Örgütte insan sorunu

Gerek sivil toplum örgütlerinde, gerekse siyasal partilerde benzer sorunların yaşandığını görüyoruz. Bu benzerliklerin yoğunlaştığı ana alanlardan biri, insan zenginliği ya da yoksulluğudur. Bir başka deyişle; sivil ve siyasal yaşamın sorun eksenlerinden biri, insan malzemesidir. Sivil veya siyasal; her iki sosyal kategoride de insana ait sorunların bulunması, bunların kaynağı olan toplumla ilgili bazı noktalara dikkat etmemiz gereğini ortaya koyuyor.

Genel anlamda toplumuzdaki örgütler, faaliyetlerini düzgün biçimde yapabilmek için gerekli gönüllü veya profesyonel çalışanlara sahip değiller. Benzer sorunları partilerin genel merkezlerinde ve ülke çapında büyüklüğe erişmiş sivil toplum kuruluşlarında da görebiliyoruz. Bu örgütlerin pek çoğunda; iş planlaması, bütçeleme, projecilik, teknolojik donanım kullanımı ile iletişim düzey ve nitelikleri oldukça düşük. Bu nedenle; geniş kitlelere yönelik çalışmalar yapılamıyor, yapılanlar sorunlu veya yapılsa da halka duyurma sorunları var.

Özellikle sivil toplum örgütlerinde en çok şikâyet edilen konuların başında bütçenin gelir kalemini oluşturan maddi kaynaklar gelir. Genelde maddi kaynağa sahip olmayan kuruluşlar, proje yapacak fikirsel vizyona erişemezler. Son yıllarda yurt dışı hibe fonları ile bazı vakıf ve şirketlerin yardım kalemlerine olan ilginin kaynağı budur: Kendi çabaları ile bulamadıkları maddi kaynağı yaratmak… Ne yazık ki; bu çoğu zaman hatalı olan yaklaşımın altındaki fikrin, örgütlerin kaynak yaratmadaki yetersizliklerinden beslendiği fark edilemez.

Eğitim alanındaki tüm çabalara rağmen; yabancı dil bilgisindeki sıkıntılar, örgütlerin uluslararası deneyimleri hızla öğrenip edinmeleri konusundaki engellerden biridir. Aslına bakarsanız; ülkemizde bu durum, sadece sivil ve siyasal örgütlerde değil; aynı zamanda ekonomik şirket yönetimlerinde de bir sorun olmaya devam etmektedir. Örgütler açısından baktığımızda; fon sorunlarını yurt dışı hibe fonları ile karşılamak isteyen sivil örgütler için yabancı dilin önemi yakıcıdır. Dil bilmeden yabancı ülkeleri ziyaret eden siyasetçilerin durumunu ise anlatmama gerek bile yok: Hayali cihan değer…

Dilin sorun olmasını, sadece yabancı dil bilgisine sınırlamamak lazım. Örgütlerin ortak ve anlaşılır bir sosyal dil kullanamamaları, daha genel bir sorundur. Buradaki tıkanıklıklar, farklı eğitim seviyelerinde olan halkın örgütler tarafından verilen mesajları yeterince anlamamalarına neden olmaktadır. Buradan çıkaracağımız ders şudur: Doğru mesajı, doğru zaman ve doğru mekânda vermek yeterli değildir; sivil veya siyasal mesaj, aynı zamanda doğru biçimde iletilmelidir.

Ne sivil örgütlerimizde, ne de siyasal partilerimizde projecilik anlamında bir zihniyet gelişmemiştir. Sivil ve siyasal çalışmanın, yalnız projecilikle sınırlanmasını ifade etmek yanlış olur; ama bir projenin bütünlüğü, sağlamlığı ve tanımlılığı ile güçlendirilmemiş sosyal çalışmanın başarılı olma şansı da yoktur.

Kuşkusuz; projecilik, öncelikle bu işi gerçekleştirebilecek insan, birikim ve deneyim demektir. İnsanı hazır olarak bulma şansına sahip olan örgüt sayısı fazla değildir. Bu nedenle; örgütlerin yapacakları ilk işlerden biri, bu birikimli kadroların var olan gönüllü insanlardan eğitim yoluyla elde edilmesidir. Bir başka deyişle; her sivil ve siyasal örgüt, çağa uygun bilgi ve deneyim ile donanmış kendi kadrolarını üretmek üzere gerekli eğitim süreçlerini tasarlamalı ve uygulamalıdır. Eğitim, söz konusu örgütün ana içsel fonksiyonlarından biri olarak benimsenmelidir. Eğitime gerekli önemi vermeyen örgütlerin, gelecekle ilgili hayalleri olamayacaktır. Her alanda yaşam biçimi haline getirilmiş eğitim şart…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gürcan Banger Arşivi