1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Neden aday olur? Neden aday olmaz?

Yılmaz Büyükerşen'in Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili cevap arayan iki soru var.
Birincisi:
"CHP Yılmaz Büyükerşen'i gerçekten aday gösterir mi?"
İkincisi ise:
"Yılmaz Büyükerşen CHP aday göstermek istese bile gerçekten aday olmayı ister mi?"
İsterseniz ilk sorudan başlayalım.
Zaten bu ilk soru cevap bulmadan ikincisinin cevabını aramaya gerek de yok.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Yılmaz Büyükerşen'i Cumhurbaşkanı adayı göstere de bilir, göstermeye de bilir.
CHP'nin Büyükerşen'i aday göstermesi için nedenler var.
Örneğin:
Gösterir, çünkü Yılmaz Büyükerşen CHP'nin Belediyecilik anlamında vitrini haline gelmiş bir isim.
Gösterir, çünkü Yılmaz Büyükerşen CHP içinde siyasi yönü çok da belirgin olarak ortaya çıkmayan bir isim.
Gösterir, çünkü Yılmaz Büyükerşen diğer sağ partilerden oy alabilecek bir isim.
Gösterir, çünkü CHP içinde adaylığına karşı çıkan yok.
Bunun yanı sıra...
CHP'nin Yılmaz Büyükerşen'i aday göstermeme nedenleri de var.
Örneğin:
Göstermeye bilir, çünkü Büyükerşen'in tüm ülkede oy kullanılacağı düşünüldüğünde, tanınırlık oranı düşük kalabilir.
Göstermeye bilir, çünkü Büyükerşen aday olup geri dönememesi halinde, CHP Eskişehir'i AK partiye teslim etmiş olur.
Göstermeye bilir, Büyükerşen'in yaşı handikap teşkil edebilir.
Bunlar, CHP'nin Büyükerşen'i Cumhurbaşkanı adayı gösterip göstermemesi için aklımıza gelen nedenler.
Diyelim ki CHP Büyükerşyen'i Cumhurbaşkanı adayı yapmaya karar verdi.
Bu durumda, yukarıda belirttiğimiz üzere ikinci soru cevap bulmak durumunda.
Yani, Büyükerşen'in Cumhurbaşkanı adaylığını kabul edip etmeyeceği sorusu gündeme geliyor.
Büyükerşen'in, Cumhurbaşkanı adaylığını kabul etmesi için birçok neden var.
Örneğin:
Kabul edebilir, çünkü Cumhurbaşkanı adayı olmayı her ne kadar açıkça ilan etmese de istiyor.
Kabul edebilir, çünkü böyle bir fırsat, muhtemelen bir daha gelmeyecek.
Kabul edebilir, çünkü Genel Başkanın isteğini geri çevirmek istemez.
Kabul edebilir, çünkü sürecin kendi lehine olabileceğini düşünüyor olabilir.
Yılmaz Büyükerşen'in, aday gösterilmek istenilse bile bu adaylığı kabul etmemesi için de birçok nedeni var.
Örneğin:
Kabul etmeye bilir, çünkü aday olması halinde seçimle kazandığı Büyükşehir belediyesini AK partiye bırakmak durumunda kalabilir.
Kabul etmeye bilir, çünkü aday olması halinde görevinden istifa etmesi ve her ne kadar açıklık olmasa da görevine geri dönememe ihtimali olabilir.
Kabul etmeye bilir, çünkü Cumhurbaşkanı seçiminde kazanamama riskini göz önüne alamayabilir.
Sonuç olarak...
Büyükerşen'in CHP tarafından aday gösterilmesi için de, gösterilmemesi için de nedenler var.
Bunun yanı sıra...
CHP'nin kendisini aday göstermesi halinde bile, Büyükerşen'in bu adaylığı kendince kabul edip etmeme nedenleri de var.
Bu nedenler alt alta sıralandığında ve bir teraziye konulup, eksisi-artısı çıkartıldığında, Büyükerşen'in adaylığı sanki gerçekleşecek gibi duruyor.
Ancak...
Siyaset ve seçim söz konusu olduğunda her zaman 2 ile 2 ne yazık ki 4 etmiyor.
Akşamdan sabaha bakmışsınız her şey değişiyor.
......

