1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Odunpazarı'ndaki Oda ve Dernek binalarının kapıları yıllardır kilitli...

Tarihi Odunpazarı bölgesi, kim ne derse desin 5 yıl öncesinin görüntüsünü taşımıyor.
Gerek bölgede ki evlerin ve sokakların yenilenmesi, gerekse açılan mekanlar, bölgeye büyük bir hareket getirdi.
Öyle ki...
Eskişehir'e gelen Turistlerin de görmeden gitmediği bir yer haline geldi Tarihi Odunpazarı evlerinin bulunduğu bölge.
Söz konusu bölgede başlayan hareket, ister istemez Ticaretle uğraşan insanların ve sivil toplum örgütlerinin bu bölgeden bir Tarihi ev sahibi olma isteğini arttırdı.
İşte bu istek doğrultusunda, gerek ticari düşünen kişiler, gerekse Tarihe sahip çıkma adına girişimde bulunmak isteyen sivil Toplum örgütleri bu bölgeden evler satın aldılar.
Sonrasında restore ederek, kullanıma açtılar.
Bu elbette güzel ve takdir edilecek bir davranış.
Dahası...
Bölgenin canlı olmasında katkı yapacak bir girişim.
Ancak...
Zaman zaman kulağımıza geliyor.
Odunpazarı'nda, bazı dernekler de bu yolla tarihi binaları satın alma ya da kiralama yoluna gidiyormuş.
Üzerine de tabelasını asıp, kapıları da kilitliyorlarmış.
Yani, sizin anlayacağınız...
Faal bir derneğin aktivitelerle süsleyip, bölgeye de canlılık kazandırabileceği, ya da ticari bir kuruluşun bölgeye dinamik katabileceği o güzelim evler, tabelasını asıp giden dernekler nedeniyle çürümeye yüz tutuyormuş.
Diyeceğimiz o ki...
Yazımızın başında da söylediğimiz gibi Odunpazarı gerçekten tarihi dokusuyla hareketlenen bir bölge.
Bu bölgede bulunan tarihi evlerin, hiçbir aktivite yapmayan ve sırf tabelası olan derneklere verilmesi, bölgede ki hareketi engelleyecek en büyük davranış olacaktır.
Netice itibarıyla.
Odunpazarı bölgesinde ki tarihi evlerin Ticari kuruluşlara ve faal programları olan sivil toplum örgütlerine verilmesinin sonuna kadar yanındayız.
Bu hareketin, bölgeye de büyük katkı vereceğine inanıyoruz.
Ancak...
Söz konusu evleri, sadece tabelasını asıp, kapısını kilitleyerek gidenlere verilmesine de son derece karşıyız.
Zira...
Bunun bölgeye 5 kuruşluk katkısı olmayacağını da biliyoruz...

KAZIM KURT DA MUZDARİP
Yukarıdaki yazıyı bundan 4 yıl önce kaleme almıştık.
Taşıdığımız endişe, aradan geçen bu 4 yılda daha da belirgin bir biçimde ortaya çıktı.
Zira...
Bu 4 yıl içinde, gerek kiralamak, gerek satın almak ve gerekse Odunpazarı Belediyesinin tahsis etmesiyle Oda, Dernek ve Hemşeri kuruluşlarına verilen Tarihi Odunpazarı evlerinin neredeyse tamamının kapısı yıllardır kilitli duruyor.
Bu durum, Odunpazarı'ndaki hareketliliğin de resmen önüne geçiyor.
Geçenlerde, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt il konuşurken, kendisinin de aynı konudan muzdarip olduğunu öğrendik.
Belediye olarak bu durumu önlemek için harekete geçilecek olmasını da memnuniyetle karşıladık.
Oda ve Dernekler, gerçekten bu bölgede bulunan ve bir şekilde aldıkları binalarını faaliyete geçireceklerse, diyecek hiçbir şeyimiz olmaz.
Ancak...
Yıllardır olduğu gibi, sadece tabelasını asıp, kapısını ise kilitli tutacaklarsa, bu durum Odunpazarı'nın gelişmesi açısından hiç de iyi bir durum değil...
......

Tel örgü dayanmıyor
Çevreyolu üç şeride çıkartılınca, Gündoğdu Mahallesi'nin girişi kapanıverdi.
Bu da ciddi sıkıntılar doğurmaya başladı.
İnsanlar çevreyolundan karşıya geçmek isterken büyük bir tehlike ile karşı karşıya kaldı.
Sayısız kaza meydana geldi, bu kazaların bazıları çok acı bir biçimde ölümle sonuçlandı.
Bunun üzerine...
Karşıdan karşıya geçişler için çevreyolu üzerine üst geçitler yapıldı.
Yapılan üst geçitlerin çok dik olması, özellikle yaşlıların bu merdivenleri çıkamaması nedeniyle, insanlar eski alışkanlıklarını devam ettirdi.
Yani.
Karşıdan karşıya geçmeyi sürdürdü.
Kazaların devam etmesi üzerine, Çevreyolunun orta refüjü tel örgü ile kaplandı.
Amaç; İnsanların karşıdan karşıya geçmesini önlemek, üst geçitleri kullanmaktı.
Fakat bu da çare olmadı.
Çünkü...
Tel örgülerin yapılmasının üzerinden bir ay bile geçmeden, tel örgüler arasında yollar açılmaya başlandı.
Kısacası...
Çevreyolunun üç şeride çıkartılması sonrasında ortaya çıkan sorun hala çözüme kavuşmadı.
.....

