
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Önce başarıyı tescil edelim de...
Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunda kim ne derse desin Tayyip Erdoğan'ın ve partisi AK partisinin mutlak bir başarısı var...
Yok, "katılım düşükmüş", yok "Karşıdaki aday tutmamış" falan gibi bahaneler üretmenin hiçbir manası yok.
Belki bu bahanelerin de konuşulması lazım ama, öncelikle var olan şu başarıyı bir tescil etmek gerekiyor.
Zira...
Önemli olan her zaman skordur.
O nedenle, Tayyip Erdoğan almış olduğu yüzde 52 oyla ne kadar övünse azdır.
Tayyip Erdoğan'ın birinci çıktığı 55 lin AK Parti teşkilatları ve Milletvekilleri ne kadar övünseler azdır.
Ancak...
Özellikle Eskişehir'de, AK Parti teşkilatlarını ve Milletvekillerini öyle ahım şahım sevindirecek, pasta kestirip göbek attıracak bir sonucun da olduğunu pek zannetmiyoruz.
Niye mi?
Hemen sıralayalım o zaman...
-Bir kere, Eskişehir Türkiye haritasının ortasında yine Kıpkırmızı...
-AK parti, mahalli seçimlerde aldığı oyu 9 Bin arttırmış ama, 2011 milletvekili seçiminde aldığı 221 Bin oyu, 214 bine düşürmüş.
-İlk kez Mahalli seçimler dışında Eskişehir'de bir seçimi kaybetmiş.
-Eskişehir'de 45,5 oyla, referandum sonucunun da altında kalınmış.
Sonuç olarak...
Eskişehir'deki AK Partililerin, Türkiye geneli oy oranıyla avunması ve tebessümle yetinmesi gibi bir durum var ortada.
Öyle, göbek atmayı gerektirecek kadar önemli bir başarı pek yok gibi.
Fakat...
Eskişehir'deki AK Parti yönetenlerine baktığınızda, adeta kendi liginde yenilip, üst ligdeki takımının galibiyetine seviniyor gibi bir durum var ortada...
.......
Seçimin sonucunu
oy kullananlar değil,
kullanmayanlar belirledi...
Önceki gün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucu da gösterdi ki, Halkın ilk kez Cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gittiği seçimler, bugüne kadar yapılmış en az katılımın sağlandığı seçimler oldu.
Türkiye genelinde seçimlere katılım oranı yüzde 73'lerde kalırken, Eskişehir'de seçime katılım Türkiye ortalamasının üzerinde, yani yüzde 77 olmasına rağmen, katılımı en az seçim olarak kayıtlara geçti.
Sonuç itibarıyla...
Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu bir anlamda seçimde oy kullananlardan çok, seçimlerde oy kullanmayanlar belirlemiş oldu.
Türkiye genelinde 15 Milyon seçmenin oy kullanmadığı seçimde, Eskişehir'de oy kullanmayanların sayısı ise 120 Bini aştı.
.......
Tatilsever CHP'liler ile Tayyipsever MHP'liler...
CHP ve MHP Cumhurbaşkanlığı seçimine ortak adayla girdi.
İki partinin var olan mevcut oyu, yüzde 45-46'ları aşıyordu.
Ortak adayla girilen bir seçimde de, alınacak en düşük oy yüzde 45-46 olmalıydı.
Ancak...
CHP ve MHP nin ortak adayla girdiği seçimde alınan oy oranı yüzde 39'larda kaldı.
Bırakın diğer destek veren partilerden gelecek olan yüzde1 ya da yüzde 0,5 oyları, sırf CHP ve MHP nin mevcut oyunun toplamı Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınamadı.
Bu oyun alınamamasında sadece CHP'lileri suçlamak doğru değil.
Sadece MHP'lileri suçlamak da doğru olmasa gerek.
Zira...
Bu sonucun alınmasında her iki partinin de seçmeninin eşit oranda suçu var.
Çünkü...
Oy dağılımlarına baktığınızda ve bir önceki seçim sonuçları ile kıyaslama yaptığınızda, MHP'den Erdoğan'a belli miktarda oy gittiğini, yine, CHP'lilerin de seçimlere katılmadığını görmek mümkün.
Sonuç olarak...
Tatilsever CHP'liler ile Tayyipsever MHP'liler olduğu seçim sonucuyla ortaya çıkmış oldu.
.......
Ya Büyükerşen aday olsaydı?
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, CHP'nin aday gösterebileceği muhtemel isimlerin başında Yılmaz Büyükerşen vardı.
Ancak...
CHP, MHP ile birlikte Çatı aday olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı gösterdi.
Sonuç olarak...
Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP ve MHP'nin toplam mevcut oyunu bile alamadı.
Adaya duyulan tepki, seçim süreci boyunca Ekmeleddin İhsanoğlu'nun göz doldurmaması ve CHP ile MHP'nin aynı adayda bile uzlaşamamasının tabana yansıması gibi etkenler, CHP ve MHP'lilerin ya yandığa gitmemelerine, ya da bir kısmının Tayyip Erdoğan'a oy vermelerine neden oldu.
Peki!
CHP ve MHP Çatı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu ismi yerine, Yılmaz Büyükerşen ismi Cumhurbaşkanı adayı gösterilseydi sonuç ne şekilde olurdu?
İşte bu soruyu dün önümüze kim geldiyse sorduk.
-"Ekmeleddin İhsanoğlu kadar bile oy alamazdı" diyenlerin sayısı bir hayli düşüktü.
-"En az Ekmeleddin İhsanoğlu kadar oy alırdı" diyenlerin sayısı da düşüktü.
Ama sorduğumuz insanların büyük bir çoğunluğunun görüşünü "İhsanoğlu'nun aldığı oydan daha fazla oy alırdı" diyenler oluşturdu.
-"Nasıl bundan fazla oy alırdı?" diye sorduğumuzda ise, şu yorumlar sıralandı:
-Büyükerşen aday olsaydı, CHP ve sol içinde bu denli aday tepkisi olmazdı.
-Büyükerşen olsaydı, MHP'den tam destek alır, MHP'den Tayyip Erdoğan'a oy gitmezdi.
-Büyükerşen aday olsaydı, seçim sürecinde oyları etkileyecek potlar kırmazdı.
-Büyükerşen olsaydı, hemen her ilde mutlaka miting yapar ve konuşması ile insanları etkiyebilirdi.
-Büyükerşen olsaydı, seçmen o güne kadar hiç duymadıkları bir ismi bir ay ezberlemeye çalışmazdı.
-Büyükerşen olsaydı, bu denli kötü bir seçim kampanyası yapmaz, iletişimci kişiliğiyle en iyi kampanyayı yürütürdü.
-Büyükerşen olsaydı, Ulusal basının daha fazla desteğini alırdı.
-Büyükerşen olsaydı, gençlerin ve sanat dünyasının daha fazla oyunu alırdı.
Sonuç olarak:
Elbette aday olmamış biri için bu yorumları yapmak kolay.
Gerçekten de Büyükerşen aday olsaydı, yukarıda söylenenler aynen olur muydu?
Kim bilir?
........
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Adam evlenir, 10 sene geçer çocuğu olmaz. Yurtdışına göreve gider. Hanımından gelen mektupta hamile olduğu yazılıdır.
Yurda döndüğünde ise hanımı doğurmuştur ama çocuk zencidir.
Hanımına sorar: "Hanım ne sizin sülâlede ne de bizim sülâlede zenci değil, esmer bile yok; bu iş nasıl oldu?"Hanım "Çocuğu doğurduktan sonra sütüm gelmedi mecburen bir sütannesi tuttuk, onun sütünü emdi.
Sütanne zenciydi herhalde bu yüzden böyle oldu" der.Adam ikna olmuşa benzer ama içinde yine de ufak bir kuşku vardır ve "bunu bilse bilse annem bilir" düşüncesiyle annesine sorar.
Anne "Olmaz olur mu oğlum, tabii ki olur" der.
Seni doğurduğumda benim de sütüm gelmemişti ve inek sütüyle beslemiştim.
Bak boynuzların çıkmaya başlamış bile!"