Şehrin kimliği...
"Eskişehir'i bize anlatır mısınız?" dediklerinde arka arkaya birçok kimliğini sıralarız bu şehrin...
Öncelikle; Eğitim ve öğrenci kenti olduğunu söyleriz.
Ardından...
-"Havacılık kenti" deriz gururla.
Bu da yetmez...
-"Sanayi-Ticaret ve Tarım kenti" olduğunu söyleriz Eskişehir'in...
Gücenmesinler diye;
-"Memur-İşçi ve Emekli kenti" dediğimiz de olur.
En son "Turizm kenti" olduğunu söyleriz Eskişehir'in göğsümüzü kabarta kabarta.
Anlayacağınız...
Eskişehir'in sahip olduğu kimlikleri saymaya bir başlarız ki, sonu adeta gelmez.
Çünkü...
Eskişehir'in hemen her kimliği üzerinde barındıran bir kent olduğunu anlatmaya çalışırız.
Aslında...
Eskişehir'in sahip olduğu kimlikleri anlatırken yalan söylemeyiz.
Doğrudur tüm bu özellikler.
Hemen her kimliği taşır üzerinde Eskişehir.
Ancak...
Bu kadar çeşitli kimliği olmasına rağmen bir tek "Eskişehirlilik" kimliği yoktur bu şehrin...
Aslına bakarsanız en önemlisi de budur.
"Eskişehirlilik" kimliği olmadan, diğer sahip olduğu kimlikler hiçbir işe yaramaz.
İşte o yüzden...
"Eğitim ve öğrenci kenti" olmasıyla övünürüz ama, öte yandan Üniversiteleri ayrı bir Cumhuriyet, öğrencileri de potansiyel suçlu görürüz çoğu zaman.
-"Havacılık kenti" olmasıyla gurur duyarız ama, Uçak seferlerinin kaldırılmasını Eskişehirli olarak değil de, THY muhasebecisiymiş gibi değerlendiririz.
-"Turizm kenti" olması koltuklarımızı kabartır ancak, gelen turistleri ağırlayacak mekânları, önce dışarıdan gelenlere kendi ellerimizle bırakır, ardından dedikodusunu yaparız.
Her fırsatta "Kentin sahibiyiz" deriz ama, kentin hiçbir değerine hiçbir zaman sahip olamayız.
Paye birilerinin olacak diye, kendi yaşadığımız şehri övmekten korkarız çoğu zaman.
Maazallah birileri başarılı olacak diye, başarıdan söz etmekten kaçınırız.
Sözde Eskişehirliyizdir hepimiz ama, "Eskişehirlilik" kimliğimiz hiç olmamıştır.
Hiçbir zaman da bu olsun diye çaba harcamayız.
Kayseri bir pastırma, Konya ise bir Mevlana ile değil, "Kayserililik", "Konyalılık" kimlikleriyle bugün bu konumdalar.
Biz ise, olmayan Eskişehirlilik kimliğimiz nedeniyle hiçbir yerde yokuz.
Netice olarak...
Bu şehirde birçok kimlik, birçok özellik var.
Ama, bu şehir için en önemli unsur olan "Eskişehirlilik" kimliği ne yazık ki yok.
Eskişehirlilik kimliği olmadığı için de, bu şehrin sahip olduğu tüm özellikler biraz güdük kalıyor.
Kim ne derse desin...
Bu tablo da Eskişehir gibi bir kente hiç mi hiç yakışmıyor.
......

Siyaset, akıl ve bilimin önüne geçerse...
Eskişehir'de yıllarca hangi konuları tartıştık hatırlıyor musunuz?
Biz birkaç örnek verelim isterseniz.
Örneğin, havaalanının doğuya mı yoksa batıya mı uzatılacağını konuştuk yıllarca.
Sırf bu yüzden Havaalanı pistinin uluslararası standarda kavuşması iki yılı geçti.
Sonunda, hem batıya hem de doğuya uzatılarak iş çözüldü.
Ardından üçüncü ilçe kurulmasını tartıştık yıllarca.
İsmini Yunus Emre koyduk ama üçüncü ilçenin, yararlı mı yoksa zararlı mı olacağı konusunda tartıştık da tartıştık.
Sonunda, üçüncü ilçeye gerek olmadı kararı alındı ve biz yıllarca tartıştığımızla kala kaldık.
Gar meselesi vardı bir de...
Enrveriye mi olsun, yoksa Şeker fabrikası arkasına mı kurulsun diye tartıştık.
Aylar yıllar tartışma ile geçti.
Sonunda mevcut yerine yapıldı Gar binası.
Stadyumdan, Vilayet fidanlığına kadar hemen her konuda tartıştık da tartıştık.
çoğu zaman bu tartışmalarımız kavgaya bile dönüştü.
Sonunda olan oldu.
Aslında...
Siyaset, bilim ve aklın önüne geçmemiş olsaydı, hiç bu tartışmaları yapmaz, yıllar süren zamanı da boşa harcamış olmazdık...
......


BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Temel ve iki mahkûm daha, cezaevi yolundadır.
Her birine, hapiste geçirecekleri günler
için bir eşya getirilmesine izin verilmiştir.
Otobüste, biri diğerine döner ve sorar:
Eeee sen ne getirdin?
Diğer mahkûm bir boya kutusu çıkarır ve bununla her şeyi boyayabileceğini söyler.
İkinci mahkûm bir deste iskambil kâğıdı çıkarır
Bunlarla poker oynayabilir,
fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim.
Temel'e merakla sorarlar:
Sen ne getirdin? Temel bir paket çıkarır ve gülerek :
Bu orkideleri getirdim. der.
Diğer iki mahkûmun kafası karışmıştır. Merakla sorarlar :
Bunlarla ne yapabilirsin ki ?
Temel sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek,
Kutuda yazdığına göre, bunlarla Ata binebilir,
Yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi