
7-Ahmet URFALI (DOLUNAY)
ÖĞRETMENLİK NEDİR?
Eğitim sistemlerinin en temel amacı, iyi insan, iyi vatandaş ve nitelikli insan gücü yetiştirmektir. Bunları başarabilmek için her eğitim sistemi, yetiştirmek istediği insan modelini, toplumsal ihtiyaçlara ve bireysel beklentilere cevap verebilecek şekilde, sahip olduğu eğitim felsefesi ve insan gücü politikası ışığında belirleyerek eğitim etkinliklerini düzenlemektedir. Toplumların en önemli önceliklerinden olan eğitim, en temel sorunların da başında yer alır. Bu temel sorunun ana öznesi de hiç kuşkusuz öğretmenlerdir. Öğretmenler, eğitim sisteminin en temel öğelerindendir. Öğretmenlerin eğitim sistemi içinde başrolü oynamaları da her toplumun beklentisidir.
Bütün kainatın emrine verildiği ve bu yüzden yaratılmışların en şereflisi olan insanı ; vicdan, irfan ve düşünce yönünden öğretmen eğitir. Bilim insanlarının , formül ve çizgilerinde, ediplerin dize ve satırlarında, müjdeli hakanların ve devlet adamlarının inkılaplarında O'nun nefesi vardır. Öğretmen insan sanatkârıdır, hayatın kullanıcısı değil yapıcısıdır, seyircisi değil aktörüdür. O, en güzel, en doğru hayat örneğini yapar, hazırlar, öğrencilerine sunar.
Öğretmen , toplumdaki her olumsuzluğun kendi sorumluluğundan kaynaklandığı bilir. Bu yüzden küçücük dimağlara kazandırdığı ilim ve onların tertemiz kalplerine nakşettiği ahlakla toplumların kader programına en büyük katkıyı sağlamaya çalışır.
Yetişen nesillerin nitelikleri hiç kuşkusuz o nesli yetiştiren öğretmenlerin niteliklerine benzer olacaktır. "Ektiğini en geç biçen çiftçi öğretmendir" özdeyişi öğretmenliğin zorluklarını ve güzelliklerini ortaya koymaktadır. Özen gösterilen, zor yetiştirilen ve emek harcanan ürünler çok değerlidir. Öğretmenlerin en nadide ürünleri öğrencileridir.
Bir ülkenin geleceğinin mimarı, öğretmenlerdir. Özel uzmanlık mesleği mensubu olarak bir sanatı icra eden öğretmenler, toplumun her kesiminde hizmet veren insan gücünü yetiştirirler. Bunun bilinmesine rağmen, ülkemiz "o ya da şu" nedenlerle öğretmenlik mesleğiyle ilgili çeşitli dalgalanmalarla bugünlere gelinmiştir. Kimi zaman "bilen öğretir" diyerek öğretmenlik meslek bilgisinde yetişme aranmaksızın her meslekten kişiler öğretmenliğe atanmış, kimi zaman da "açıkta mı kalsın" endişesiyle alan bilgisi bile olmayan kişilere yeni nesiller teslim edilmiştir. Bireylerin, toplum ve dünyadaki değişme ve gelişmelere ayak uydurabilecek ve katkıda bulunabilecek bir biçimde yetiştirilmeleri gerekir. Bu da, iyi bir eğitim sisteminin yanında, nitelikli bir öğretmen kadrosu ile sağlanır. Öğretmenlerin nitelikli olması yanında öğretmen kadrosunun ülke düzeyinde dengeli, etkin ve verimli istihdamı , çalışma ve hayat şartlarının iyileşmesi de önemlidir. Toplumun ve Türkiye'nin geleceği için, öğretmen ve öğretmenlik mesleği üzerinde gereğince durulmalıdır.
Çok iyi bilinmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar, o zamanki yoksulluklar ve yoksunluklar içinde bile öğretmen niteliği üzerinde ısrarla durmuşlardır. Yeni neslin öğretmenlerin eseri olacağını veciz şekilde ifade eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk, öğretmenlerin yetiştireceği gençlere de, "Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz." diye seslenerek, öğretmelerin Cumhuriyetimiz için önemine vurgu yapmıştır.
Cumhuriyet Dönemi Türk Eğitim Tarihi, öğretmen yetiştirme bakımında zengin bir deneyime sahiptir. Nitelikli öğretmen yetiştirme çalışmalarında bu zengin deneyimden, olumlu ve olumsuz yanları ile yararlanılmalıdır. Çünkü Cumhuriyet dönemi öğretmen tarihinin engin birikimi ve ondan çıkan dersler bilinmeden bugünkü öğretmenlik mesleği ile ilgili sorunlar anlaşılamayacağı gibi, onların çözümü için yeni fikirler üretilemez ve köklü çözümlere ulaşılamaz. Bu açıdan ortaöğretime öğretmen yetiştiren kurumların tarihsel analizi önemlidir.
Sonuç olarak, istenilen eğitime düzeyine ulaşmada, nitelikli öğretmen yetiştirilmesi, istihdamı, ülke içindeki dağılımı ve öğretmenlerin sürekli gelişmelerine fırsat verilmesi ön planda tutulmalıdır. Ulu Önder Mustafa Kemal eğitim alanındaki zaferlerin öneminden ve kalıcılığından bahisle diyor ki: "Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuna bağlıdır."