Büyükerşen ile AK partililerin fikir birliği etmesi için
bundan iyi fırsat olmaz...
Büyükşehir Belediyesinin arkasında vergi dairelerine ait binalar var.
Yanında da lojmanlar.
Şimdi her ikisi de boş vaziyette.
Bu iki binanın çevresinde de tek ve iki katlı binalar.
Çoğunluğu eski ve görünümleri de pek hoş değil.
İlk teklif, geçtiğimiz yıllarda AK parti Milletvekili Salih Koca'dan gelmişti.
-"Bu Vergi dairesine ait binalar ve lojmanları yıkalım. Çevresindeki dükkân ve ev konumunda bulunan binaları da kamulaştırmak suretiyle ortadan kaldırıp, Belediye binası ile Hamamyoluna kadar uzanan adayı küçük bir meydan haline getirelim" önerisinde bulunmuştu Salih Koca.
Teklif kamuoyunda tartışılmış, düşünce genel olarak olumlu bulunmuştu.
Sonra ne olduysa oldu.
Konu birden gündemden düşüverdi.
Aslına bakacak olursanız, hem o bölgedeki çöküntü alanının ortadan kalkacak olması, hem de Eskişehir'e minik de olsa bir meydan kazandırılması güzel bir fikir niteliğindeydi.
Yapılabilirliği de vardı bu önerinin.
Sonra ne olduysa oldu.
Bu düşünce kamuoyunun gündeminden düşüverdi.
Şimdi öğrendik ki, Büyükşehir belediye Meclisinde bulunan AK partililer ile, büyükşehir belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bu düşünce çerçevesinde bir görüşme yapmış.
Yılmaz Büyükerşen de bu düşünceye sıcak bakmaya başlamış.
Eğer bu konuda anlaşma sağlanır ve bu düşünce projelendirilerek hayata geçirilebilinirse, hem Eskişehir kötü binalarla dolu bir bölgenin sağladığı görüntüden kurtulacak, hem de Belediye binasının arkasından Hamamyoluna kadar uzanan bir meydan şehre kazandırılmış olunacak
En önemlisi de, AK partililer ile Büyükerşen ilk kez Eskişehir'i ilgilendiren bir meselede fikir birliği sağlamış olacak.
Olur mu?
Neden olmasın ki...
......

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Güzel bir bahar gününün sabahında İETT şoförü garaja gider, otobüsünü çalıştırır ve yola çıkar.
Sorunsuz bir şekilde bir duraktan diğerine ilerler yolcularını alır, indirir. Derken; durağın birinde iriyarı, güçlü kuvvetli ve oldukça tehlikeli görünüşe sahip bir adam otobüse biner. Şoföre sert bir bakış fırlatır ve
- Kara gümrüklü bilet atmaz diyerek arkadaki bir koltuğa geçer ve oturur. Ertesi gün, ondan sonraki gün ve her gün ayni şey tekrar olur. Kara gümrüklü, ayni sözlerle ve ayni sert bakışlarla bilet atmadan koltuğa geçip oturur. Bu durum otobüs şoföründe kompleks yaratmaya başlar. Hat değiştirme dilekçesi de red edilince son çare olarak bir jimnastik kursuna yazılır. Her aksam devam ettiği kursta; Judo, karate, aikido ve benzeri tüm dövüş teknikleri konusunda ihtisas yapar.
Yazın sonlarına doğru, kendine güveni olan iyi bir dövüş ustası haline gelmiştir. Kursları bitirdiğinin ertesi günü tekrar otobüsüyle yola çıkar. Uzaktan, Kara gümrüklünün durakta beklediğini görür. Sinirini gizlemeye çalışırken, dişlerini gıcırdatarak otobüsün kapısını açar. Kara gümrüklü otobüse biner, şoföre sert bir bakış fırlatır ve,
- Karagümrüklü bilet atmaz. diyerek ilerleyecekken tam o sırada, sıkı bir kavgaya hazır olan şoför birden koluna yapışır,
- "Neden atmıyor muşsun"
Şoföre şaşkınlıkla bakan adam söyle der,
- Kara gümrüklünün mavi kartı var...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi