4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

OK YAYDAN ÇIKTI

Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, "...Konu Kürtler oldu mu, hepsi biraraya geliyor. Suriye, Türkiye ve İran'da Kürtler, hâlâ baskı altında yaşıyor ve bölünmüş durumdalar. Neyse ki Irak'taki Kürtlerin bir tür yarı-özerkliği var. Birleşmiş Milletler kararları uyarınca, mevcut olan halkların, kendi kaderlerini tayin hakkı, aynı zamanda Kürtler için de geçerli." sözleri ile bağımsız Kürdistan' ı, hedeflediklerini kamuoyu ile paylaştı.
Ancak Leyla Zana' nın, bahsettiği, karar, Türkiye'deki etnik yapı için geçerli değildir. Çünkü BM Genel Kurul'nun, 16 Aralık 1966 tarihinde aldığı kararın başlığı, "Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşme" dir. Bu karar 23 Mart 1976' da yürürlüğe girmiş ve üye ülkelere sunulmuş, inceleyerek imzalanması istenmiştir. Maalesef bu karar ve benzerler evrensel değerler, emperyalist ülkeler ve Leyla Zana gibi, siyasiler tarafından çıkarları doğrultusunda kullanıyor.
Nitekim BM kararları ve 1975 Helsinki Sonuç Belgesi' nin, insan hakları temel hak ve özgürlüklerini temel alan 7.inci maddesine yönelik demokratikleştirilmeler, Emperyalist ülkeler tarafından, silah olarak kullandı. Bu yöntemle , "SOVYETLER BİRLİĞİ" savaşsız, işgalsiz ve müdahalesiz çökertilmiştir. YUGOSLAVYA' da böyle parçalandı. Irak' a da bu nedenlerle müdahale edildi. Son aylarda, "ARAP BAHARI" safsatasının, Tunus, Libya, Mısır ve Suriye' de meydana getirdiği kaos ortadadır.
Bu kararlarla ilgili gelişmeler ve sonuçları ortada iken, AKP iktidarı "KÜRT AÇILIMI" ve "DEMOKRATİK AÇILIM" ve MİLLİ BİRLİK PROJESİ" ni, gibi açılımları gündeme getirdi. Şu günlerde de demokratik açılımın koordinatörü, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Habur'u şimdi de savunuyorum. Biz dağdaki insanı silahını bırakarak indirmek için, en ileri adımlar attık. O çalışmaları yine yapacağız. Şiddet içermeyen, her tür düşünce Türkiye'de serbest olacak" sözleri ile Kürt siyasetçileri, daha da iyice cesaretlendirdi. Ayrıca bu tür açılımlar, PKK ve yandaşlarını memnun etmediği gibi, bireysel ve kültürel hak istemediklerini de açık ve net olarak söylüyorlar.
Nitekim Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, "Yeni anayasada, Kürtler için, bireysel haklar olacağından söz ediyorlar. Biz de onlara, bireyler olmadığımızı, bir millet olduğumuzu söylüyoruz. Biz, bir millette olması gereken hakları istiyoruz. Kürt sorunu çözülmedikçe, Türkiye'de umut olmaz.." dedi.
Ayrıca Kürt siyasetçiler, "Türkiye'deki Kürtler için özerklik de olsa, federalizm de olsa, bağımsızlık da olsa, biz kabul edeceğiz. Kürtler, dünyanın herhangi başka bir halkı gibi kendi kaderlerini tayin edebilmeli ve dünya da bunu kabul etmek zorunda." diyerek adeta tehdit edebiliyorlar.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise "Türkiye'nin, sınırları içerisinde, bölünmeden, parçalanmadan demokratik özerklik projesiyle yaşamak istiyoruz. Bu talebimize de cevap bekliyoruz" dedi. Ayrı bir devlet istemediklerini söyleyen Demirtaş, "Ama bu demek değil ki, köle gibi yaşamayı kabul ediyoruz. Federasyon bir çözümdür, bağımsızlık bir çözümdür, özerklik bir çözümdür. Bu çözümlerin her biri değerlidir" diye konuştu.
Türk halkı, artık gerçekleri görmelidir. DTP ve PKK' nın hedefi, "Demokratik özgürlük" değildir. Takip ettikleri, totaliter bir yapılanma, Pan Kürdist bir militan milliyetçiliktir. Hedef ise Bağımsız Kürdistan'dır.
Nitekim BDP Genel Başkanı Demirtaş, "Türkiye'de yaşayan 20 milyon Kürt, siyasi statüsüz asla yaşayamaz. Siyasi statü olmadan, kendi kendini yönetme hakkı olmadan, Ortadoğu'da hiç bir sorun çözülemez. Eğer Kürt halkı da özgür yaşayacaksa, kendi anavatanında, Kürdistan'da özgür yaşayacaksa, Ortadoğu'ya barış getirmek kolaydır diyerek hedeflerini net bit biçimde ortaya koydu.
Bu gelişmelere, en güzel cevabı, CHP Grup Başkanvekili Sayın İNCE, "Ayrı devlet kuracağız diyorsan, Türkiye Cumhuriyeti masa başında kurulmadı, savaş meydanlarında kuruldu. Bedelini ödersin, gelir alırsın" sözleri ile verdi.
Bütçe görüşmelerinin kapanış konuşmasını, hükümet adına yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç' ın, "Kürtlere eğitim, dil, bilgi, kültür ve kimlik hakkı vereceğiz" sözleri de, Kürt siyasetçileri tatmin etmediği gibi, Bilakis daha da cesaretlendirdi.
Bu tür vaat ve açılım faturaları da gelmeye başladı. O nedenle de Demokratik Açılımın Koordinatörü, Başbakan Yardımcısı. Beşir Atalay' ın, açılım vaatleri, bir an önce durdurulmalı, bu iş Anayasa Komisyonuna bırakılmalıdır. Kürt-Türk çatışması oluşturma provokasyonlarına, kutuplaşmalara, meydan verilmemeli, TBMM, birlik ve beraberliği bozmak isteyen, milletvekilleri, savcılar da partiler ve sanal aydınlar hakkında, gerekeni yapmalıdır. Aksi halde, Türkiye, önümüzdeki günlerde, felaket boyutunda, pek çok gelişmeye gebedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi