ÖNCE İNSAN, SONRA HAYVANLAR KORUNMALI

Başlığı okur okumaz, bazılarının sanki Hayvan Haklarına önem vermediğim ön yargısına gireceklerini biliyorum. Ki bu kişiler, hem yasaları bilmeyen, hem de özellikle vahşi köpek saldırısı ve ısırmasına maruz kalmamışlar ve köpekleri evde besledikleri "şekerim, cicim" sınırı ile tanıyan kişilerdir diye düşünüyorum.
Bir defa şunu iyice ve itirazsız kabul etmeliyiz ki önce insan önemlidir. (Tin-4. Yemin olsun ki, Biz insanı en güzel biçimde yarattık). Çünkü Dünya, insan için bir eğitim okuludur ve diğer bütün yaratılanlar insan faydalansın diyedir. Ancak insanın da haddini bilmesi, şımarmaması ikazı yapılmış ve başka insanlar ve hayvanlar karşısında hakları yanında, bunlara karşı sorumlulukları da olduğu Kur'an'da vurgulanmıştır.
İnsanın insana karşı haklarını özetlersek "Bir insanın hak ve özgürlüğü, başka insanın hak ve özgürlük sınırına kadardır". Hiç kimse, bir başka insanın maddi ve /veya herhangi bir yaşama hakkını olumsuz etkileyemez, gasp edemez ve maddi ve /veya manevi özgürlüğüne zarar veremez. Azdan çoğa doğru olacak bir olumsuzluk, kasten veya istemeksizin (taksirli) olabilir. Böylesi bir durumda suç söz konusudur ve Kanunlar gereği cezalandırılır. İnsan olarak sorumluluğumuz ise başta diğer insanlar olmak üzere, hayvanlara, bitkilere ve doğaya karşı da sorumluluğumuz vardır.
Aynı şekilde insanın hayvana yönelik hakları, ondan herhangi bir şekilde zarar görmemesidir. Fakat, hayvanda bir sorumluluk olmadığına ve yaratılışı gereği saldırganlık içgüdüsü de bulunduğuna göre, insanın bir hayvana karşı olan hakkını koruma ve sağlama sorumluluğu, kanun ve yönetmeliklerle varsa sahibine, sahipsiz ise yerel yöneticilere verilmiştir.
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinde; "Madde-2. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır. Madde-5. Özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptirler" der.
5199 Nolu "Hayvanları Koruma Kanunu" nda bu beyannameye paralel olmak üzere "Madde-4-c) Hayvanların korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır. g)Hayvanların korunması ve rahat yaşamlarının sağlanmasında, insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenleri de dikkate alınmalıdır" ifadeleri bulunmaktadır.
Bir hayvanı sahiplenen kişi ile ilgili "Hayvanları Koruma Kanunu"nda şu yükümlülükler vurgulanmıştır; "Madde 5- Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Hayvan sahipleri, sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; zamanında ve yeterli seviyede tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadırlar".
Sahipli ve /veya sahipsiz hayvanlarla ilgili HKK'da şu yasaklar yer almaktadır: "Madde 14- Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır: a) Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek. b) Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak. c) Hayvan bakımı eğitimi almamış kişilerce ev ve süs hayvanı satmak. d) Ev ve süs hayvanlarını onaltı yaşından küçüklere satmak. e) Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına müdahalelerde bulunmak. j) Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak. k) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek".
Aynı Kanunda sahipsiz hayvan hakları ile ilgili şu yükümlülükler bulunmaktadır; "Madde 6- Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır. Sahipsiz hayvanların korunması, bakılması ve gözetimi için yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde, yerel yönetimler yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler ile çevreye olabilecek olumsuz etkilerini gidermeye yönelik tedbirler, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen sahipsiz hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır. Hayvan bakımevleri ve hastanelerin kurulması amacıyla Hazineye ait araziler öncelikle tahsis edilir". Bu maddelere baktığımızda, sahipsiz hayvanların kısırlaştırıldıktan ve aşıları yapıldıktan sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları istenmektedir. İşte belediyeler sadece bu ifadeyi koz olarak kullanmakta ve köpekleri şehirde aldıkları yere bırakmayı seçmektedirler. Halbuki aynı maddede "ÇEVREYE OLABİLECEK OLUMSUZ ETKİLERİNİ GİDERMEYE YÖNELİK TEDBİRLER" ifadesini işlerine gelmediği için olsa gerek görmezden gelmektedir. Her nedense "Hayvan Haklarını Korumaya yönelik olan STK'ları" da buna dikkat etmemişler diyeyim.
Şubat 2015'te Eskişehir'de toplanan ve Veteriner Odası tarafından organize edilen Çalıştay'da Barınak sorumluları ve Oda'nın önerisi Madde-6'ya uygun olarak "Şehir dışında, Belediye hudutları içinde Tecrit edilmiş, Veteriner kontrolünde Devamlı Bakım ve toplanma arazisi, diğer bir deyimle Doğal Yaşam Alanı " oluşturma görüşü ağırlık kazanmıştır. İlgiler bu konuya ilişkin şu gerekçeleri ileri sürmektedirler; Kısırlaştırılan hayvan, bilinenin aksine 5-7 yıl değil, 12-15 yıl yaşamakta ve azalmaları söz konusu olmamaktadır. Şehirde sokağa bırakılan köpek sadece bir defa aşılanmış olmakta ve bir daha sokaklarda toplanıp aşılarının tamamlanması mümkün olamamaktadır. Bir defa yapılan Kuduz aşısı da 6 ay sonra etkisizleşmekte ve köpek kuduza açık hale gelmekte, diğer aşıları da düzenli yapılamamaktadır. Böylece sahipsiz köpekler, hem bakımsız ve yeterli beslenme sorunları yanında, ayrıca her hastalığa açık hale gelmektedirler. İşte bu nedenle böylesi Doğal bir alanda toplanıp bakım ve kontrol atında tutulmalıdırlar. Böylece de insanlara zarar vermeleri (çünkü kısırlaştırma ancak cinselliklerini köreltmekte, saldırganlıkları ise içgüdü olarak devam etmektedir ve grup saldırganlıkları her an olabilmektedir) hastalık bulaştırmaları, dolaşanlara korku salmaları ve zaman zaman saldırmaları ile ÇEVRE VE İNSANLARA ZARAR VERMEKTEDİRLER. Köpeklerin insanlara olacak bu zarar vericiliklerine karşı önlem almamak, HAYVAN HAKLARINI KORUMAMAK demektir. Böylesi bir Doğal yaşam yerlerinde, seçilecek önemli köpek cinslerinin de devamlılığı sağlanmış olacaktır. Çünkü HKK'nunun 8 nci maddesi, hayvan neslinin devamlılığını da istemektedir "Madde 8- Bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahale yasaktır". Haftaya Eskişehir'deki durumu anlatacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gazi Özdemir Arşivi