4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

OKULLARDA ŞİDDET

Son yıllarda, ülkemizdeki okullarda, özellikle de okul önlerinde şiddet olaylarındaki artış, kaygı verici hale geldi. Eskişehir' deki okullarda, bu gelişmelerden nasibini aldı. Kentte, okullardaki şiddet olaylarını önlemek ve gerçekleşmeden çözüm getirmek amacıyla, çalışma başlatıldı. Başlatılan çalışmada, okullarda risk grubu oluşturan öğrenciler listelenerek belirlenecek ve çeşitli kurumlarla, öğrenci aileleri birlikte çalışarak, bu öğrencilerin suçtan uzaklaşmaları sağlanacaktır.
Elbette öğrencilerin şiddetten uzaklaştırılması ülke, kent, okullar, özellikle de toplum açısından önemli bir girişimdir. Ancak Emniyet Müdürlüğü' nün, 3- 6 yaş grubu anaokulu öğrencileri ile 7 -14 yaş grubu çocuklardan suç işleyenleri veya suç işlemeye eğilimli olanların, isimlerini istenmek, vahim olduğu kadar, eğitimde de yeri yoktur. Her şeyden önce, bu yaşa gruplarındaki çocuklarımızın, cezai ehliyeti yoktur.
Bu çalışmaya gerekçe olarak, Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü Kuruluş ve Çalışma Yönetmeliğinin ilgili maddesi gösterildi. Bu maddede, "okullarda risk gruplarını (suça sürüklenen veya suça meyilli öğrenci) tespit etmek, bu gruba giren öğrencilerin iyileştirilmesi ve tedbir alınması için İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü okul idareleri, rehber öğretmenler ve aileler ile ortak çalışmalar yapmak" hükmü yer alıyor. Bu hükmü uygulamak ve sonuç almak, hiçte kolay değildir. Dikkat, fedakârlık, özen ve sabır ister. Çünkü en ufak hata bile, çocukta şiddeti daha da artırır ve ruh sağlığını bozar.
Okullardaki şiddette, öncelikli sorumlu, 3- 6 yaş grubu anaokulu öğrencileri ile 7 -14 yaş grubu, suç işleyen ve suç işlemeye eğilimli çocuklarımız değildir. Onların eğitiminden sorumlu, Kurum/kuruluşlar, Anne, baba, okul yöneticiler, öğretmenler, yazılı ve sözlü basın ve tüm toplumdur. Bu kesimler, çocuklarımıza, örnek olsa ve eğitimi için, üzerine düşeni görevleri eksiksiz yerine getirseler, okullarda şiddet meydana gelir mi?
Çocuk suçluluğunun, ekonomik, toplumsal, kültürel, psikolojik, biyolojik ve sosyolojik pek çok nedeni vardır. O nedenle, tedbir almak isteyen ilgili kişi/kişiler ve kurum/kuruluşlar, suçun sübjektif unsurundan ziyade, objektif unsuruna bakmalıdırlar. Başka bir deyişle suçun normal, anormal, küçük, büyük olması önemli değildir. Önemli olan şiddeti meydana getiren sebep/sepeleri, bulunup ortadan kaldırılmasıdır. .
Öte yandan toplumcu düşünürler, suçun toplumsal nedenlerinin ürünü olduğunda hemfikirdirler. İnsan iradesi özgür değildir. SUÇU BELİRLEYEN EN ÖNEMLİ ETKEN TOPLUMDUR". Çünkü bir sosyal olayın nedeni, başka bir sosyal olaydır. Hızlı toplumsal değişme koşullarında, mevcut olan kurallar önemini yitirir. Bu da kuralsızlık nedeniyle, suçların oluşmasına neden olur.
Şu bir gerçek ki ülkemizde kitle iletişim araçları, özellikle de televizyonların çocuk suçlarının artışında önemli etkendir. Özellikle de şiddet ve saldırgan konularını içeren film, dizi ve çiz filmlerin, çocuklar ve potansiyel suçlar üzerinde özendirici etkisi olmaktadır.
Okullardaki şiddetin en önemli nedenlerinden biri de " ERGENLİK ÇAĞI" hakkında veli, okul yöneticileri, öğretmenler ve toplumun, yeteri kadar bilgi sahibi olmamasıdır. Çünkü ergenlik dönemi çocukluk ve yetişkinlik dönemleri arasında yer alan bireyin bedensel, bilinçsel ve duygusal açıdan oldukça hızlı geliştiği bir dönemdir. Bu geçiş dönemi, başarıyla ve sorunsuz geçirilmesi, önemli ölçülerde zorlaşabilmektedir.
Ergenlik çağında, "PSİKOSOSYAL" gelişim oldukça hızlanır. Bu dönemde çocukların, en önemli gelişimsel görevi, kendi kimliğini geliştirmektir. Birçok bilim adamına göre de, kendine özgü bir kimlik, ya da benlik geliştirme, açlık, susuzluk ve cinsellik gibi mutlaka doyurulması gereken bir ihtiyaçtır. Çünkü ergen bu dönemde kendini arar. "Ben kimim?", Nasıl insan olacağım ve hangi mesleği seçeceğim? Gibi sorular sorar. Bu sorulara verdiği yanıtlar, sonuçta ergenin, cinsel, ahlaki politik, dini ve mesleki alanlarda kendine özgü bir kimlik geliştirmesine yardımcı olur.
Bu süreç içinde, çocuklar, doğal olarak içinde bulunduğu çevre koşullarından, örneğin ailesinden, öğretmenlerinden, arkadaşlarından içinde yaşadığı toplumdaki diğer insanlardan, özellikle de medyadan etkilenir ve toplumu oluşturan bazı değer yargılarının alışkanlıklarını içleştirerek, kendine mal eder.
Okullarda şiddetin önlemesinde, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, sosyal etkinlikler, spor, müzik, çeşitli sanatsal etkinlikler, serbest zaman etkinlikleri, demokrasi eğitimi ve okul öğrenci birlikleri ile okul gelişim çalışmalarına özenle yer verilmelidir.
Öte yandan okullarda şiddetin önlenmesi, suçu oluşturan nedenlere bağlıdır. Şiddetin önlenmesinde, makro düzeyde en önemli unsur, ekonomiyi ve toplumu yönlendiren siyasi otoritenin tutumudur. Şiddete karışanların cezalandırılması, her zaman caydırıcı değildir. Hatta bazı hallerde özendirici olabilir. Burada önemli olan suç işlenmeden önce gerekli önlemlerin alınmasıdır. Suç işlendikten sonra, iş işten geçmiş olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi