yıldır gözlenen bir durum varmış...
Ünlü işadamları ve paralı insanlar, iş yemeklerinin dışında çok ünlü mekanlara pek gitmiyormuş.
Daha çok, salaş, kendilerinin tanınmayacağı ve bu sayede rahat edebilecekleri mekanları tercih ediyormuş.
Bu durum son aylarda İstanbul'da da başlamış.
İş ve resmi yemeklerin dışında, eğlenmek için daha sakin ve tanınmayan mekanlar tercih edilmeye başlanmış.
Böylece
"Gören olur" endişesi taşımadan, hareketlerini sınırlamadan, normal vatandaşmış gibi eğlenip, vakit geçirme imkanı bulabiliyormuş.
Böyle bir yöntem Eskişehir'e gelmedi...
Doğrusunu söylemek gerekirse, gelemez de...
Hatta...
Gelse de hiç fark etmez...
Çünkü...
Bu şehirde yaşayan önemli insanlar! Bizzat "Daha çok tanınayım. Herkes beni konuşsun" diye en kalabalık mekan hangisiyse, orayı mesken tutuyor.
Hele bir de garsonlar ismi ile hitap ettiğinde, adeta mest oluyor.
En kötüsü de...
Paranın gücünü, garsonlar nezdinde tanınmak zannediyor...
Yeter ki...
Pahalı bir yer olsun.
Etraftaki masalarda Eskişehir'in diğer zenginleri otursun.
Bir de garson kendisini tanıyıp, isminle hitap ettikten sonra "Ne vereyim abime" dedi mi, bizim zenginin mutluluktan kafası mekânın tavanına üç kere çarpıyor vallahi...
Patlattığı şampanyaların haddi hesabı olmuyor.
Gündüz saatlerinde Bin liralık borcu ödememek ve geciktirmek için bin bir takla atanlar, geceleri ise garsonların ismi ile hitap etmesi sonucu girdikleri psikolojiden kurtulamayıp, görgüsüzce etrafa para saçıyor.
Ne diyelim?
Şehir olarak seviyoruz hava-tura'yı...
.....
Kasıt yok...
Dün bu sütunlarda, Milletvekili Gürsel Tekin'in CHP il binasında yaptığı toplantıdan çekilmiş bir fotoğrafı ve bu fotoğrafta Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'in, adeta bir tabureye oturtulmuş olmasını dile getirmiş ve söz konusu fotoğrafın sosyal medya üzerinde eleştiri konusu olduğunu ifade etmiştik.
CHP il başkanı Sinan Özkar aradı.
Fotoğrafın gerçekten şık olmadığını söyleyip, olayda kesinlikle kasıt olmadığını belirtti.
Sinan Özkar, partide saat mefhumuna özen göstermeye başladıklarını ve bunu bir disiplin meselesi olarak göreceklerini belirterek " O gün toplantının 10.30'da yapılacağını duyurduk. Milletvekilimiz Utku Çakırözer aradı. Toplantıya geleceğini fakat 15 dakika gecikeceğini belirterek "Toplantıyı başlatma takdiri sizin" dedi. "Biz de duyurduğumuz saat olan 10.30 da toplantıyı başlattık. İstanbul milletvekilimiz ile Gençlik kolları Genel başkanımız da sonradan gelip masaya oturdu. O arada boş koltuğa Odunpazarı Kadın kolları başkanımız oturmuş. Ben fark etmedim. En sonra gelen Utku bey de masanın en ucuna, daha kısa bir sandalye üzerine oturdu. Fotoğraf gerçekten şık olmamış. Ancak bunda kesinlikle bir kasıt yok" dedi.
Sinan Özkar, toplantıların ilan edildiği saatte başlaması disiplininin partide yerleşeceğini söyledi.
Bu konuda, özellikle de basından büyük tepki aldıklarını belirterek "İlan ettiğimiz saatte başlatmadığımız toplantılar için terk eden gazeteciler oldu. Onlar da haklı, onlar da program yapıyor. O yüzden bundan böyle CHP de toplantılar ilan edildikleri saatte başlayacak" diyerek tamamladı sözlerini.
.....
Bu nasıl bir yöntemdir?
Tıp Fakültesi Hastanesi'nin Trafosu yanıyor.
Bunun üzerine...
Hastane yönetimi, Poliklinik içindeki tüm odalarda bulunan klimaların çalışmaması gerektiğine karar veriyor.
Doğrudur. Bir süreliğine klimaların çalıştırılmaması, yanan trafoda onarım ve yenilenme çalışması bitinceye kadar klimaların çalışmaması gerekebilir.

Ancak...
Böyle bir durumda yapılacak şey bellidir.
Çıkartırsınız kurum içi bir talimat.
Öğretim üyelerinin odaları dahil polikliniklerde tüm klimaların ikinci bir bildirime kadar kullanılmaması gerektiğini belirtir talimatları kişilere tebliğ edersiniz, olur biter.
Yok bu böyle yapılmamış Tıp Fakültesi Hastanesi'nde.
Bir elektrikçinin eline bir pense verilmiş.
Elektrikçi tüm odaları tek tek dolaşarak, klimaların kablolarını bir bir kesmiş.
Düşünsenize...
Koca Profesörler odasında hasta muayene ediyor ya da hasta yakınları ile görüşüyor.
O sırada kapıyı çalıp içeriye giren bir elektrikçi, odada bulunan klimanın elektrik kablosunu penseyle şak diye kesiyor.
İlkel, komik, gereksiz... Dahası "bu nasıl bir yöntem?" dedirtecek bir uygulamadan başka bir şey değil yapılan...
.....
BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
Florida'da sahilde bir başına dolaşan adam, yerde yarısı kuma gömülmüş bir şişe ...fark eder. Şişeyi alıp açtığında içinden binbir gece masallarından kalma bir cin çıkar ve adama; ' Ey yabancı, ben 3 bin yıldır bu şişenin içinde hapistim. Sen beni serbest bıraktın. Benden bir dilek dile, hemen yerine getireyim ' der.
Adam oturmuş, bir süre düşünmüş ve;
' Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim fakat uçaktan korkarım ve denizde beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap böylece arabayla oraya gidebilirim ' demiş.
Cin gülmüş ve ' Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini ne kadar çelik gerektiğini düşün! Üstelik bu doğanın dengesiyle oynamak anlamına geliyor. Gel sen bu isteğinden vazgeç, başka bir şey dile... ' demiş.
Adam ne yapalım o zaman deyip yeniden düşünmeye başlar. En sonunda; 'Dört kez evlendim ve boşandım. Bütün kadınlar benim duyarsız olduğumu düşünür ve onlarla ilgilenmediğimi söylerlerdi. Bu yüzden kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Kadınlar nelerden hoşlanırlar, nelere gülerler, nelere ağlarlar, davranışlarındaki temel mantık nedir? Bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini anlayamıyorum. Bana kadınları anlama gücü ver...'
Cin; ' Köprü iki şeritli mi olsun, dört şeritli mi? '

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi