1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

"Niye istifa etmedi" diye boşuna kızmamak lazım aslında...

Fecir Üçkaya AK partinin Eskişehir kadın kolları başkanı.
Aynı zamanda Odunpazarı ve Büyükşehir Belediye Meclis üyesi.
Mesleği ise, öğretmenlik.
Görevinden istifa ettirilen eski il Başkanı Süleyman Reyhan'ın ortağı olduğu okulda öğretmenlik yapıyor.
Yasa açık.
Özel okulda da görev yapıyor olsa öğretmenlerin siyasi parti üyesi olması ve aday gösterilmesi mümkün değil.x
Ama, söz konusu yasa maddesi Fecir Üçkaya için işlememiş.
Sözleşmesi devam etmesine rağmen hem siyasi parti üyesi olmuş, hem de kadın kolları başkanı.x
Dahası...
Meclis üyesi adayı da gösterilmiş partisi tarafından.
Söz konusu yasa maddesinden haberdar olmaması mümkün değil.
Çünkü...
Okulda öğretmenlik yapabilmesi için "Hiçbir parti üyesi değilim" şeklinde bir belge imzalaması gerekiyor.
Milli Eğitim bu belge olmadan öğretmenlik yapmasına izin vermiyor.
Her neyse...
Fecir Üçkaya'nın bu durumu ile ilgili CHP ilçe seçim kuruluna müracaatta bulundu.
Prosedür gereği ilçe seçim kurulu "Benim görevim değil" deyince, aynı şikayet bu kez il seçim kuruluna yapıldı.
Muhtemelen il seçim kurulu da benzeri bir karar verecek ve aynı başvuru, konuyu nihai karara bağlayacak olan yüksek seçim kuruluna yapılacak.
Doğrusunu söylemek gerekirse, mevcut yasa maddeleri ve benzeri örnekler olması nedeniyle Fecir Üçkaya'nın hem Kadın kolları Başkanlığı, hem de meclis üyeliklerinden, kendiliğinden istifa edeceğini bekliyorduk.
Hatta...
Benzeri bir örnek, bir dönem önce Eskişehir'de bizzat yaşanmış ve askerliğini yapmayan meclis üyesi,görevinden istifa etmek durumunda kalmıştı.
Ama...
Fecir Üçkaya istifa etmedi.
Öğretmenliği fiilen yaptığı dönem gelmiş olduğu Kadın kolları başkanlığı görevi de devam ediyor meclis üyelikleri görevleri de...
Hem de Milli Eğitim bakanının bizzat Milletvekili seçildiği şehirde.
Demek ki, öğretmenlik yaparken partinin üyesi ve kadın kolları başkanı olması, üstüne üstlük meclis üyeliğine aday gösterilmesi Milli Eğitim Bakanını pek de ilgilendirmiyor.
Belki başka bir partide olsa canına ot tıkama talimatı verir ama, olay kendi partisinde cereyan edince ses bile çıkartmıyor.
Törenler ve açılışlarda yanına oturmasından herhangi bir rahatsızlık da duymuyor.
Bakan, herhangi bir telkinde bulunmadığı için de Fecir Üçkaya, hiçbir şey olmamış gibi davranmayı sürdürüyor.
O yüzden...
AK parti Kadın Kolları Başkanı ve Meclis üyesi Fecir Üçkaya'nın niye istifa etmediğine kimse kızmasın...
Öğretmenin parti üyesi olamayacağını, parti kadrolarında görev alamayacağını ve aday gösterilemeyeceğini,yanında oturmasına rağmen bakan bile görmüyor ki!
........


İhsanoğlu 5 Ağustos'ta
Cumhurbaşkanı adaylarından Ekmeleddin İhsanoğlu illeri dolaşıyor.
Ziyaret edeceği illerin programı ise, CHP'li Erdoğan Toprak ve MHP'li Ruhsar Demirel tarafından hazırlanıyor.
İki isim, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Eskişehir için de bir ziyaret yapmasını planlamış.
Eskişehir ziyaret tarihi olarak da 5 Ağustos tarihi belirlenmiş.x
Programda herhangi bir değişiklik olmaması halinde Ekmeleddin İhsanoğlu 5 Ağustos tarihi'nde Eskişehir'de olacak.
Ziyaret ettiği illerde miting yapmayan İhsanoğlu Eskişehir'de de çeşitli kurumlar ve sivil toplum örgütlerine birer ziyarette bulunacak.
.....

Kırgın olmayanına
rastlamak mümkün mü?
Siyaset yapmış insanlara bakıyoruz da, büyük çoğunluğunda gördüğümüz bir tespit ön plana çıkıyor.
Partilerinin yılmaz savunucusu olarak ortaya çıkıyor pek çoğu.
Parti kademelerinde bu gayretlerinden ötürü belli bir konuma geliyorlar.
Tabi hepsinin hedefi, parti kademelerinde bir yerlere gelmekten çok, bir koltuk sahibi olabilme amacı taşıyor.
İşte bu süreç boyunca inanılmaz parti savunucusu oluyorlar.
Karşı tarafla can hıraç bir kavgaya tutuşuyorlar.
Kendi partililerine şirin görünme uğruna söylemedikleri söz, yapmadıkları eylem kalmıyor.
İşte bu amansız mücadele veriyor görüntüsü, sonuçta onları ya bir yerlere getiriyor, ya da hiçbir yere gelemiyorlar.
Onca mücadele sonrasında hedeflediği koltuğun adayı olamayınca her şey bitiyor.
Parti savunuculuğundan ve diğer partilere karşı başlattığı mücadeleden eser kalmıyor.
Dahası küsüyor her şeye.
Bunun sorumlusu olarak önce kendi partisinde ki insanları gördüğü için, ilk eleştiri hedefinde kendi partisi ve partilileri oluyor.
Zaten sonra da ortadan kayboluveriyor.
Kısacası...
Sabah siyasetle kalkıp, gece siyasetle yatanlar, harcadığı emek ve paranın karşılığını "Aday" olarak alamadıkları zaman "Zaten işleri de ihmal etmişiz" bahanesiyle çekiliveriyorlar köşelerine.
Sonuç olarak...
Parti ve siyasi düşünce bir yana, herkes kendisine çalışıyor bu işlerde.
İnanmıyorsanız, şöyle bir geçmişten bu güne kadar geçen süreyi zihninizde tarayın.
Nerede o eski il başkanları, ilçe başkanları, milletvekilleri?
Bir zamanlar bıçağının her iki ucu da kesen, partinin ve fikirlerin en önemli isimleri olanlar nerede?
İsterseniz biz söyleyelim?
Hepsi köşesine çekilmiş vaziyette.
-"Ben koşturdum başkaları koltuğu kaptı" diye düşünüyor.
İsterseniz içlerinden birkaçı ile konuşun.
Hepsi de, bir zamanlar o gece gündüz koşturduğu partisini ve partilileri kötüleyecek, kullanıldığını söyleyecektir.
-"O kadar uğraşmama rağmen beni aday yapmadılar ama, ben kırgın değilim" diyene rastlayamayacaksınız...
Bundan emin olun...

......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Anaokulunun son günü küçük öğrenciler öğretmenlerine hediye verdikleri bir parti düzenler. Çiçekçinin oğlu öğretmene bir hediye paketi uzatır. Öğretmen paketi yavaşça sallar eliyle tartar ve
— Sanırım bu bir buket çiçek.
— Doğru. Nerden bildiniz öğretmenim?
— Şey, tahmin ettim.
Sıradaki öğrenci şekercinin kızıdır. O da öğretmene bir hediye verir. Öğretmen gülümseyerek paketi alır, eliyle tartar ve hafifçe sallar:
— Sanırım bu bir kutu çikolata.
— Aaa, nerden bildiniz öğretmenim?
— Şey, bir tahmin sadece. Nasılsa tuttu işte.
Bir sonraki hediye Tekel bayisinin oğlundan gelir. Öğretmen paketi alır ama alttan küçük bir sızıntı vardır. Paketi tutarken parmağı ıslanan öğretmen yavaşça parmağını diline sürer:
— Bu şarap olabilir mi?
— Hayır öğretmenim! ...diye bağırır çocuk heyecanla.
Öğretmen tekrar sızan yerden bir damlayı parmağıyla alıp tadına bakar:
— Şampanya öyleyse.
Daha da heyecanlanan çocuk ..
— HAYIR öğretmenim!
Öğretmen sızıntının bir daha tadına bakar:
— Tamam. Pes ediyorum, bilemeyeceğim. Nedir bu ?
Çocuk neşeyle haykırır:
— Bir köpek yavrusu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi