1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Odunpazarı'ndan beklediğimiz değişim isim değişimi değildi...

Askeriyede değişime çok sık rastlanır.
Değişimin, gelen komutanla başlayıp, giden komutanla bittiğini alenen görebilirsiniz.
Zira...
Her gelen komutan, yapısal değişiklikle bir önceki komutanın yaptıklarını ortadan kaldırır.
Aynı durum kamu kurumlarında da sıkça yaşanır.
Gelen müdür "Burada bugüne kadar hiçbir şey yapılmamış" diyerek başlar çalışmaya.
İlk yaptığı da, kendinden önceki müdürün yaptıklarını ve uygulamalarını silmek olur.
Bir de Belediyelerde sıkça görürsünüz benzeri olayları.
Her gelen Belediye başkanının ilk yaptığı iş, kendinden önceki Belediye Başkanının doğru-yanlış tüm uygulamalarını ortadan kaldırmak olur.
Başkanı değişen belediyelerde ilk başvurulan yöntem de, isimler üzerinde yapılmak istenen değişikliktir.
İsim değişikliği ile farkındalık yaratma niyetlerinin altında, aslında eskiyi toplumun hafızasından kazıma düşüncesi vardır.
Yeni Belediye Başkanı, eskisinin yaptığı bir işin ismini değiştirmek suretiyle toplum hafızasını sildiğini, eskinin elinden tüm başarı unsurlarını alıp, onu çırılçıplak bıraktığını zanneder.
Aslına bakacak olursanız, bu bir acizliğin göstergesidir.
Beyhude bir intikam alma yöntemidir.
Kısaca...
Fuzuli bir iştir.
Tıpkı, her gelen belediye yönetiminin, Eskişehir'deki bu gün için "Atatürk Bulvarı" olan Bulvar ismini bu güne kadar 8 kere değiştirmiş olduğu gibi.
Tıpkı...
Odunpazarı meclisinde, Kanlıpınar'daki mesire alanına verilen Şehr-i Derya isminin değiştirilmek istendiği gibi...

ŞEHR-İ DERYA İSMİ KİMİ
NİÇİN RAHATSIZ EDEBELİR Kİ?
Önceki gün geldi Odunpazarı Belediye meclisine konu.
O bölgede yaşayan birileri imza toplamış ve mesire yerine verilen bu ismin kaldırılmasını istemiş.
Bu ismin yerine "Kanlıpınar mesire ve Gölet yeri" olsun demişler.
Eğer imzalar uzaktan kumanda yöntemiyle toplanmadıysa, Şehr-i Derya isminin bu insanları neden bu kadar rahatsız ettiğini insan merak ediyor doğrusu?
Aynı şekilde...
Eğer bu isim o bölgede yaşayan insanları bu denli rahatsız ettiyse, bugüne kadar niçin böyle bir isim değişikliği isteğinde bulunulmadı da, Belediye yönetimi değişir değişmez ilk iş bu isim değişikliğini talep etmek olduğu da?
İşte bu cevapsız sorular, işin içine ister istemez siyasetin girmesine yol açıyor.
Yani...
İsim değişikliğinin altında, siyasi bakış açısı ön plana çıkıyor ki, bu da doğru bir yöntem olmasa gerek.

AYNI ŞEYİ YARIN AK PARTİLİLER
YAPARSA NE DÜŞÜNÜRSÜNÜZ?
Yukarıda da söyledik...
Yapılan işlerin ismini, sırf eski yönetim yaptığı için değiştiriyor olmak, toplumun hafızasını silmiyor.
Şimdi söyleyin Allah aşkına?
Eskişehir Büyükşehir Belediye Meclisi'nde AK parti çoğunluğu var.
Bu çoğunluk yarın kalkıp "Vatandaş imza topladı. Kentpark'ın, Sazova parkının, hatta Balmumu Müzesinin ismini değiştirilmesini istiyor. Biz de uygun bulduk" dese ve bu isim değişiklikleri de mecliste AK parti çoğunluğuyla kabul edilse ne düşünürsünüz?
İşin içinde siyaset aramaz mısınız?
Bal gibi de ararsınız.
Tıpkı bu gün Şehr-i Derya isminin değiştirilmesinde aranıldığı gibi.
Sonuç olarak...
Odunpazarı Belediyesi yönetimi yeni değişmiş bir belediye.
Üstelik...
Parti değişikliği nedeniyle büyük bir çoğunluğun değişim beklediği bir Belediye.
Ancak...
Yeni Belediye yönetiminden beklenilen değişim, kesinlikle isim değişikliği gibi basit bir düşünce ile başlamamalı.
Zira...
Odunpazarı yönetiminin, farkındalığı ortaya koyması için elinde sahip olduğu, isim değiştirme yöntemine başvurmaktan daha fazlası var.
.....

Sesi dışarıya vermek doğru mu?
Mübarek Ramazan ayı başlayınca, bazı camilerde okunan mukabelelerin sesi dışarıya verilmeye başlamış.
Bu durum da bazı yakınmalara neden olmuş.
Okurumuz diyor ki:
-"Camide okunan mukabeleyi dinlemeye giden zaten gidiyor ve bizzat dinliyor. Bu sesin dışarıya hoparlörler vasıtası ile verilmesi doğru değil. Benim evim caminin yanında. Sesi sürekli duyuyorum ve inanın günah olacak diye tuvalete dahi giremiyorum. Belki hassas düşünüyorum ama, bu sesin dışarıya verilmesinin bir faydası olduğunu da düşünmüyorum"
Böyle diyor.
Umarız, müftülük bu konuda gerekli gördüğü müdahaleyi yapar.
.....

Seçilen adamın şirazesi kayıyor...
Adam, uğraşıp didiniyor.
Gecesini gündüzüne katıp, para ve zaman harcıyor.
Sonunda talip olduğu makama gelip oturuyor.
Makamına oturur oturmaz sanki o görevi isteyen o değilmiş gibi...
Sanki,o koltuğa oturmak için gecesini gündüzüne katmamış gibi.
Hatta.
O yere gelebilmek için para ve zaman harcamamış gibi bir psikolojiye girip, adeta kendisini yalvara yakara o makama zorla getirilmiş havası basıyor.
Seçilmek için günde iki saat ancak uyuyan aynı adam, seçildikten sonra seçildiği makama 2 saat ayırdığı için herkesten lütuf bekliyor.
Seçilmek için 20 saatini eleştiriyle geçiren adam, seçildikten sonra iki eleştiriye bile tahammül edemiyor.
Kısacası...
Koltuk insanı fana halde değiştiriyor.
Seçilmek için milletin önünde 9 takla atanlar, seçildikten sonra milletin kendisine şükretmesi için 9 takla atmasını bekliyor.

.....

Kimin umurunda ki?
Çıkın sokağa, önünüze geleni durdurun.
Ardından da, Eskişehir'deki milletvekillerinin isimlerini sorun.
Bu soruyu sorduğunuz insanların tamamına yakını, milletvekillerinin isimlerini bilmiyor olacaktır.
Belki aralarından bir ya da ikisini tanıyan çıkabilecektir ama.
6 milletvekilinin 6'sını da tanıyana rastlamayacaksınız emin olun.
Çünkü...
Siyasete karşı son derece büyük bir ilgisizlik var.
Aynı şey olmasa bile, belediye Başkanlarını daha tanımayanlar çıkabiliyor.
O nedenle...
Bizim sürekli bahsettiğimiz Eskişehir siyaseti Bin, bilemediniz 3 Bin kişinin etrafında dönüp dolaşıyor.
Konuştuğumuz siyasi gelişmeler, partilerin yapmış olduğu faaliyetler, milletvekillerinin birbirleriyle olan diyalogları, kavgalar gürültüler hep bu 3 Bin kişi etrafında anlam buluyor.
800 Bine varan bir nüfusa sahip bulunun Eskişehir'de, nüfusun neredeyse tamamına yakını için siyaset ve siyasi gelişmeler hiçbir anlam taşımıyor.
Çünkü...
Vatandaşın siyasetle ne alakası var, ne de siyasete merakı.
Bu tespitin ardından şöyle bir tablo çıkıyor ortaya.
Yönetmek isteyen ve yönetenlerle, yönetilenlerin tercih ve öncelikleri oldukça farklı.
Demek oluyor ki...
Siyaset, belli bir hedefi olup bu hedefe ulaşmak için bu işi yapanlarla, bu kişilerin etrafında toplanan kişiler haricinde diğerleri için hiçbir anlam taşımıyor...
......

BİRAZ DA
GÜLMEK LAZIM
TIR şoförü orta yaşlı bir adam, kamyoncuların durup yemek yedikleri benzin istasyonunda kahvaltısını ederken içeriye, deri ceketli, dev gibi üç tane motorsiklet sürücüsü serseri girmiş...
Birincisi adamcağızın tabağındaki çorbada sigarasını söndürüp barın önündeki sandalyeye oturmuş...
İkincisi adamın içtiği suyun içerisine tükürüp bardaki yerini almış..Üçüncüsü de adamın tabağını ters çevirip arkadaşlarının yanına geçip oturmuş
Adamcağız en ufak bir itirazda bulunmadan, barı sessizce terk etmiş. Kısa bir süre sonra serserilerden biri garson kıza dönüp;
-"Ne biçim herif bu? Erkekliği beş para etmezmiş!.." demiş.
-"Evet!" demiş kız,
-"Şoförlüğü de beş para etmezmiş... Biraz evvel benzinlikten çıkarken dev gibi tırı ile üç Harley Davidson'un üzerinden geçti!.."

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi